İşte Mustafa Kemal'i 19 MAYIS 1919 DA Samsuna çıkışını hazırlayan nedenlerin başlangıcı Türk ordusundaki açık bir şekilde görülen çöküş ve alınan ağır mağlubiyettir. Çünkü Ağustos 1918 de Nablus'a gelip7.ci ordu Komutanlığında göreve başladığı zaman bu orduyu bir ordu birliği olarak görmez Çünkü 7.ci ordu, Yıldırım Orduları Gurup Komutanı Falkenhayn tarafından silah ve ateş üstünlüğü olan İngilizlerle savaşa, savaşa verdiği kayıplarla erimiş ve savaşamayacak duruma gelmişti. Kısacası 7. Ordu bu haliyle bozguna uğramış durumdaydı Çünkü onun verdiği raporlara göre birlik bitmiş durumdaydı. 19 Eylül günü İngiliz General Allenby saldırıya geçtiği zaman Gurup Komutanı Liman Paşa hazırlattığı bir savunma planı ile savunmaya geçilmesini ister. Fakat Mustafa Kemal Paşa yukarıda da anlattığım gibi Kolordu Komutanlarına da haber vererek geri çekilir. Çünkü düşmana karşı savunma yapacak bir ordu kadrosu yoktur. Fakat Mutsa Kemal buna rağmen VII. ordu ile vuruşa, vuruşa çekilir. 25-26 Ekim 1918 günü Türklerle meskun bölgelerde Halep'in kuzeyinden itibaren İngiliz gavuruna dur demek için savunma yapmaya başlar. Bu çekilme İskenderun'da sona erer. 26 Ekim günü VII. ci Ordu iki Kolordusu ile beraber karşı saldırıya geçerek tarihinden gelen vuruşma yetenekleri ile karşı saldırıya geçerek İngiliz ordusunu mağlup eder. Bu savaş Osmanlı ordusu olarak Osmanlı sancağını açarak yaptığı en son savaş ve kazandığı en son zaferdir. 30-31 Ekim 1918 Mondros görüşmeleri sonucunda Osmanlı devletinin kayıtsız şartsız teslimiyetini belgeleyen Mondros Mütarekesi imzalanır. Ayni gün Adana'ya çağrılan VII. Ordu Komutanı Mustafa Kemal Paşa'ya, Yıldırım Orduları başkumandanı Liman Von Sandres bir törenle devir ve teslimi yapılır. Böylece 1914 den beri Osmanlı Ordusunda, Türk askerini daha çok Alman çıkarları için komuta eden Alman subaylarının görevlerine son verilir. Alman çıkarlarına dayalı Alman dostluğu da son bulur. Mustafa Kemal Paşa, 19 Eylül 1918 gününden, 26 Ekim 1918 gününe kadar Filistin cephesinde ve Suriye Arap milislerinde, İngilizlerle birlikte saldırıları karşısında kuzeye çekilerek Halep'in kuzeyinde Türklerin oturduğu bölgeleri savunurken İstanbul'da da devletin kaderi ile ilgili siyasi değişiklikler olur. Sadrazam Talat Paşa tarafında kurulmuş İttihat Terakki Hükümeti, İstek üzerine 7 Ekim 1918 günü Meclis-i Mebusanda yapılan güven oylamasında yeterli oy alamazlar. Bu olay üzerine 13 Ekim 1918 de Sadrazam Talat Paşa ve hükümet üyeleri istifaların verirler. 14 Ekim 1918 günü Padişah Vahdettin, Başyaveri Ahmet İzzet Paşayı Sadrazam ilan ederek yeni hükümetin kurmakla görevlendirir. Ayni gün Ahmet İzzet Paşa Mustafa Kemal Paşa'ya bir tel çeker: Bu günlerde İstanbul'da bulunmanızdan fayda görüyorum. Size ihtiyacım var diyerek onu İstanbul'a çağırır. Amacı yeni hükümette Mustafa Kemal Paşa'yı Harbiye nazırı olarak görevlendirmekti. Bu amacını gerçekleştirmek için yeni hükümette Harbiye nazırı olarak kimseyi görevlendirmez ve o gelinceye kadar bu nazırlığın görevlerini üstlenmiştir. Gelince bu görevi ona devredecektir. Bu olay, Türk halkının, Meclis-i Mebusan'ın ve hükümetin, ona ne kadar çok güvendiğinin ifadesidir. Ne yazık ki 31 Ekim 1918 günü saat 18.00 de Ahmet İzzet Paşa Mondros Mütarekesi sözleşmesini imzalamak zorunda kalır. 