İsmail Cem, Dışişleri Bakanlığı döneminde AB ile yürütülen temasları "Avrupa'nın Birliği ve Türkiye" isimli kitabında biraraya getirmiş. Benim gözüme takılan bir husus şu: Sayın Cem, AB yolunda MHP lideri Bahçeli'den 'full' destek almış. Bahçeli şimdi çıkmış bir de "AB karşıtı" olduğunu öne sürüyor.
Eski Dışişleri Bakanı, bir zamanlar kapı yoldaşlığı yaptığımız İsmail Cem, 10 Aralık 1999 gecesinde, ileride bir gün Avrupalıların "Atatürk'ün düşünceleriyle mücadele edilmesini" söyleyeceklerini, "Devlet dairelerinden Atatürk'ün resimlerinin indirilmesini" isteyeceklerini, Güneydoğu'da terörle savaşan ordunun operasyonlarını, "saldırgan askeri operasyonlar" diye nitelendireceklerini, İsveç'in,"Türkçe yayın yapan radyoları susturduğunu, çünkü Kürtlerin ve Süryanilerin Türkçeden rahatsız olduklarını" açıklayacağını acaba düşünmüş müdür?
Bundan 6 yıl önceNiye 10 Aralık 1999 gecesi de başka bir tarih değil?!Çünkü o gün Helsinki'de, Türkiye'nin adaylığı kabul edilmişti, hem de "Kıbrıs, bir önkoşul olmaktan" çıkmıştı. Uzun süren Ankara ile İstanbul arasındaki telefon trafiğinden sonra Türkiye, istediklerini tam olarak alamasa bile, yine de Avrupa Birliği'ne üye olmanın koşullarını kabul edilebilecek hale getirmişti.O gün, "Ya Kıbrıs Rum devletini tanırsınız, liman ve havaalanlarınızı Kıbrıs gemi ve uçaklarına açarsınız, ya da tam üyeliği değil, tam üyelik müzakeresini bile dürbünün tersi görürsünüz!" gibi bir hava esmiyordu.Tam tersi, Avrupa Birliği'nin iki yetkilisi, Verheugen ve Solana, gece yarısı apar topar Türkiye'ye geliyorlardı.Niçin mi?İSMAİL Cem bu "Niçin"i açıklıyor:"Acaba Türkiye, AB zirvesinin adaylık önerisini şu veya bu nedenle son dakikada geri çevirebilir miydi?"Avrupa'nın bir o günkü tedirginliğine bakın, bir de bugün "Atatürk'ten vazgeçin, fotoğraflarını indirin!" diyen küstahlığına bakın. Her yeni gün, dünü aratıyor...
MHP engel olmadıVerheugen ve Solana'nın özel uçaklarının Ankara'ya inişlerine daha bir saat vardır, İsmail Cem odasına çıkıp düşünür:"Tek başıma oturup geride bıraktığımız iki yılı, Lüksemburg-Helsinki arasındaki süreci ve yaşadığımız son günü düşündüm. Sonraları tartışma konusu yapılan birkaç noktaya değinmek istiyorum. İlki, hükümet ortağımız MHP ile ilgili: Üç yıllık ortaklığımız boyunca, MHP, Avrupa Birliği konularında engel olmadı. Evet, bazen sadece ihtiyatlı değildi, belki gereksiz düzeyde ihtiyatlıydı ama, hepsi o kadar. Sonuçta her zaman anlaşmaya vardık. Bütün kararları birlikte aldık. Ayrıca, benim önemli gördüğüm ve özel bir desteğe ihtiyaç duyarak Bahçeli'den bunu kişisel olarak rica ettiğim birkaç olayda, o desteği istisnasız alabildim. Bu yaklaşımından ötürü, hükümet ortağımıza her zaman teşekkür ettim. MHP, üç yıllık beraberliğin her kesitinde, dış siyaset açısından sözüne güvenilir ve ciddi bir koalisyon ortağı oldu."Ya 10 Aralık 1999'da hükümet toplantısında İsmail Cem'in "AB'ye karşı çıktığı" yalanı...
Eski Dışişleri Bakanı, bir zamanlar kapı yoldaşlığı yaptığımız İsmail Cem, 10 Aralık 1999 gecesinde, ileride bir gün Avrupalıların "Atatürk'ün düşünceleriyle mücadele edilmesini" söyleyeceklerini, "Devlet dairelerinden Atatürk'ün resimlerinin indirilmesini" isteyeceklerini, Güneydoğu'da terörle savaşan ordunun operasyonlarını, "saldırgan askeri operasyonlar" diye nitelendireceklerini, İsveç'in,"Türkçe yayın yapan radyoları susturduğunu, çünkü Kürtlerin ve Süryanilerin Türkçeden rahatsız olduklarını" açıklayacağını acaba düşünmüş müdür?
Bundan 6 yıl önceNiye 10 Aralık 1999 gecesi de başka bir tarih değil?!Çünkü o gün Helsinki'de, Türkiye'nin adaylığı kabul edilmişti, hem de "Kıbrıs, bir önkoşul olmaktan" çıkmıştı. Uzun süren Ankara ile İstanbul arasındaki telefon trafiğinden sonra Türkiye, istediklerini tam olarak alamasa bile, yine de Avrupa Birliği'ne üye olmanın koşullarını kabul edilebilecek hale getirmişti.O gün, "Ya Kıbrıs Rum devletini tanırsınız, liman ve havaalanlarınızı Kıbrıs gemi ve uçaklarına açarsınız, ya da tam üyeliği değil, tam üyelik müzakeresini bile dürbünün tersi görürsünüz!" gibi bir hava esmiyordu.Tam tersi, Avrupa Birliği'nin iki yetkilisi, Verheugen ve Solana, gece yarısı apar topar Türkiye'ye geliyorlardı.Niçin mi?İSMAİL Cem bu "Niçin"i açıklıyor:"Acaba Türkiye, AB zirvesinin adaylık önerisini şu veya bu nedenle son dakikada geri çevirebilir miydi?"Avrupa'nın bir o günkü tedirginliğine bakın, bir de bugün "Atatürk'ten vazgeçin, fotoğraflarını indirin!" diyen küstahlığına bakın. Her yeni gün, dünü aratıyor...
MHP engel olmadıVerheugen ve Solana'nın özel uçaklarının Ankara'ya inişlerine daha bir saat vardır, İsmail Cem odasına çıkıp düşünür:"Tek başıma oturup geride bıraktığımız iki yılı, Lüksemburg-Helsinki arasındaki süreci ve yaşadığımız son günü düşündüm. Sonraları tartışma konusu yapılan birkaç noktaya değinmek istiyorum. İlki, hükümet ortağımız MHP ile ilgili: Üç yıllık ortaklığımız boyunca, MHP, Avrupa Birliği konularında engel olmadı. Evet, bazen sadece ihtiyatlı değildi, belki gereksiz düzeyde ihtiyatlıydı ama, hepsi o kadar. Sonuçta her zaman anlaşmaya vardık. Bütün kararları birlikte aldık. Ayrıca, benim önemli gördüğüm ve özel bir desteğe ihtiyaç duyarak Bahçeli'den bunu kişisel olarak rica ettiğim birkaç olayda, o desteği istisnasız alabildim. Bu yaklaşımından ötürü, hükümet ortağımıza her zaman teşekkür ettim. MHP, üç yıllık beraberliğin her kesitinde, dış siyaset açısından sözüne güvenilir ve ciddi bir koalisyon ortağı oldu."Ya 10 Aralık 1999'da hükümet toplantısında İsmail Cem'in "AB'ye karşı çıktığı" yalanı...
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.