Aslında bu konuda son noktayı sevgili Mehmet Emin Koç, 27 Ocak 2002 Pazar tarihli yazıda koymuştu.
Bundan sonra başka şeyler yazmak tekrar olur.
Ama, şerrin aynısı bin bir tekrarla ortaya konduğu bir dünyada hayrın tekrar tekrar ifadesi bir zarurettir.
Hacdan bahsediyorum.
Kime ve hangi ortamda farz olduğu asırlar önce ve ilk olarak da Hz. Peygamber (as)'ın pratiği ile belirlenen hacdan.
Bu konuda "zurnanın son deliği" kimi teologların iş bu rivayet yeni çıktı türü fetvaları konjektüreldir, değişkendir. Yarın bulundukları konuma göre yeniden şekillenecektir bu zırvaları.
"Oturmuş kişiliğe" hasret bazı tiplerin geçmişlerini inkar ve "yeni fetva düzeni" uğruna geçirdikleri değişimler manidardır.
Aslında dinde, siyasette, fikirde ve fetvada yaşanan değişim, aynı yerin ürünüdür.
"Yeni Dünya Düzen" ve "yeni fetva düzeni".
Aynı tarlanın ürünü.
Okumamış olanlar için, Mehmet Emin beyin yukarıda tarihini verdiğim gazete köşesinde, şu an emekli de olsa, Türkiye'nin en genç müftüsü olarak yaptığı çalışmanın bir kısmını ben de bu köşemde zikretmek isterim.
Hepsini değil birkaç hadisi şerifi alacağım.
Sondan başlayayım:
"Kim kendisini Beytullah'ıl Haram'a ulaştıracak kadar azık ve binek imkanına sahip olduğu halde haccetmemişse, onun Yahudi veya Hıristiyan olarak ölmesi arasında fark yoktur. Zira yüce Allah; "Oraya ulaşmaya yol bulup takat yetirebilene Allah için haccetmesi gerekir" (Al-i İmran 3/97) buyurmuştur" (Tirmizi, Hac, 3; Kütüb-i sitte Muhtasarı, c. 5, Hadis no: 1175)
Başka hiçbir delile ihtiyaç bırakmayacak netlikte olan bu hadis, hac konusunda yapılan konjektürel yorumlara ve o yorumları sunan servis şeflerine en güzel en net cevaptır.
Yıllarca Diyanet'te, değişik görevlerde bulunmuş birinin ben haccetme imkanına kavuşamadım demesi ürettiği fetvası kadar doğruları yansıtıyor.
Çünkü Diyanet her yıl yüzlerce "görevlisi" ile o topraklarda hizmet veriyor.
Bu görevli arkadaşların bir masraf yapıp yapmadıklarını onlara sorun.
Bu ve benzeri hadislerin manalarını okurken mefhum-i muhalifini de düşünmek lazım.
Yani sondan başa okumak.
Şu hadis-i şerif de ezberlenmeli.
"Kim hac veya umre için Mescid-i Aksa'dan, Mescid- Haram'a -kadar uzak bir yerden gelip- ihrama girerse, geçmiş ve gelecek bütün günahları affedilir ve cennet kendisine vacip olur." (Ebu Davut, menasik, 9; 17, Hadis no. 6878/ c.5, Hadis no. 1165)
Bu kadar açık delillere sayın teolog nasıl bir yorum getirecek acaba?
Yoksa şöyle mi deyecek;
Cennet cennet dedikleri birkaç köşkle birkaç huri,
Benim ilmim daha çoktur, nereden çıktı bu Nuri?
Bakın ben bir dekan oldum, neyleyim cenneti narı.
Gördükçe bu insanları ağlarım ben zarı zarı.
* * *
Ben bu dini yeni buldum, bu fetvalar benim malım,
Bu yola fedadır malım, hem eşeğim hem de nalım,
Nereye baksam çift olur, tükenmez benim mavalım,
Vazgeçmem ben bu sevdadan deseler de gel bakalım.
* * *
Hz. Peygamber (as)'ın bir kısım beyanları ve icraatları karşı tarafa tepki şeklinde ortaya çıkmıştır.
"...muhalefet edin" buyurarak bu konudaki tavrını net olarak ortaya koymuştur.
Var mısınız bu fetvalar "muhalefet etmek" uğruna bu yıl malımızı mülkümüz satıp arefe günü Arafat'ta buluşmaya.
Bazı şartlarda "muhalefet" imanın gereğidir de..
Bundan sonra başka şeyler yazmak tekrar olur.
Ama, şerrin aynısı bin bir tekrarla ortaya konduğu bir dünyada hayrın tekrar tekrar ifadesi bir zarurettir.
Hacdan bahsediyorum.
Kime ve hangi ortamda farz olduğu asırlar önce ve ilk olarak da Hz. Peygamber (as)'ın pratiği ile belirlenen hacdan.
