‘Bana yalvaranın isteğini karşılarım’
Peygamberimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Arş'ın direğinde yazar ki: Bana itaat edenin Ben de mükâfatını veririm, Beni seveni Ben de severim, Bana yalvaranın isteğini karşılarım, Benden af dileyenin günahlarını bağışlarım”
10.01.2024 09:58:00
Hakan Akkuş
Hakan Akkuş
![‘Bana yalvaranın isteğini karşılarım’](resimler/haberler/25/bana-yalvaranin-istegini-karsilarim-H1513960-11.webp)
![](temalar/resimler/bos.gif)
![‘Bana yalvaranın isteğini karşılarım’](resimler/haberler/25/bana-yalvaranin-istegini-karsilarim-H1513960-12.webp)
![](temalar/resimler/bos.gif)
![](temalar/resimler/bos.gif)
İmam Gazali Hazretleri şöyle anlatıyor:
Ebu Ali ed-Dekkak (r.a.) anlatıyor:
Hasta olan salih bir dostumu ziyaret etmeye vardım, büyük bir şeyh idi, etrafını talebeleri çevirmişti, ağlıyordu, iyice yaşlanmıştı.
"Ey şeyh! Neye ağlıyorsun, yoksa dünyaya mı?" diye sordum.
"Asla! Kaçırdığım namazlara ağlıyorum" diye cevap verdi.
"Nasıl olur, sen namazını kaçırmazdın" dedim.
Bana şu cevabı verdi: "Şu günüme kadar geldim, ne gafletsiz secdeye vardığım oldu, ne de gafletsiz secdeden başımı kaldırdığım var. İşte şimdi de gaflet içinde ölüyorum."
Arkasından derin bir nefes çekerek şu şiiri söyledi: "Mezarımdan doğrulacağım günü ve mahşere varacağımı düşündüm/Dört köşelik çukurumdaki ikamet süremi/Yapayalnız ve tek başıma, nice izzet ve mevkiden sonra/Günahımın ve toprağımın tutuklusu olarak, onunla baş başa hesaplaşman üzerinde eni boyu düşündüm/Ve amel defterim verildiği zamanki halimin perişanlığını/Fakat ümidim sendedir, Rabb'im, yaratıcım!/Umarım ki, ey Allah'ım sen bağışlarsın günahkârı!"
Uyunu'l-Ahbar adlı eserde Şakik el-Belhî'nin (r.a.) şu sözleri nakledilir:
"İnsanlar şu üç sözü söylerler ama davranışları sözlerine ters düşer. Birincisi 'Biz Allah'ın kuluyuz' derler fakat başıboşlar gibi davranırlar, bu durum sözlerine ters düşer. 'Allah bizim rızkımıza kefildir' derler fakat kalpleri yalnız dünya ile dünya varlığı biriktirmekle tatmin olur. Bu davranış da sözlerine ters düşer. 'Ölümden kurtuluşumuz yoktur' derler fakat hiç ölmeyecekmiş gibi hareket ederler, bu durum da hiç şüphesiz sözlerine ters düşer.
Ey kardeşim, sen kendine bak! Hangi vücutla Allah'ın huzuruna dikileceksin, hangi dille O'na cevap vereceksin, her şeyi inceden inceye sana sorduğunda ne cevap vereceksin. Sorulara cevap ve cevaplara doğruluk hazırla, Allah'tan kork, çünkü O, iyi-kötü bütün davranışlarınızdan haberdardır."
Şakik-ul-Belhî sözlerine devam ederek müminlere, Allah'ın emrinden ayrılmamalarını ve gizli- açık her durumda O'nu tek ilâh olarak bilmelerini öğütledi.
Peygamberimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
"Arş'ın direğinde yazar ki: Bana itaat edenin Ben de mükâfatını veririm, Beni seveni Ben de severim, Bana yalvaranın isteğini karşılarım, Benden af dileyenin günahlarını bağışlarım."
Aklı başında olan kimsenin Allah'a korku içinde ve ibadetini sırf O'na yönelterek O'nun takdirinden hoşnut olarak O'ndan gelen belâya sabırla katlanarak verdiği nimetlere şükreder ve verdiği ile yetinerek itaat etmesi gerekir.
(Mukaşefetü'l-Kulüb'den…)
Ebu Ali ed-Dekkak (r.a.) anlatıyor:
Hasta olan salih bir dostumu ziyaret etmeye vardım, büyük bir şeyh idi, etrafını talebeleri çevirmişti, ağlıyordu, iyice yaşlanmıştı.
"Ey şeyh! Neye ağlıyorsun, yoksa dünyaya mı?" diye sordum.
"Asla! Kaçırdığım namazlara ağlıyorum" diye cevap verdi.
"Nasıl olur, sen namazını kaçırmazdın" dedim.
Bana şu cevabı verdi: "Şu günüme kadar geldim, ne gafletsiz secdeye vardığım oldu, ne de gafletsiz secdeden başımı kaldırdığım var. İşte şimdi de gaflet içinde ölüyorum."
Arkasından derin bir nefes çekerek şu şiiri söyledi: "Mezarımdan doğrulacağım günü ve mahşere varacağımı düşündüm/Dört köşelik çukurumdaki ikamet süremi/Yapayalnız ve tek başıma, nice izzet ve mevkiden sonra/Günahımın ve toprağımın tutuklusu olarak, onunla baş başa hesaplaşman üzerinde eni boyu düşündüm/Ve amel defterim verildiği zamanki halimin perişanlığını/Fakat ümidim sendedir, Rabb'im, yaratıcım!/Umarım ki, ey Allah'ım sen bağışlarsın günahkârı!"
Uyunu'l-Ahbar adlı eserde Şakik el-Belhî'nin (r.a.) şu sözleri nakledilir:
"İnsanlar şu üç sözü söylerler ama davranışları sözlerine ters düşer. Birincisi 'Biz Allah'ın kuluyuz' derler fakat başıboşlar gibi davranırlar, bu durum sözlerine ters düşer. 'Allah bizim rızkımıza kefildir' derler fakat kalpleri yalnız dünya ile dünya varlığı biriktirmekle tatmin olur. Bu davranış da sözlerine ters düşer. 'Ölümden kurtuluşumuz yoktur' derler fakat hiç ölmeyecekmiş gibi hareket ederler, bu durum da hiç şüphesiz sözlerine ters düşer.
Ey kardeşim, sen kendine bak! Hangi vücutla Allah'ın huzuruna dikileceksin, hangi dille O'na cevap vereceksin, her şeyi inceden inceye sana sorduğunda ne cevap vereceksin. Sorulara cevap ve cevaplara doğruluk hazırla, Allah'tan kork, çünkü O, iyi-kötü bütün davranışlarınızdan haberdardır."
Şakik-ul-Belhî sözlerine devam ederek müminlere, Allah'ın emrinden ayrılmamalarını ve gizli- açık her durumda O'nu tek ilâh olarak bilmelerini öğütledi.
Peygamberimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
"Arş'ın direğinde yazar ki: Bana itaat edenin Ben de mükâfatını veririm, Beni seveni Ben de severim, Bana yalvaranın isteğini karşılarım, Benden af dileyenin günahlarını bağışlarım."
Aklı başında olan kimsenin Allah'a korku içinde ve ibadetini sırf O'na yönelterek O'nun takdirinden hoşnut olarak O'ndan gelen belâya sabırla katlanarak verdiği nimetlere şükreder ve verdiği ile yetinerek itaat etmesi gerekir.
(Mukaşefetü'l-Kulüb'den…)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.