Bugün itibariyle bu ülkede dünyaya gelen her çocuk on beş bin lira borçla karşılanıyor.
Böyle giderse kaçınılmaz bir gerçektir ki; bebeklerin de borçları her gün katlanarak artacaktır ve yarından sonra doğanlar daha büyük borçlarla karşılanacaklardır.
Babaların ve dedelerin, anne ve ninelerin borcu artarken doğmuş olan ve doğacak olan bebeklerin borçlarının artmaması mümkün mü?
Bebekler dile gelse ne derler acaba?
Ey babalar, ey dedeler, ey yöneticiler! Bize böylesine olumsuz şartları hazırlamak için çok çalıştınız mı, çok uğraştınız mı, çok kafa yordunuz mu? Deseler bir cevabımız var mı?
Bizlerin, yani iki bin yirmi yılına girerken doğmakta olan bebeklerin on beş bin lira borçla karşılanması için, hangi yolu denediniz, hangi yön temi uyguladınız, hangi yüksek yüksek ilimleri tahsil ettiniz? Deseler ne diyeceğiz?
Bebekler dile gelse…
Demezler mi; bizim boynumuza biz daha doğmadan on beş bin lira borcu takarken bize mi sordunuz, peki borcu taktınız boynumuza, bizim yaşayacağımız dönem için hangi yatırımları yaptınız?
Demezler mi; sizler hem kendi hakkınızı yediniz hem de bizim geleceğimizi yediniz, peki biz ne yapacağız, biz kimin boynuna borç takacağız?
Demezler mi; yok muydu içinizde aklı başında bir adam, aklını kullanan bir anne ki yaşadığınız dönemi tüketecek ve yarınları da ipotek altına alacak, aldıracak zifiri karanlık bir yol tuttunuz?
Demezler mi; doğan her çocuk için en az on beş bin lira doğum ikramiyesi maddesini Milli Ekonomi tezine yazan ve kaynaklarını da bir bir gösteren Haydar Baş'ı neden görmediniz, neden duymadınız hem biz doğduk diye alacağınız on beş bin liradan oldunuz hem de bizim boynumuza aynı miktarda borcu sardınız?
Kucağında torununu seven dede, babaanne ya da anneanne, akşam haberleri okunan televizyona kulak kabarttığında "dünyaya gelen her çocuk on beş bin lira borçla doğuyor" cümlesi kulağına çalındığında kucağındaki bebekten utanır mı, yüzü kızarır mı acaba?
Yıllardan beridir bu ülkenin kaynaklarını tüketen, kaynaklarını kurutan iş bilmez yöneticilerine verdikleri destekten ötürü, çaldıkları alkıştan ötürü bir pişmanlık duyar mı acaba?
Yıllardan beridir adeta en yüksek perdeden haykırarak bu kötü günleri haber veren Haydar Hoca'ya kulak vermediği için, oturup bir dinlemediği için "kalabalıklara uyarak" yüz çevirdiği için derin bir "aah" çeker mi acaba?
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Oruç tutsaydı bizi… / 10.03.2025