Ateş bacayı sarmadan...

Evvela yaklaşık 10 gün önce peşmerge liderlerinin danışmanlığını yapan ABD'nin Hırvatistan eski Büyükelçisi Peter Galbraith dile getirdi, ardından, üç gün önce de ABD'nin etkin politika yapıcılarından Richard Holbrooke dillendirdi. ABD'nin artık Kuzey Irak'a konuşlanması gerektiği görüşünün son üç haftadır, önemli ve stratejik isimler tarafından bu denli açık bir şekilde ifade edilmesi boşuna değil. 2007 yaklaşıyor, Irak operasyonunun öz gayesine doğru adım adım yaklaşıyoruz. ABD bu öz gayede son perdeyi sahnelemek için son provasını, son tekrarını yapıyor artık. Irak'ta kazan kaynıyor, Şii ve Sünni bölgelerde hakimiyet tam anlamıyla kaybedildi, Irak üçe bölünmüşlüğünü fiilen ilan etti bile. Mezhep çatışmaları ve bölünmüş bölgeler arasındaki güç savaşı, Irak'taki çatışmaların bundan sonraki gerçek tonunu işaret eder nitelikte. ABD saplandığı ve artık Bush tarafından da inkar edilemeyen "ikinci Vietnam bozgunundan" en az hasarla kurtulabilmenin-kaçabilmenin- ve Irak'a- daha yoğunlukla kuzeyine- dair gerçek hesaplarını yapıyor. Nedir bu hesaplar? Önce 10 gün evveline uzanalım ve Peter Galbraith'in söylediklerini hatırlayalım...Iraklı Kürtlerin bağımsızlık için fırsat kolladığını ve Türkiye'nin bunu engelleyemeyeceğini üzerine basa basa vurgulayan Galbraith, bağımsız bir Kürt devletini kabullenmenin Türkiye için en iyi yol alacağını savunarak, 'Bağımsız Kürt devleti engellenemez' diyor. Galbraith, Irak'taki iç savaşı ABD ordusun durduramayacağını ifade ederek şunları söylüyor: "ABD ordusunun bu ortamda Şii'lerin kontrolündeki bölgelerde kalmasının bir anlamı yok. Dost Kuzey Irak'a çekilmekte fayda var. Kuzeye çekilecek Amerikan ordusunun varlığı Kürtler'e, 'Türkiye'ye karşı korunma hissi' verecektir."Peki Holbrooke ne diyor?Washington Post gazetesindeki makalesinde, Bush'a hitaben bir "açık mektup" yayımlayan Holbrooke, Washington'un mevcut Irak politikasının iflas ettiğini, artık sürdürülemeyeceğini ve mevcut koşullarda ABD'nin Irak'a çok daha büyük bir gücü de yerleştiremeyeceğini belirtiyor.Richard Holbrooke, Bush'a hitaben, "Sizden, gerçekçi amaçlar belirlemenizi, birliklerimizi yeniden konuşlandırmanızı ve siyasi bir çözüm arayışı üzerinde yoğunlaşmanızı istiyorum" dedikten sonra şunları ekliyor: "Sayın Başkan, gerçek bir risk niteliği taşıyan Türk-Iraklı Kürt savaşı ihtimalinin azaltılması için Amerikan birliklerini, hala güvenli olan ancak giderek gerginleşen kuzey Irak'a göndermelisiniz. ABD'nin bu mevcudiyetini hem Türkler, hem de Kürtler memnuniyetle karşılar."Her iki açıklamanın ortak vurgusu özetle şu cümleyle izah edilebilir: Türkiye ile Kuzey Irak'taki Kürtler çatışacak. ABD, Kuzey Irak'a konuşlanarak bu çatışmayı önlemelidir!Burada ABD ordusunun Kuzey Irak'a konuşlandırılmasındaki asıl sebep; diğer bölgelere göre daha güvenli sayılan Kuzey Irak'a giderek kayıp sayısını azaltmak falan değil. Her iki ismin de açık bir şekilde ifade ettikleri "Türkiye- Kuzey Iraklı peşmerge çatışması"nı engellemek. Bu noktanın çok iyi anlaşılması gerekiyor, çünkü önümüzdeki günlerde ABD ordusu Kuzey Irak'a kaydırıldığı zaman başta ABD basını olmak üzere diğer ülkelerdeki taşeron medyada "ABD strateji değiştirdi" ve "ABD ordusu kendini güvenceye aldı" türünden haberler okuyabilirsiniz. Fakat asıl sebep bu değil ve kesinlikle olamaz. Çünkü hem ABD, hem de Kuzey Irak'taki peşmerge liderleri 2007 yılında Kerkük'ün statüsünün belirlenmesinin üzerinden büyük bir fırtınanın kopacağının çok iyi farkındalar. Ve buradaki fırtınanın orta ve Güney Irak'takine oranla çok daha kaotik ve "uluslar arası" bir boyut kazanacağını da çok iyi biliyorlar. Ve Irak işgalinin 3 yıl geçtikten sonra ana eksenine oturduğunun da net bir şekilde bilincindeler. Bugün Irak'ın kuzeyinde resmen ilan edilecek devletçiğin, Irak'ın orta ve güneyindeki yeni devletçiklerle kıyas kabul etmeyecek uluslararası yankılara ve iç savaşlara gebe olduğu gerçeğinden kaçmanın hiç kimseye faydası yok.Özellikle Türkiye'nin milletvekilliği ve cumhurbaşkanlığı seçimleri, yani iç siyasi tartışmalara kilitleneceği 2007'nin, bir zamanlar kırmızı çizgi olarak kabul ettiğimiz Kuzey Irak'ta epey ateşli geçeceğini unutmamalıyız. Dışarıdan yapılan yorumlarda Türkiye buradaki kaosun ve olabilecek bir çatışmanın bir tarafı olarak gösterilirken, Türkiye'deki hükümetin olup biteni üzerine almama tavrı daha ne kadar devam edecek.Ateş bacayı tamamen sardığı zaman mı!?