Batıl inanç uğruna dünyayı kana bulayacaklar
ABD'nin İsrail'deki büyükelçiliğini Kudüs'e taşıma planlarının arkasında ABD Başkanı Trump ile Başkan yardımcısı Mike Pence yer alıyor. Pence katıksız bir Evanjelik Hıristiyan. Trump'ın da aynı mezhebe mensup olduğu belirtiliyor. Bu ikili ve diğer Evanjelik Hıristiyanlar, batıl inanç uğruna Ortadoğu'yu kana bulamak için yola çıktı.
17.12.2017 00:00:00
YENİ MESAJ/DETAY HABER
ABD merkezli araştırma kuruluşu PEW'nun 2006 tarihli çalışmasına göre ABD'de Evanjelik Hıristiyanlar diğer Amerikalılara göre İsrail'e çok daha fazla sempatik baktığı netleşti.
Buna karşılık çoğunluğu liberal-reformist olan ABD'deki Yahudilerin ise neredeyse yarıya yakınının Evanjeliklerden hoşlanmadıkları hatta düşmanlık beslediği ortaya çıktı.
Yine de bu durum, Evanjeliklerin Kudüs'ün İsrail'in kontrolüne geçmesini istemelerini, Batı-Şeria'daki İsrail yerleşimlerini ve neredeyse kayıtsız şartsız İsrail'in politikalarını desteklemelerini engellemedi.
Bu arada bazı kaynaklar ABD Başkanı Trump'ın da Evanjelik Hıristiyan olduğunu ortaya koyuyor. ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence ise kesin bir Evanjelik Hıristiyan...
Kudüs'le dertleri ne?
Evanjeliklere göre Tanrı ilk insandan bu yana 7 dönem yarattı. Bunlardan altı tanesi geçmiş durumda ve 'milenyum' ya da 'yeryüzü cenneti' denilen yedincisi ise gelmek üzere.
Onlara göre "Tanrı tarafından seçilmiş bir topluluk" olarak Yahudiler, dünyanın sonu geldiğinde yaşanacak büyük Kıyamet Savaşı olduğuna inanılan 'Armageddon' döneminde başkenti Kudüs olan ve Süleyman Mabedi'nin (Temple) yeniden inşa edileceği İsrail'de yaşamalıdır.
Bu esnada Deccal 'barış yapıcı' rolünde çıkacak ve sonunda Mesih'in gelmesiyle yenilgiye uğrayacak! Bu yenilgiyi tadacaklar arasında Evanjeliklere göre 'kâfirler' olarak kabul ettikleri Yahudiler de vardır. Armageddon Savaşı'ndan zaferle çıkan Hz. İsa ve etrafındaki 'iyiler' için yeni bir dünya düzeni ile birlikte son dönem yani 'milenyum dönemi - 1000 yıl' başlayacak.
Günümüzde Amerika'da özellikle Evanjelik Protestantanlar arasında çok sayıda 'millenyum tarikatı'nın olmasının bir açıklaması da bu...
Yahudilerin tezi biraz farklı
Bu Armageddon inancı, Yahudilerden daha çok Hristiyanlar için önem taşır. Zira Yahudiler, Hz. İsa değil, başka bir kurtarıcının geleceğine inanırlar.
Evanjelikler, Kudüs kararıyla Mescid-i Aksa ve çevresinin yıkılıp yerine 'Süleyman Mabedi'nin yeniden inşası sürecinin hızlanacağına ve Mesih'in ancak bu mabed inşa edildikten sonra geleceğine inanırlar.
İsrail'in ana akım Yahudileri arasında ise Süleyman Mabedi yakında inşa edilmezse, ülkenin yok olacağı inancı yaygındır. Evanjeliklere göre Millenyum'a ulaştırmada gerekli olan ara safhalardan biri, tüm Yahudilerin İsrail-Filistin'de toplanmasıdır.
Bu ara dönem yaşandıktan sonra son aşamada Hazreti İsa gelecek, Yahudilere Hristiyanlığa dönmelerini emredecek, bir kısmı bunu kabul ederken, reddedenler de yok edilecektir. Evanjeliklerin şu an için İsrail'e tam destek vermelerinin ardında bu teo-politik inanç vardır.
Time dergisi ve CNN tarafından yapılan bir ankete göre Amerikalıların üçte birinden fazlası, 11 Eylül 2001 terör saldırısının dünyanın sonuna giden süreci başlattığına inanıyor ve ayrıca 11 Eylül saldırısının Kitab-ı Mukaddes'te geçtiğine de inanıyor.
Ayrıca yüzde 59'luk bir oran, Vahiy kitabında ifade edilenlerin yakında gerçekleşeceğine, beşte birlik bir oran ise bunu kendilerinin de göreceğine inanıyor.
