Krizden önce bankacıların çok kazandığı üzerine bir kanı vardı. Aslına bakılırsa bunun haklılık payı da vardı. Bankalar çok kazanmasa da bankacılar gayet iyi kazanıyordu. Para kazanmayan bir bankanın yöneticilerine çok para verilmesinin nedenini elbette anlamak kolay değil. Herhalde para kazanılmasa da kazanıldığı sanılıyordu. Enflasyon muhasebesinin olmayışının bir sakıncası da buydu. Gerçi krizde patronlar zarara girince, yöneticilerin gelirlerini kırptı. Ve şimdi banka yöneticileri kriz öncesine göre çok daha makul ücretler alıyor. Ama bu sefer bankalar iyi para kazanıyor.Özkaynak kârlılığı çok yükseldiBankaların iyi kazandığını hem kârlarından, hem de sermaye yapılarından izliyoruz. Tabii asıl önemlisi sermaye yapısı. Krizden önce bankaların sermaye yapıları çok güçsüzdü. Kriz sonrası bu konuya önem verildi. Gerek kamu bankalarında uygulatılan rehabilitasyon, gerek özel bankalara getirilen sermaye yeterliliği gerekleri sektördeki yapıyı değiştirdi. Ancak daha sonra ekonomik büyümeyle bankaların aktifleri hızla gelişince kârları arttı ve özkaynakları da güçlendi. Yandaki grafikte 2005 yılı itibariyle özkaynak kârlılığının yüzde 11'den yüzde 19'a çıktığı görülüyor. Çünkü artık son iki yıldır kârlar özkaynaklardan hızlı artıyor. Sermaye standart rasyosu da 2003'te yüzde 50'ye yaklaşırken, bugün yüzde 20'lerin altına inmiş görünüyor. Doğrusu da bu. Türkiye'de bankacılık sisteminin özkaynak yeterliği Batı standartlarından bile yüksek. Bundan 4 yıl önce 25 milyar dolar kadar olan özkaynaklar bugün artık 30 milyar doları aşmış bulunuyor. Verimlilik yetersizKriz sonrası sektörde en yoğun gözlenen olgulardan biri verimlilik hamlesiydi. Bir yandan artan rekabet baskısı, diğer yandan piyasada riske dayalı kâr elde etme olanağının ortada kalkmış olması, bankaları harcamalarındaki vurdumduymazlıktan alıkoydu. Öte yandan hızla çeşitli işlemler için ücret almaya başladılar. Hurşit Güneş
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.