Şu hakikati herkes itiraf ediyor ki, Hz. Muhammed Mustafa'nın (sav), eriştiği kemale hiçbir kimse erişememiştir. Erişmesi de mümkün değildir. Resulullah (sav), insanları en aşağı derekelerden alıp en yüksek noktalara çıkarmıştır. Mesela, cahiliyye dönemindeki Ömer b. Hattab'ı düşünelim: İslam şerbetini Resulullah'ın elinden içer içmez, deha sahibi büyük bir devlet adamı, adalet sembolü olan Hz. Ömer'e döndü. Sağlam karakterli, merhametli, derin görüşlü, isabet ve firaset sahibi olan Hz. Ömer'in (ra) dünyanın gözünü ve kulağını dolduran o büyük insanın, Resulullah'ın terbiyesi, hikmeti olmasaydı adı dahi anılmayacaktı. Abdullah b. Mesud da, deve çobanlığı yapan, Kureyş arasında hiçbir değeri olmayan bir kimse idi. Fakat Nübüvvet eli onu terbiyelendirdikten sonra, İslam hukuku ve hadis sahasında peşinden gelen en büyük imamlara kaynaklık yapmıştır...Liderlik, insanları tanımak, herkese uygun bir iş vermek, istişare edip doğru görüşü ortaya koymakla ortaya çıkar. Liderlik en güzel, bu şekilde belli olur. Allah Resulü bu konuda da insanların en güzel örneğidir. İstişare sağlam görüşe varabilmek için bütün akılların gücünü biraraya toplayan bir yoldur. İstenilen gayeye doğru gidilmesi fert ve toplumun moralinin yükselmesi ve güçlenmesi için her ferd nihai karar sorumluluğunu taşımak ve neticeye inanmakla mükelleftir. Bu gerçekleştiği zaman herkes toplumun problemleriyle yakından ilgilenmiş olur. Bunun için Allü Teala, Müslümanlara istişare emrini veriyor.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.