‘Ben peygamberim, yalancı değil’
Huneyn'de dağılan sahabeyi çağırtan Resûlullah (s.a.a.), "Şimdi tandır kızdı" buyurup, "Ben peygamberim, yalancı değil, ben Abdülmüttalib oğluyum" mealindeki beyti buyurdu ve bir avuç taş alıp düşmanın üstüne attı. Hz. Ali, bu savaşta, müşriklerden kırk kişiyi öldürdü
20.12.2024 10:56:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi





Mekke fethinden sonra Huneyn savaşı oldu. Bu savaşa Hz. Peygamber on bin kişiyle çıkmıştı, on iki bin diye de rivayet edilmiştir. Huneyn'e, fecirden önce varıldı. Fakat müşrikler, daha önce varmışlar, pusu kurmuşlardı. Birden Müslümanlara saldırıp bozdular. Hz. Muhammed'in yanında yalnız on kişi kaldı. Bunların dokuzu Hâşimoğullarındandı, onuncuları Ümmü Eymen'in oğlu Eymen'di.
Eymen şehit düştü, dokuzu sebat ettiler. Bunlardan Abdülmuttalib oğlu Abbas Hz. Resûlullah'ın sağındaydı, oğlu Fazl solundaydı. Hars oğlu Ebû Süfyan (malûm Ebu Süfyan değil) Hz. Peygamber'in devesinin yularını tutmuştu. Hz. Ali, önünde savaşmadaydı, diğerleri de çevresindeydi.
Abbâs'ın sesi yüceydi. Hz. Muhammed, sahabeyi çağırmasını emretti. Abbas, "Ey Akabe'de biat eden sahabe, ey Râzılık ağacı altında biat eden sahabe" diye bağırdı.
Bu bağrışı duyanlar, 'lebbeyke lebbeyk" diye ses verdiler. Gece basmıştı, ortalık kapkaranlıktı.
Abbas, tekrar, "Ne oldu, Allah ile ettiğiniz ahd" diye seslendi.
Birer birer, Hz. Peygamber'in yanına toplanmaya başladılar. Bu sırada Hevâzin boyundan Cervel adlı birisi, Müslümanlara saldırdı. Bir deveye binmişti, elinde, uzun bir mızrağa bağlanmış siyah bir bayrak vardı. Halkın önünde yürümekte, önüne geleni öldürmekteydi. Müşrikler de arkasından geliyordu. Hz. Ali, Cervel'in önüne geçti, kılıcıyla devesinin sağırısına vurdu, deveyi yıktı, Cervel'i öldürdü. Bunu gören müşrikler, bozguna uğradılar.
Bu sırada Hudayr oğlu Üseyd, "Yâ Evs" diye bağırarak mensup olduğu boyu çağırdı, Ubâde oğlu Sa'd de "Yâ Hazrec" diye bağırdı, her iki boy mensupları da toplandılar, savaş şiddetlendi.
Hz. Muhammed, bu hâli görünce devesinin üzengilerine basıp ayağa kalktı, kendisini Müslümanlara gösterdi ve "Şimdi tandır kızdı" buyurup "Ben Peygamberim, yalancı değil, ben Abdülmüttalib oğluyum" mealindeki beyti inşâd buyurdu ve bir avuç taş alıp düşmanın üstüne attı. Hz. Ali, bu savaşta, müşriklerden kırk kişiyi öldürdü.