Hedefleri ortak
Buna göre Evanjelikler ve Yahudilerin burada, nihai planda farklılık olsa da, belli bir ortak hedefe sahip olduğu söylenebilir. Bu konuda Yahudilere, neden Evanjeliklere destek verdikleri sorulduğunda ise genelde 'o zaman ne yapacağımızı düşünürüz' cevabını verirler.
Onların önemli kararlarda birbirine destek verip, aralarındaki ihtilafları görmezden gelmelerinin önemli nedenlerinden biri de varoluşsal bir tehlike olarak gördükleri İslam ve Müslümanlara karşı güç birliği yapma amacıdır.
Yahudi devletinin kurulmasına ABD öncülük etti
Hristiyan 'Evanjelikler-Dispensationalistler' arasında var olan İsrail'de Kudüs'ü başkent yapacak bir siyonizm inancı, aslında Yahudi Siyonistlerden de daha önceye dayanır.
1878'de ABD'de sıkı bir Siyonist Evanjelik olan 'Jesus is Coming-İsa Geliyor' adlı kitabın yazarı William Blackstone bir bildiri kaleme almış ve Filistin'de bir İsrail devletinin kurulmasını önermişti. Üstelik bu siyonizmim kurucusu Teodore Herzl'in bir Yahudi devletinin kurulmasından söz etmesinden beş, ilk siyonizm kongeresinden de altı yıl öncesine yani 1891 yılına rastlar.
Bu bildiri, 400 önde gelen kişi imzalanmıştır ki bunlar arasında Anayasa Mahkemesi başkanı, Beyaz Saray sözcüsü, John D. Rockefeller, J. P. Morgan ve başka pek çok önde gelen Amerikalı yer alıyor. Bunların hemen tamamına yakını Evanjelik-Hristiyandı.
Ne var ki dönemin ABD Başkanı Benjamin Harrison'un bunu görmezden gelmesi, süreci akamete uğrattı.
Ancak Blackstone yılmamış ve 1916 yılında konuyu tekrar gündeme getirmiş, dönemin Başkanı Woodrow Wilson'a da bunu kabul ettirmişti.
İsrail yanlısı bir Evanjelik olan Wilson, Filistin'de bir İsrail devletinin kurulmasına yol açan ve yine sıkı bir Protestan olan İngiliz Dışişleri Bakanı Arthur Balfour'un deklarasyonunu da desteklemişti.
Kasım ayı başında 100. yıl dönümü olan Balfour Deklarasyonu, 1948'de İsrail'in resmen kurulmasına yol açan sürecin en önemli adımını teşkil ediyor.
ABD merkezli araştırma kuruluşu PEW'nun 2006 tarihli çalışmasına göre ABD'de Evanjelik Hıristiyanlar diğer Amerikalılara göre İsrail'e çok daha fazla sempatik baktığı netleşti.
Buna karşılık çoğunluğu liberal-reformist olan ABD'deki Yahudilerin ise neredeyse yarıya yakınının Evanjeliklerden hoşlanmadıkları hatta düşmanlık beslediği ortaya çıktı.
Yine de bu durum, Evanjeliklerin Kudüs'ün İsrail'in kontrolüne geçmesini istemelerini, Batı-Şeria'daki İsrail yerleşimlerini ve neredeyse kayıtsız şartsız İsrail'in politikalarını desteklemelerini engellemedi.
Bu arada bazı kaynaklar ABD Başkanı Trump'ın da Evanjelik Hıristiyan olduğunu ortaya koyuyor. ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence ise kesin bir Evanjelik Hıristiyan...
Kudüs'le dertleri ne?
Evanjeliklere göre Tanrı ilk insandan bu yana 7 dönem yarattı. Bunlardan altı tanesi geçmiş durumda ve 'milenyum' ya da 'yeryüzü cenneti' denilen yedincisi ise gelmek üzere.
Onlara göre "Tanrı tarafından seçilmiş bir topluluk" olarak Yahudiler, dünyanın sonu geldiğinde yaşanacak büyük Kıyamet Savaşı olduğuna inanılan 'Armageddon' döneminde başkenti Kudüs olan ve Süleyman Mabedi'nin (Temple) yeniden inşa edileceği İsrail'de yaşamalıdır.
Bu esnada Deccal 'barış yapıcı' rolünde çıkacak ve sonunda Mesih'in gelmesiyle yenilgiye uğrayacak! Bu yenilgiyi tadacaklar arasında Evanjeliklere göre 'kâfirler' olarak kabul ettikleri Yahudiler de vardır. Armageddon Savaşı'ndan zaferle çıkan Hz. İsa ve etrafındaki 'iyiler' için yeni bir dünya düzeni ile birlikte son dönem yani 'milenyum dönemi - 1000 yıl' başlayacak.
