"Atatürk tekke ve zaviyeleri kapattı."
"Hocaları astırdı."
"Keşke Yunan galip gelseydi."
"İngiliz mandası olsaydık en azından dinimizi daha özgür yaşardık."
Bu safsata ve iftiraların aynı merkezden piyasaya sürüldüğü aşikâr bir gerçek.
Birileri inkar etse de bu ülkede Cumhuriyet düşmanlığı konusunda misyoner yetiştiriliyor, bu sapkın fikri destekleyen kurum ve kuruluşlar maddi-manevi desteklenip korunmaya devam ediyor.
Atatürk'ün tekke ve zaviyeleri kapatmasının tek nedeni memleketi ele geçiren sapkın Nakşi ve Nurcu, yani günümüzün FETÖ zihniyetini bitirmekti. Sonuçta Atatürk de Bektaşi tarikatına bağlı bir mü'mindi. Fakat az önce ifade ettiğimiz bu tarikatlar ülkede "İngiliz ve Yunanlılara teslim olma" broşürleri dağıtıp, Kuva-yı Milliye ve Atatürk için idam fetvaları verdiler.
Hocaları asma konusunda cahillerin ağzına alabildikleri tek isim İskilipli Atıf. Bilindiği üzere Atıf, İngiliz Muhipler Cemiyeti üyesiydi, yani ecnebilerle sıkı bir dostluğu vardı. Asılması konusuna gelince, şapkadan asıldığı konusu gülünç bir iftiradır.
İskilipli Atıf, şapka kanununa muhalefetten dolayı idam edilmedi. İskilipli'nin Şapka Risalesi'nden yargılandığı mahkeme Giresun İstiklal Mahkemesi'dir ve bu yargılamanın tarihi 16-18 Aralık 1925'tir. İskilipli, bu yargılama sonunda, Şapka Risalesi'nin, geçmiş bir tarihte yazıldığı ve binaenaleyh buna dayanılarak yeni kanun muvacehesinde suçlama yapılamayacağı gerekçesiyle beraat ettirilmiş ve mahkeme heyetiyle aynı gemide İstanbul'a dönmüştür. Giresun Mahkemesi şapka risalesinden dolayı İskilipli'yi beraat ettirmiştir.
Ancak bu defa başka suçlardan dolayı Ankara İstiklal Mahkemesi'ne sevk edilmiş; burada esas olarak vatana ihanetle suçlanmıştır. Bu mahkemede de şapka konusu gündeme gelmekle beraber İstiklal Mahkemesi zabıtları incelendiğinde kendisine ağırlıklı olarak "Teali İslam Cemiyeti üyesi iken neden Yunanla yapılan savaşa karşı çıkan bildiriler yazıp dağıttığı" sorulmuştur." Kısacası asılma sebebi vatana ihanettir.
"Keşke İngiliz, Yunan galip gelseydi", "30 Ağustos'ta taarruz falan olmadı sadece ufak bir sokak çatışması oldu" gibi safsatalarla milletimizin aklını bulandırmakla vazifeli olup, bilirkişileri cahil olan zümreler esasında büyük bir ihanet şebekesinin içindeler.
Atatürk'ün gerçek manada tanıdığımız, O'nun ilke ve inkılaplarına sahip çıktığımız takdirde önümüzde yine yedi düvel olsa vatanımıza sahip çıkmamıza engel olamayacaktır.
"Hocaları astırdı."
"Keşke Yunan galip gelseydi."
"İngiliz mandası olsaydık en azından dinimizi daha özgür yaşardık."
Bu safsata ve iftiraların aynı merkezden piyasaya sürüldüğü aşikâr bir gerçek.
Birileri inkar etse de bu ülkede Cumhuriyet düşmanlığı konusunda misyoner yetiştiriliyor, bu sapkın fikri destekleyen kurum ve kuruluşlar maddi-manevi desteklenip korunmaya devam ediyor.