Bu konuda "zurnanın son deliği" kimi teologların iş bu rivayet yeni çıktı türü fetvaları konjektüreldir, değişkendir. Yarın bulundukları konuma göre yeniden şekillenecektir bu zırvaları.
"Oturmuş kişiliğe" hasret bazı tiplerin geçmişlerini inkar ve "yeni fetva düzeni" uğruna geçirdikleri değişimler manidardır.
Aslında dinde, siyasette, fikirde ve fetvada yaşanan değişim, aynı yerin ürünüdür.
"Yeni Dünya Düzen" ve "yeni fetva düzeni".
Aynı tarlanın ürünü.
Okumamış olanlar için, Mehmet Emin beyin yukarıda tarihini verdiğim gazete köşesinde, şu an emekli de olsa, Türkiye'nin en genç müftüsü olarak yaptığı çalışmanın bir kısmını ben de bu köşemde zikretmek isterim.
Hepsini değil birkaç hadisi şerifi alacağım.
Sondan başlayayım:
"Kim kendisini Beytullah'ıl Haram'a ulaştıracak kadar azık ve binek imkanına sahip olduğu halde haccetmemişse, onun Yahudi veya Hıristiyan olarak ölmesi arasında fark yoktur. Zira yüce Allah; "Oraya ulaşmaya yol bulup takat yetirebilene Allah için haccetmesi gerekir" (Al-i İmran 3/97) buyurmuştur" (Tirmizi, Hac, 3; Kütüb-i sitte Muhtasarı, c. 5, Hadis no: 1175)
Başka hiçbir delile ihtiyaç bırakmayacak netlikte olan bu hadis, hac konusunda yapılan konjektürel yorumlara ve o yorumları sunan servis şeflerine en güzel en net cevaptır.
Yıllarca Diyanet'te, değişik görevlerde bulunmuş birinin ben haccetme imkanına kavuşamadım demesi ürettiği fetvası kadar doğruları yansıtıyor.
Çünkü Diyanet her yıl yüzlerce "görevlisi" ile o topraklarda hizmet veriyor.
Bu görevli arkadaşların bir masraf yapıp yapmadıklarını onlara sorun.
Bu ve benzeri hadislerin manalarını okurken mefhum-i muhalifini de düşünmek lazım.
Yani sondan başa okumak.
Şu hadis-i şerif de ezberlenmeli.
"Kim hac veya umre için Mescid-i Aksa'dan, Mescid- Haram'a -kadar uzak bir yerden gelip- ihrama girerse, geçmiş ve gelecek bütün günahları affedilir ve cennet kendisine vacip olur." (Ebu Davut, menasik, 9; 17, Hadis no. 6878/ c.5, Hadis no. 1165)
Bu kadar açık delillere sayın teolog nasıl bir yorum getirecek acaba?
Yoksa şöyle mi deyecek;
Cennet cennet dedikleri birkaç köşkle birkaç huri,
Benim ilmim daha çoktur, nereden çıktı bu Nuri?
Bakın ben bir dekan oldum, neyleyim cenneti narı.
Gördükçe bu insanları ağlarım ben zarı zarı.
* * *
Ben bu dini yeni buldum, bu fetvalar benim malım,
Bu yola fedadır malım, hem eşeğim hem de nalım,
Nereye baksam çift olur, tükenmez benim mavalım,
Vazgeçmem ben bu sevdadan deseler de gel bakalım.
* * *
Hz. Peygamber (as)'ın bir kısım beyanları ve icraatları karşı tarafa tepki şeklinde ortaya çıkmıştır.
"...muhalefet edin" buyurarak bu konudaki tavrını net olarak ortaya koymuştur.
Var mısınız bu fetvalar "muhalefet etmek" uğruna bu yıl malımızı mülkümüz satıp arefe günü Arafat'ta buluşmaya.
Bazı şartlarda "muhalefet" imanın gereğidir de..
Müslim Karabacak / diğer yazıları
- Ana-baba hakları-2 / 30.04.2024
- Ana-baba hakları -1 / 25.04.2024
- Müşriklerle hicv / 21.04.2024
- Kıyas önemlidir.... / 14.04.2024
- Kur'anı doğru anlamak / 13.04.2024
- Şimdi sırada "Dinsel Dönüşüm" var / 07.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -5 / 03.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -4 / 27.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -3 / 26.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -2 / 21.03.2024
- Ana-baba hakları -1 / 25.04.2024
- Müşriklerle hicv / 21.04.2024
- Kıyas önemlidir.... / 14.04.2024
- Kur'anı doğru anlamak / 13.04.2024
- Şimdi sırada "Dinsel Dönüşüm" var / 07.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -5 / 03.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -4 / 27.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -3 / 26.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -2 / 21.03.2024