Günümüzde Amerika'da özellikle Evanjelik Protestantanlar arasında çok sayıda 'millenyum tarikatı'nın olmasının bir açıklaması da bu...
Yahudilerin tezi biraz farklı
Bu Armageddon inancı, Yahudilerden daha çok Hristiyanlar için önem taşır. Zira Yahudiler, Hz. İsa değil, başka bir kurtarıcının geleceğine inanırlar.
Evanjelikler, Kudüs kararıyla Mescid-i Aksa ve çevresinin yıkılıp yerine 'Süleyman Mabedi'nin yeniden inşası sürecinin hızlanacağına ve Mesih'in ancak bu mabed inşa edildikten sonra geleceğine inanırlar.
İsrail'in ana akım Yahudileri arasında ise Süleyman Mabedi yakında inşa edilmezse, ülkenin yok olacağı inancı yaygındır. Evanjeliklere göre Millenyum'a ulaştırmada gerekli olan ara safhalardan biri, tüm Yahudilerin İsrail-Filistin'de toplanmasıdır.
Bu ara dönem yaşandıktan sonra son aşamada Hazreti İsa gelecek, Yahudilere Hristiyanlığa dönmelerini emredecek, bir kısmı bunu kabul ederken, reddedenler de yok edilecektir. Evanjeliklerin şu an için İsrail'e tam destek vermelerinin ardında bu teo-politik inanç vardır.
Time dergisi ve CNN tarafından yapılan bir ankete göre Amerikalıların üçte birinden fazlası, 11 Eylül 2001 terör saldırısının dünyanın sonuna giden süreci başlattığına inanıyor ve ayrıca 11 Eylül saldırısının Kitab-ı Mukaddes'te geçtiğine de inanıyor.
Ayrıca yüzde 59'luk bir oran, Vahiy kitabında ifade edilenlerin yakında gerçekleşeceğine, beşte birlik bir oran ise bunu kendilerinin de göreceğine inanıyor.
Hedefleri ortak
Buna göre Evanjelikler ve Yahudilerin burada, nihai planda farklılık olsa da, belli bir ortak hedefe sahip olduğu söylenebilir. Bu konuda Yahudilere, neden Evanjeliklere destek verdikleri sorulduğunda ise genelde 'o zaman ne yapacağımızı düşünürüz' cevabını verirler.
Onların önemli kararlarda birbirine destek verip, aralarındaki ihtilafları görmezden gelmelerinin önemli nedenlerinden biri de varoluşsal bir tehlike olarak gördükleri İslam ve Müslümanlara karşı güç birliği yapma amacıdır.
Yahudi devletinin kurulmasına ABD öncülük etti
Hristiyan 'Evanjelikler-Dispensationalistler' arasında var olan İsrail'de Kudüs'ü başkent yapacak bir siyonizm inancı, aslında Yahudi Siyonistlerden de daha önceye dayanır.
1878'de ABD'de sıkı bir Siyonist Evanjelik olan 'Jesus is Coming-İsa Geliyor' adlı kitabın yazarı William Blackstone bir bildiri kaleme almış ve Filistin'de bir İsrail devletinin kurulmasını önermişti. Üstelik bu siyonizmim kurucusu Teodore Herzl'in bir Yahudi devletinin kurulmasından söz etmesinden beş, ilk siyonizm kongeresinden de altı yıl öncesine yani 1891 yılına rastlar.
Bu bildiri, 400 önde gelen kişi imzalanmıştır ki bunlar arasında Anayasa Mahkemesi başkanı, Beyaz Saray sözcüsü, John D. Rockefeller, J. P. Morgan ve başka pek çok önde gelen Amerikalı yer alıyor. Bunların hemen tamamına yakını Evanjelik-Hristiyandı.
Ne var ki dönemin ABD Başkanı Benjamin Harrison'un bunu görmezden gelmesi, süreci akamete uğrattı.
Ancak Blackstone yılmamış ve 1916 yılında konuyu tekrar gündeme getirmiş, dönemin Başkanı Woodrow Wilson'a da bunu kabul ettirmişti.
İsrail yanlısı bir Evanjelik olan Wilson, Filistin'de bir İsrail devletinin kurulmasına yol açan ve yine sıkı bir Protestan olan İngiliz Dışişleri Bakanı Arthur Balfour'un deklarasyonunu da desteklemişti.
Kasım ayı başında 100. yıl dönümü olan Balfour Deklarasyonu, 1948'de İsrail'in resmen kurulmasına yol açan sürecin en önemli adımını teşkil ediyor.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.