3 Kasım 1918 günü Mustafa Kemal Paşa 25 maddeden oluşan Mondros Mütarekesinin hükümlerini öğrenir. 4 ve 5 Kasım 1918 günlerinde Mütareke hükümlerini okuyarak değerlendirir. Sonunda bu mütareke hükümleri ile Osmanlı Devletinin kayıtsız şartsız düşmana teslim olmaktadır. Evet hanedan ve hükümet bu belgeyi kabul ederek imzalamakla kayıtsı şartsız düşmana teslim olmuş durumdadır. Ama kendisi iki günlük düşünceleri ile Mütareke hükümlerini kabul edemez. Çünkü o karşısına çıkan olayları olduğu gibi kabul edebilen bir karakterde insan değildi. O, olayları kendi düşünce ve isteklerine göre değiştiren ve başaran insandır. Hanedanı ve hükümeti kayıtsız şartsız teslim alan, Türk Ordusunu terhis eden, tüm ülke topraklarını düşman güçlerin denetimi altına alan mütareke hükümlerini olduğu gibi kabul edemez veYıldırım Orduları gurubu askerlerini bir araya toplayarak kurduğu iki Türk Ordusuna güvenerek kararlaştırdığı düşüncesini şu şekilde not eder:"DO?RUDAN DO?RUYA EMRİM ALTINDA BULUNAN İKİ ORDUNUN, ARZU ETTİ?İM TARZDA TAKVİYELİ HALİNDE, BÜTÜN FELAKETLERE RA?MEN, TÜRKÜN SESİNİ İŞİTTİREBİLECE?İ KANAATİNDEYİM. BU YOLDA İŞE BAŞLADIM?" Onun bu notu alması, Mütareke olayını olduğu gibi kabullenmeyip Türk Ulusunun ülkesinde bağımsız yaşayabilmesi için savaş kararını vermesinin ifadesidir. Mütareke hükümlerini kabul edemeyen Mustafa Kemal, behemehâl Anadolu'ya geçerek Türk halkını örgütlemek için karar vererek vatan ve bağımsızlık savaşına karar verir. İşte bu karadır ki onun Samsuna gitmesini hazırlayan en önemli etkendir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Ahmet Oğuz Bahadır / diğer yazıları
- Erzincan ateşkesi ve sonucu / 14.02.2011
- Bolşevik Rusya'nın Ermeni siyaseti / 12.02.2011
- Savaş şurası'nda alınan kararlar - II - / 10.02.2011
- Savaş şurası'nda alınan kararlar / 09.02.2011
- Alman - Gürcü işbirliği ve amaçları / 06.02.2011
- Başkan Wilson'un ince hesapları / 05.02.2011
- Başkan Wilson'un siyasi amaçları / 04.02.2011
- Brest Litovks Konferansı'na İngiltere'nin tepkisi - II / 03.02.2011
- Brest Litovks Konferansı'na İngiltere'nin tepkisi - I / 02.02.2011
- Mustafa Kemal'in Almanya seyahati / 01.02.2011
- Bolşevik Rusya'nın Ermeni siyaseti / 12.02.2011
- Savaş şurası'nda alınan kararlar - II - / 10.02.2011
- Savaş şurası'nda alınan kararlar / 09.02.2011
- Alman - Gürcü işbirliği ve amaçları / 06.02.2011
- Başkan Wilson'un ince hesapları / 05.02.2011
- Başkan Wilson'un siyasi amaçları / 04.02.2011
- Brest Litovks Konferansı'na İngiltere'nin tepkisi - II / 03.02.2011
- Brest Litovks Konferansı'na İngiltere'nin tepkisi - I / 02.02.2011
- Mustafa Kemal'in Almanya seyahati / 01.02.2011