Eski MGK Genel Sekreteri emekli Orgeneral Tuncer Kılınç, Kıbrıs'ta 24 Nisan'da yapılacak referandumda Türk tarafının hangi tutumu alması gerektiği yönündeki görüşünün sorulması üzerine, batının her iki tarafın da evet demesi için çaba sarfettiğini söyledi. Kılınç, İTÜ Yüksek Mühendisleri Birliği Derneği'nde "Büyük Ortadoğu Projesi" konulu konferans verdi.
Toplantı sonrasında gazetecilere açıklamalarda bulunan Kılınç, şunları söyledi: "Benim gönlüm de, aklım da Kuzey Kıbrıs'ta Türk insanının 'hayır' demesinden yanadır. Çünkü, bırakacağınız topraklarda yaşayan insanlar sıkıntılar yaşayacak. Onun ötesinde Türkiye'nin olmazsa olmazlara arasında olan iki kesimlilik bu anlaşmayla sağlanamıyor. Bizim kırmızı çizgilerimiz içinde en önemli husus budur. Kıbrıs'ta Türkler ve Rumlar 400 yıl yan yana yaşamışlar. Yalnızca 5 tane evlilik olmuş. Demek ki bağdaşamıyoruz. Kıbrıs'taki insanlarımız huzur içinde yaşıyor. İki kesimlilik bu. Şahsen bana soracak olursanız; 1974'de Türkiye için sorun bitmiştir. Ulusal davalar (30 yılda çözülemedi, ben bunu çözeyim) diye ele alınamaz. Ulusal çıkarlar tatmin olmadan bir anlaşmaya varılması mümkün değildir, olmamalıdır. Mümkündür ama zarar edersiniz."
BOP bir ütopya
Tuncer Kılınç, Büyük Ortadoğu Projesi'nin de "ütopya" olarak nitelendirerek, "Dayatma ile demokrasi kuramazsınız" dedi.
Ortadoğu'nun ilk şehirleşmenin yaşandığı, 3 büyük dinin çıktığı, dünya enerji kaynaklarının önemli bir bölümünün yer aldığı bir bölge olduğunu vurgulayan Kılınç, başta ABD olmak üzere batı dünyasının bölgeye olan ilgisinin öteden beri devam ettiğini söyledi. Bu ilgiyi, "sömürmek amacına yönelik bir ilgi" olarak niteleyen Kılınç, "Azgelişmiş ülkelerde din bağnazlığı, gelişmiş ülkelerde sömürü bağnazlığı vardır" dedi. Kılınç, projenin arkasındaki nedenleri, şöyle sıraladı:
"Gelecekte büyük güç olacakları düşünülen Çin ve Hindistan bölgeye nüfuz etmeden kontrol etmek. Rusya'nın eski arka bahçesi olan ülkeleri kontrol etmek. Bölgede uyuşturucu üretimi olduğu için kontrol altında tutmak. Terör tehdidini yerinde yok etmek. " Türkiye'nin bölgeye "tramplen" noktasında olduğunu belirten Kılınç, o nedenle projede bir yerlere konmak istendiğini ifade etti. Tuncer Kılınç, şöyle devam etti: "Türkiye, bir devrimi gerçekleştirmiş bir İslam ülkesi. Bir örnek niteliğinde. Bu nedenle bu projenin içinde. İyi de Türkiye bir Atatürkçıkarmış. Siz bu 22 ülkede bir Atatürk nereden bulacaksınız? Türkiye, bir yerlere konmak isteniyor. Türkiye'ye yeni sıfatlar bulunmak isteniyor. 'Ilımlı İslam' gibi acayip laflar ediliyor."
Toplantı sonrasında gazetecilere açıklamalarda bulunan Kılınç, şunları söyledi: "Benim gönlüm de, aklım da Kuzey Kıbrıs'ta Türk insanının 'hayır' demesinden yanadır. Çünkü, bırakacağınız topraklarda yaşayan insanlar sıkıntılar yaşayacak. Onun ötesinde Türkiye'nin olmazsa olmazlara arasında olan iki kesimlilik bu anlaşmayla sağlanamıyor. Bizim kırmızı çizgilerimiz içinde en önemli husus budur. Kıbrıs'ta Türkler ve Rumlar 400 yıl yan yana yaşamışlar. Yalnızca 5 tane evlilik olmuş. Demek ki bağdaşamıyoruz. Kıbrıs'taki insanlarımız huzur içinde yaşıyor. İki kesimlilik bu. Şahsen bana soracak olursanız; 1974'de Türkiye için sorun bitmiştir. Ulusal davalar (30 yılda çözülemedi, ben bunu çözeyim) diye ele alınamaz. Ulusal çıkarlar tatmin olmadan bir anlaşmaya varılması mümkün değildir, olmamalıdır. Mümkündür ama zarar edersiniz."
BOP bir ütopya
Tuncer Kılınç, Büyük Ortadoğu Projesi'nin de "ütopya" olarak nitelendirerek, "Dayatma ile demokrasi kuramazsınız" dedi.
Ortadoğu'nun ilk şehirleşmenin yaşandığı, 3 büyük dinin çıktığı, dünya enerji kaynaklarının önemli bir bölümünün yer aldığı bir bölge olduğunu vurgulayan Kılınç, başta ABD olmak üzere batı dünyasının bölgeye olan ilgisinin öteden beri devam ettiğini söyledi. Bu ilgiyi, "sömürmek amacına yönelik bir ilgi" olarak niteleyen Kılınç, "Azgelişmiş ülkelerde din bağnazlığı, gelişmiş ülkelerde sömürü bağnazlığı vardır" dedi. Kılınç, projenin arkasındaki nedenleri, şöyle sıraladı:
"Gelecekte büyük güç olacakları düşünülen Çin ve Hindistan bölgeye nüfuz etmeden kontrol etmek. Rusya'nın eski arka bahçesi olan ülkeleri kontrol etmek. Bölgede uyuşturucu üretimi olduğu için kontrol altında tutmak. Terör tehdidini yerinde yok etmek. " Türkiye'nin bölgeye "tramplen" noktasında olduğunu belirten Kılınç, o nedenle projede bir yerlere konmak istendiğini ifade etti. Tuncer Kılınç, şöyle devam etti: "Türkiye, bir devrimi gerçekleştirmiş bir İslam ülkesi. Bir örnek niteliğinde. Bu nedenle bu projenin içinde. İyi de Türkiye bir Atatürkçıkarmış. Siz bu 22 ülkede bir Atatürk nereden bulacaksınız? Türkiye, bir yerlere konmak isteniyor. Türkiye'ye yeni sıfatlar bulunmak isteniyor. 'Ilımlı İslam' gibi acayip laflar ediliyor."
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.