Atatürk'ün tekke ve zaviyeleri kapatmasının tek nedeni memleketi ele geçiren sapkın Nakşi ve Nurcu, yani günümüzün FETÖ zihniyetini bitirmekti. Sonuçta Atatürk de Bektaşi tarikatına bağlı bir mü'mindi. Fakat az önce ifade ettiğimiz bu tarikatlar ülkede "İngiliz ve Yunanlılara teslim olma" broşürleri dağıtıp, Kuva-yı Milliye ve Atatürk için idam fetvaları verdiler.
Hocaları asma konusunda cahillerin ağzına alabildikleri tek isim İskilipli Atıf. Bilindiği üzere Atıf, İngiliz Muhipler Cemiyeti üyesiydi, yani ecnebilerle sıkı bir dostluğu vardı. Asılması konusuna gelince, şapkadan asıldığı konusu gülünç bir iftiradır.
İskilipli Atıf, şapka kanununa muhalefetten dolayı idam edilmedi. İskilipli'nin Şapka Risalesi'nden yargılandığı mahkeme Giresun İstiklal Mahkemesi'dir ve bu yargılamanın tarihi 16-18 Aralık 1925'tir. İskilipli, bu yargılama sonunda, Şapka Risalesi'nin, geçmiş bir tarihte yazıldığı ve binaenaleyh buna dayanılarak yeni kanun muvacehesinde suçlama yapılamayacağı gerekçesiyle beraat ettirilmiş ve mahkeme heyetiyle aynı gemide İstanbul'a dönmüştür. Giresun Mahkemesi şapka risalesinden dolayı İskilipli'yi beraat ettirmiştir.
Ancak bu defa başka suçlardan dolayı Ankara İstiklal Mahkemesi'ne sevk edilmiş; burada esas olarak vatana ihanetle suçlanmıştır. Bu mahkemede de şapka konusu gündeme gelmekle beraber İstiklal Mahkemesi zabıtları incelendiğinde kendisine ağırlıklı olarak "Teali İslam Cemiyeti üyesi iken neden Yunanla yapılan savaşa karşı çıkan bildiriler yazıp dağıttığı" sorulmuştur." Kısacası asılma sebebi vatana ihanettir.
"Keşke İngiliz, Yunan galip gelseydi", "30 Ağustos'ta taarruz falan olmadı sadece ufak bir sokak çatışması oldu" gibi safsatalarla milletimizin aklını bulandırmakla vazifeli olup, bilirkişileri cahil olan zümreler esasında büyük bir ihanet şebekesinin içindeler.
Atatürk'ün gerçek manada tanıdığımız, O'nun ilke ve inkılaplarına sahip çıktığımız takdirde önümüzde yine yedi düvel olsa vatanımıza sahip çıkmamıza engel olamayacaktır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Furkan Talay / diğer yazıları
- Atatürk’ün en büyük düşmanını açıklıyorum / 22.12.2020
- Haydar Baş’ın gizli mirası / 18.12.2020
- Hüseyin Baş’a destek değil yaren olacağız / 02.05.2020
- ‘İdeal delikanlı modeli Mustafa Kemal’ / 21.01.2019
- Rockefeller ve Rothschild Ailesi-II / 04.07.2018
- Rockefeller ve Rothschild Ailesi-I / 03.07.2018
- Atatürk camileri yıktı mı? / 29.06.2018
- Atatürk'ün partisi / 27.05.2018
- Atatürk Haydar Baş Milli Ekonomi Modeli / 11.05.2018
- Atatürk'süz Çanakkale kutlaması olmaz / 21.03.2018
- Haydar Baş’ın gizli mirası / 18.12.2020
- Hüseyin Baş’a destek değil yaren olacağız / 02.05.2020
- ‘İdeal delikanlı modeli Mustafa Kemal’ / 21.01.2019
- Rockefeller ve Rothschild Ailesi-II / 04.07.2018
- Rockefeller ve Rothschild Ailesi-I / 03.07.2018
- Atatürk camileri yıktı mı? / 29.06.2018
- Atatürk'ün partisi / 27.05.2018
- Atatürk Haydar Baş Milli Ekonomi Modeli / 11.05.2018
- Atatürk'süz Çanakkale kutlaması olmaz / 21.03.2018