Behlül Dana zaman zaman aklından zoru olan kimselere has tavırlar takınır, herkes de bundan dolayı kendisini deli sanırdı.... Ama bunu maksatlı yapardı. Behlül daima Harun Rediş'in yakınında bulunur, çeşitli sebepler hasıl ederek onu uyarırdı. Bir gün Behlül, üstü başı toz toprak içinde uzun bir yolculukan gelmiş olmanın belirtileri ile Harun Reşid'in huzuruna çıktı. Harun Reşid sordu: - Be ne hal Behlül, nereden geliyorsun? - Cehennemden geliyorum ey hükümdar. - Ne işin vardı cehennemde? - Ateş lazım oldu da ateş almaya gittim. - Peki, getirdin mi bari? - Hayır efendim getiremedim. Cehennemin bekçileriyle görüştüm, onlar "Sanıldığı gibi burada ateş bulunmaz, ateşi herkes dünyadan kendisi getirir" dediler.***Şahı Nakşibend (k.s.) Hazretleri, Buhara köylerinden birinde Hüsrev isimli bir zatın evine misafir olmuştu. Akşam sohbet sırasında ev sahibine:- Bak bakalım dışarda kim var? dedi.Ev sahibi dışarı çıktığında, kapının önünde elinde bir tabak armut olan bir şahısla karşılaştı. Köy halkından Yusuf ismindeki bu şahıs, elindeki armutları hediye olarak getirdiğini söylüyordu. Adam içeri alındı ve armut dolu tabak Hazret'in önüne konuldu. Şahı Nakşibend Hazretleri tabağın içindeki armutları karıştırıp birini armutları getiren adama verdi. Arkasından:- Bu armutları bize getirmenin sebebi nedir? diye sordu. Adam:- Köyümüze veli bir zatın geldiğini duydum. Bu armutları aldım ve içinden birini işaretledim. Eğer gerçek bir veliyse, benim armutlardan birisini işaretlediğimi bilir diye düşündüm. O maksatla getirmiştim, dedi. Bahâüddin Nakşibend Hazretleri:- Bak bakalım eline verdiğim armut senin işaretlediğin armut mudur? diye sordu. Adam baktı ki, işaretlediği armut elinde.- Evet, odur diye karşılık verdi.Bunun üzerine Muhammed Bahâüddin Hazretleri:- Allah'ın velilerini imtihan etmeye kalkışmayınız. Bu işaretlediğin armudu eline vermem, keramet göstermek için değildir. Senin, bizim hakkımızda kötü bir düşünceye sahip olmaman içindir, buyurdu.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.