Karadeniz'den bir söz var; karı ile koca arasındaki dargınlık, ıslak tülbent kuruyana kadardır, diye... TÜSİAD ile AK arasındaki dargınlık da öyle... Islak tülbent kuruyana kadar.Atışma-kapışma filan hikaye; atışma "aşık atışması" kabilinden.Hemen aracılar devreye girdiler; böyle kapışırsanız, "mütekabiliyet esasına dayalı menfaatlerimiz"e halel gelir, hepimizin Anayasa'yı zaman zaman ihlal ettiğimiz ortaya çıkar, kirli çamaşırları karıştırmanın kim ne faydası var, dediler. Islak tülbent kurudu-kurumadı arayı buldular.Bu köşeden Başbakan R. T. Erdoğan'ın ve TÜSİAD'ın "daha önceki Anayasa ihlalleri ve yargıya baskı kabilinden beyanatları" serdedilince, "yeşil kartel" masaüstü haberler üretmeye başladı.Erdoğan'ın ve AKP kurmaylarının, Ermeni konferansına ilişkin "yargının durdurma kararı"na karşı sert beyanatı, mahkeme kararını eleştirmekmiş, yargıya baskı değilmişmiş... Aynı şekilde 1999 yılında Erdoğan'in cezaevi sürecinde TÜSİAD'ın ilanları ve çıkışları "demokratik paket" çağrısı imişmiş, Erdoğan'ın hapsine ilişkin değilmiş. Yeşil kartel, o zamanki TÜSİAD ilanında Erdoğan'ın fotoğrafının da basılmasını mı bekliyordu yoksa. Ermeni konferansına ilişkin "durdurma kararı" ve buna karşı Erdoğan ve AKP'nin "sert tutum"u, hem stratejik bakımdan hem de Anayasal ihlal ve yargıya baskı bakımından önem arz ettiği için hafızamızı tazelemekte fayda var. İstanbul 4. İdare Mahkemesi, 22 Eylül'de Boğaziçi Üniversitesi'nde yapılması planlanan ve "Ermeni soykırımı tellallığı" arz eden konferans için 21 Eylül'de "yürütmeyi durdurma" kararı verdi. Konferans 2. kez iptal edildi. Hukuk süreci devam ediyordu; nitekim konferans tertipçilerinin "sözkonusu durdurma kararı"nı bir üst mahkemeye götürme hazırlıkları vardı. Bu "Ermeni skandalı" ve hukuk sürecinin yaşandığı sırada, bakınız Erdoğan ve AKP kurmayları, "kim adına ve ne diye olduğu anlaşılamayan bir biçimde" nasıl yargıyı baskı altına aldılar, nasıl Anayasa ihlalinde bulundular?Başbakan Erdoğan, karara yönelik yapılacak itiraz ve sonucu henüz belli olmadan, "Demokratik bir ülkede düşüncenin, fikrin açıklanacağı bir organizasyonda bu şekilde bir kararın alınmasını tasvip etmem mümkün değil... Tasvip etmem mümkün değil. Hele hele daha ileri bir demokrasi, daha özgür bir Türkiye dediğimiz bir dönemde. Toplantıyı engellemenin demokrasiyle bağdaşır bir yanı yoktur... Birileri ideolojik davranarak ön kesme gayretine giriyorsa, bunlara özellikle ülkenin kurumlarının asla alet olmaması gerekir. Bürokrasi Türkiye'nin değişimine direnç gösteriyor... Siz bir düşünceyi beğenmeyebilirsiniz, tasvip etmeyebilirsiniz ama bunun açıklanmasını, önüne gelip de bu şekildeki bir engelleme ile giremezsiniz" şeklinde bastı fırçayı. Bu, yargıya baskı değil mi, Anayasa ihlali değil mi?Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, Erdoğan'a destek Çıktı: "3 Ekim'e doğru giderken içeride ve dışarıda bu işi engellemek için çalışanlar son gayretlerini gösteriyorlar. Kendi kendimize zarar vermekte üstümüze yok. Başbakanımız çok iyi açıklamalarda bulundu. Ben de dediklerine aynen katılıyorum."AKP'nin başmüzakerecisi Ali Babacan "3 Ekim yaklaştıkça, 'Acaba nasıl olur da Türkiye'nin içine gireceği bu bambaşka ortamı engelleyebiliriz' çabaları, maalesef içeride de, dışarıda da söz konusu..." ikazında bulundu.Daha önce konferans için "Bu, Türk milletini arkadan hançerlemektir" yorumunu yapan Adalet Bakanı Cemil Çiçek, kulağına nereden su kaçırıldı ise, daha sonra sözünden çark ederek "Üniversitelerle ilgili verilmiş ilk karar olduğu için şok bir karardır. Türkiye'de yargı kararları da tartışılabilir. Mahkemenin aldığı karara bir üst mahkemede itiraz mümkün. Mahkemenin kararı sadece Boğaziçi ve Sabancı üniversitelerini bağlar. Konferans yapılamaz diye genel bir karar yok. Konferans bu iki üniversite dışında herhangi bir yerde yapılabilir. Başka bir üniversitede veya bir otelde düzenlenebilir" diyerek "yargı kararını delme" yolunu bile gösterdi.Diyalogcu Zaman'ın köşe taşı Etyen Mahcupyan "Türkiye konuşmaktan korkan bir ülke olarak gösterilmek isteniyor" açıklaması yaptı.AB Komisyonu'nun Genişlemeden Sorumlu Üyesi Olli Rehn'in sözcüsü Krisztina Nagy, "Türk toplumunun tarihini özgürce tartışmasına yönelik bu girişimin engellenmesini büyük bir üzüntüyle karşılıyoruz. Yeni bir provokasyon olduğu izlenimi veriyor" açıklaması yaptı.İçten ve dıştan "Türk yargısına baskı" daha hangi türden olacaktı, Anayasayı ihlal için başka ne yapmaları lazımdı AKP kurmayları ve AB elemanlarının?! Savcılar bir de bu ihlalleri değerlendirsinler bakayım, Anayasa'da kaç delik tespit edecekler?AKP hükümeti, Türkiye'yi, Anayasa'yı, millet meselelerini bir tarafa bıraktı; yeşil kartele, iri kartele, TOBB'a ve MÜSİAD'a yanaşık düzende ve güya TÜSİAD'a karşı vaziyette "kendi paçasını kurtarma"ya bakıyor. AKP, kendi derdinde... AKP hükümetinin "artık bitti"ğini anlamak için başka bir hüccete gerek yok.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
A. Faik Nabi / diğer yazıları
- Nuriye nenemin ağzından Atatürk / 10.11.2015
- Nesli ve ekini yok eden asıl fitne bunlar / 04.01.2013
- Buzun üstünde açlık dansı / 07.02.2010
- AKP, ülkeyi parasızlığa mahkum ederse / 05.02.2010
- Almanya AB'yi komaya soktu / 08.09.2009
- Erdoğan'ın "gel-git" vaziyeti patinaj mı, taktik mi? / 29.08.2009
- Sadece "fındık"tan değil, bu gidişle her şeyimizden olacağız! / 31.07.2009
- TRT'de bazı işgüzarlar var! / 30.06.2009
- Vakit'in çelebisinin sponsoru kim'! / 18.06.2009
- Bir lokmanın gücü / 29.04.2009
- Nesli ve ekini yok eden asıl fitne bunlar / 04.01.2013
- Buzun üstünde açlık dansı / 07.02.2010
- AKP, ülkeyi parasızlığa mahkum ederse / 05.02.2010
- Almanya AB'yi komaya soktu / 08.09.2009
- Erdoğan'ın "gel-git" vaziyeti patinaj mı, taktik mi? / 29.08.2009
- Sadece "fındık"tan değil, bu gidişle her şeyimizden olacağız! / 31.07.2009
- TRT'de bazı işgüzarlar var! / 30.06.2009
- Vakit'in çelebisinin sponsoru kim'! / 18.06.2009
- Bir lokmanın gücü / 29.04.2009