Hicret'in dokuzuncu yılında Hz. Muhammed (s.a.a.), Hz. Ali'yi Tâif'e gönderdi, oradaki meşhur put haneyi yıktırdı ve putu kırdırdı. Aynı yılda Tevbe sûresi nazil oldu. Hz. Peygamber, Ebû-Bekir'i Mekke'ye göndermiş, arkadan Hz. Ali'yi yollamıştı. Hz. Ali, Hz. Peygamber'in devesine binmiş, bu yıldan sonra müşriklerin haccetmemesini, çıplak tavaf edilmemesini, Kâbe'ye, mü'minlerden başkasının girmemesini tebliğ etmiş ve Hz. Muhammed'le muahedesi olanlara, muahede müddeti bitinceye dek dokunulmayacağını, şartlara riâyet edileceğini, aralarında böyle bir muahede bulunmayanların, dört ay sonra tebliğ edilen şartlara riayet etmeleri gerektiğini bildirmiş ve sürenin başından on yahut on üç ayet okumuştur.
Eymen şehit düştü, dokuzu sebat ettiler. Bunlardan Abdülmuttalib oğlu Abbas Hz. Resûlullah'ın sağındaydı, oğlu Fazl solundaydı. Hars oğlu Ebû Süfyan (malûm Ebu Süfyan değil) Hz. Peygamber'in devesinin yularını tutmuştu. Hz. Ali, önünde savaşmadaydı, diğerleri de çevresindeydi.
Abbâs'ın sesi yüceydi. Hz. Muhammed, sahabeyi çağırmasını emretti. Abbas, "Ey Akabe'de biat eden sahabe, ey Râzılık ağacı altında biat eden sahabe" diye bağırdı.
Bu bağrışı duyanlar, 'lebbeyke lebbeyk" diye ses verdiler. Gece basmıştı, ortalık kapkaranlıktı.
Abbas, tekrar, "Ne oldu, Allah ile ettiğiniz ahd" diye seslendi.
Birer birer, Hz. Peygamber'in yanına toplanmaya başladılar. Bu sırada Hevâzin boyundan Cervel adlı birisi, Müslümanlara saldırdı. Bir deveye binmişti, elinde, uzun bir mızrağa bağlanmış siyah bir bayrak vardı. Halkın önünde yürümekte, önüne geleni öldürmekteydi. Müşrikler de arkasından geliyordu. Hz. Ali, Cervel'in önüne geçti, kılıcıyla devesinin sağırısına vurdu, deveyi yıktı, Cervel'i öldürdü. Bunu gören müşrikler, bozguna uğradılar.
Bu sırada Hudayr oğlu Üseyd, "Yâ Evs" diye bağırarak mensup olduğu boyu çağırdı, Ubâde oğlu Sa'd de "Yâ Hazrec" diye bağırdı, her iki boy mensupları da toplandılar, savaş şiddetlendi.
Hz. Muhammed, bu hâli görünce devesinin üzengilerine basıp ayağa kalktı, kendisini Müslümanlara gösterdi ve "Şimdi tandır kızdı" buyurup "Ben Peygamberim, yalancı değil, ben Abdülmüttalib oğluyum" mealindeki beyti inşâd buyurdu ve bir avuç taş alıp düşmanın üstüne attı. Hz. Ali, bu savaşta, müşriklerden kırk kişiyi öldürdü.
Hicret'in dokuzuncu yılında Hz. Muhammed (s.a.a.), Hz. Ali'yi Tâif'e gönderdi, oradaki meşhur put haneyi yıktırdı ve putu kırdırdı. Aynı yılda Tevbe sûresi nazil oldu. Hz. Peygamber, Ebû-Bekir'i Mekke'ye göndermiş, arkadan Hz. Ali'yi yollamıştı. Hz. Ali, Hz. Peygamber'in devesine binmiş, bu yıldan sonra müşriklerin haccetmemesini, çıplak tavaf edilmemesini, Kâbe'ye, mü'minlerden başkasının girmemesini tebliğ etmiş ve Hz. Muhammed'le muahedesi olanlara, muahede müddeti bitinceye dek dokunulmayacağını, şartlara riâyet edileceğini, aralarında böyle bir muahede bulunmayanların, dört ay sonra tebliğ edilen şartlara riayet etmeleri gerektiğini bildirmiş ve sürenin başından on yahut on üç ayet okumuştur.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.