Geride bıraktığımız hafta içinde, Çarşamba akşamı Arjantin'den dünyaya iletilen görüntüler, en fazla Türkiye'de yankı buldu. Arjantin'de halkın sokaklara dökülerek, yağmalama yapması üzerine Türkiye'de hükümet etmeye çalışan iktidar mensupları, üst üste açıklamalar yapmak zorunda kaldı.
Yaklaşık 9 ay 20 gündür Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanlığı görevini yürüten, bana göre, Türkiye'nin gidişatını etkilemede Başbakandan bile kat be kat etkili olan Kemal Derviş, ilk kez "En önemli sorunun istihdam olduğunu" dile getirdi. TV ekranlarına çıkan Başbakan Bülent Ecevit'in (Bu tür mülakatlar genellikle muvazaalı oluyor. Çünkü meselelere derinliğine nüfuz eden sorular yöneltilmiyor) ise "Arjantin halkının ilettiği mesajı aldıklarını, önceliğin ekonomide olduğunu" vurgulaması ise dikkat çekici bir açıklamaydı. Yine danışıklı olduğu her halinden belli olan (Danışıklı diyorum çünkü Türkiye'nin bir numaralı sorunu olan hortumlamalar ve bankaların içlerinin tahliyeleri ile ilgili sorular bu tür ortamlarda liderlere ısrarla yöneltilmiyor!) bir mülakatta ANAP lideri Mesut Yılmaz, Türkiye'nin krizi atlattığını, ülkemizin Arjantin olmadığını savunuyordu.
Ortada çok sık dile getirilen çarpıcı sorular var: En yaygını da, Türkiye Arjantin olur mu? Bu soruyu alt kümelere ayırarak, çeşitli yönleriyle irdelemek gerekir. Şöyle bir alt soru yöneltilebilir mesela. Türk insanı Arjantinli gibi sokaklara dökülerek, çapulculuk yapar mı? Genel itibariyle hayır. Arjantin halkının yüzde 97'sini İspanyol ve İtalyan asıllılar oluşturuyor. Tarihi gerçekler coğrafi keşiflerde öne çıkan her iki ulusun fertlerinin çapulculuğa ve yağmacılığa yatkın olduğunu ortaya koyuyor. İspanyol kaşiflerin 16. yüzyılda Meksika, Peru ve diğer Orta ve Güney Amerika beldelerindeki medeniyetleri nasıl 'soyup soğana çevirdiklerini' yalınlıkla ifade ediyor. Allah'a şükür, Türk milleti olarak böyle 'utanç verici' bir geçmişimiz yok!
ANALİZİN DEVAMI İÇİN YAZAR BÖLÜMÜNDE RECEP BAHAR'IN LİNKİNE TIKLAYANIZ...
Yaklaşık 9 ay 20 gündür Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanlığı görevini yürüten, bana göre, Türkiye'nin gidişatını etkilemede Başbakandan bile kat be kat etkili olan Kemal Derviş, ilk kez "En önemli sorunun istihdam olduğunu" dile getirdi. TV ekranlarına çıkan Başbakan Bülent Ecevit'in (Bu tür mülakatlar genellikle muvazaalı oluyor. Çünkü meselelere derinliğine nüfuz eden sorular yöneltilmiyor) ise "Arjantin halkının ilettiği mesajı aldıklarını, önceliğin ekonomide olduğunu" vurgulaması ise dikkat çekici bir açıklamaydı. Yine danışıklı olduğu her halinden belli olan (Danışıklı diyorum çünkü Türkiye'nin bir numaralı sorunu olan hortumlamalar ve bankaların içlerinin tahliyeleri ile ilgili sorular bu tür ortamlarda liderlere ısrarla yöneltilmiyor!) bir mülakatta ANAP lideri Mesut Yılmaz, Türkiye'nin krizi atlattığını, ülkemizin Arjantin olmadığını savunuyordu.
Ortada çok sık dile getirilen çarpıcı sorular var: En yaygını da, Türkiye Arjantin olur mu? Bu soruyu alt kümelere ayırarak, çeşitli yönleriyle irdelemek gerekir. Şöyle bir alt soru yöneltilebilir mesela. Türk insanı Arjantinli gibi sokaklara dökülerek, çapulculuk yapar mı? Genel itibariyle hayır. Arjantin halkının yüzde 97'sini İspanyol ve İtalyan asıllılar oluşturuyor. Tarihi gerçekler coğrafi keşiflerde öne çıkan her iki ulusun fertlerinin çapulculuğa ve yağmacılığa yatkın olduğunu ortaya koyuyor. İspanyol kaşiflerin 16. yüzyılda Meksika, Peru ve diğer Orta ve Güney Amerika beldelerindeki medeniyetleri nasıl 'soyup soğana çevirdiklerini' yalınlıkla ifade ediyor. Allah'a şükür, Türk milleti olarak böyle 'utanç verici' bir geçmişimiz yok!
ANALİZİN DEVAMI İÇİN YAZAR BÖLÜMÜNDE RECEP BAHAR'IN LİNKİNE TIKLAYANIZ...
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.