Buyurun sizlere Kainatin Efendisi'nin dilinden günümüzü remzeden mucizevi beyanlar. O gün o mübarek ağızdan telaffuz edilen gerçekler bugün ne bir eksik ne de bir fazlasıyla ayan-beyan ortada...
Yüceler yücesi Resul'ün bugünün fotoğrafını okuyan ahir zaman hadis-i şerifleri... Beraberce okuyup, imanımızı tazeleyerek ürperelim...
-Ahir zamanda toplumun en şerlileri yıldız diye takdim edilecek.
-İlim azalacak, cehalet, anarşi ve cinayetler artacak, adam öldürmek hafif bir suç sayılacak.
-Hilesiz iş yapılamıyacak, tâcirler ve yazarlar artacak, kalem bollaşacak.
-Bir Müslüman, koyundan daha aciz olacak, hor ve hakir görülecek.
-Zenginlere itibar edilecek, cimrilik artacak, zekat ağır bir borç olarak kabul edilecek.
-Erkekler kendilerini kadınlara, kadınlar da erkeklere benzetecekler...
-Faize alışveriş, rüşevete hediye denilecek, tefecilik artacak, helal-haram unutluacak, para gelsin de nereden gelirse gelsin denilecek.
-Kazanç, belirli kişiler arasında dolaşacak, dar gelirliler açlık ve sıkıntıya düşecek.
-Birçok kişi, az bir dünyalık karşılığında dinini feda edecek.
-Sonradan gelen nesiller, önceden gelenlere söğüp sayacaklar.
-Kişi elbisesini sakındığı kadar dinini sakınmayacak ve fakirler de namaz kılmayacak.
-Zaman kısalacak. Bir sene bir ay gibi, bir ay bir hafta gibi, bir hafta bir gün gibi geçecek; bir günün geçmesi ise, bir yaprağın yanması kadar çabuklaşacak, hiç bir şeyde bereket kalmayacak.
-Hainlere emin, emin olanlara hain denilecek ve "şurada emin bir insan vardır" denilecek kadar emin insan sayısı azalacak.
-Her hafta şarkıcı ve çalgıcı kadınlar zuhur edecek.
-Söz kadınlarda olacak, zina yaygınlaşacak.
-İmanı kalpte tutmak, kor ateşi elde tutmak kadar zor olacak; kişi gece mümin yatacak, sabah kafir olarak kalkacak veya bunun tersi olacak.
-Büyük ve gösterişli binalar yapılacak ve bunlardan dolayı sokaklar daralacak.
-Herkes "kazanmadığından ve geçinemediğinden" şikayetçi olacak.
-Hayırlar ve yağmurlar azalacak, depremler ve taşkınlar artacak.
-Âlicenaplık, izzet-i ikram ve cömertlik duyguları kaybolacak ve haklar para karşılığında satılır hale gelecek.
-Sabah giyilen elbise başka, akşam giyilen elbise başka olacak. Önünüze yemeklerden birisi gelip diğeri gidecek ve Kâbe'nin örtüldüğü gibi, evlerinizin duvarları halılarla süslenecek.
Yukarıda sıraladığımız şekliyle daha birçok Nebevi beyana hadis-i şerif kitaplarından ulaşabiliriz.
Evet fitnelerin okyanusların dibindeki zifiri karanlıklar gibi çöktüğü bu demlerde neye kıymet vermeli. Yine imdadımıza Kainatın Efenidisi'nin mübarek hadisleri yetişiyor: "Ahir zamanda üç şey kıymetlenecek; helal para, kendisiyle amel edilen sünnet ve candan bir dost."
Bir başka hadis-i şerif ise şöyle: Zifiri gece karanlığı gibi fitne parçaları zuhur edecek... Salih amellere yapışınız!..
Anlaşılan odur ki sahil-i selamete çıkmamız için tutunacağımız kulplar; helal lokma, salih amel ve candan bir dost...
Özellikle dosta dikkat... Cantan, içten, pazarlıksız, önce yüce Allah'a dost olmuş, ötelerle temasa geçmiş, birlik hanına varmış, "İyi bilin ki Allah dostlarına korku yoktur, onlar mahzun olmayacaklardır" ayetine mazhar olmuş bir dost... O dostlar bulundukları çağda Hz. Peygamberin ahlakını, edebini, ihlasını, takvasını, ibadetini hülasa bütün zahiri ve batıni güzelliklerini akseden aynalardır. İnsanları Allah'a günahsız, tertemiz vasıl etmeye çalışan kutlu, sevilmiş ve de seçilmiş erlerdir. Onları anlatmaya bu dil ve kalem acizdir, nalandır, suskundur. "Onlar ki dudakları ölümsüzlük tadında/İmzaları, mavera yurdu haritasında..."
Onlar kainatın şekeri, tadı ve lezzetidir. Felekler onların etrafında döner durur. "Onun gören gözü, işiten kulağı olurum" der Allah. Onun hatırı için lutfeder, onun kızmasıyla gazaplanır. O, onun dostudur, onun gözüdür, kulağıdır, elidir, ayağıdır. O, onunla bakar, onunla işitir, onunla tutar, onunla yürür. Biz, ona ne kadar muhtacız. Susuzluğumuzu onda giderebiliriz ancak. Bize sevgilimizden haber verecek olan odur. Ondan hatıralar anlatacak, kokular, nurlar, ışıklar, renkler, şekiller sunacak olan odur. Elimizden tutup bizi Hakk'a götürecek olan odur. Düştüğümüzde kaldıracak, yanıldığımızda doğrultacak, uyuduğumuzda ayıltacak, bize ışık olacak, rehber olacak, kılavuz olacak, vekil olacak, baba olacak odur. Kim onun kadar koruyucu olabilir? Kim onun kadar ince, onun kadar şefkatli, onun kadar güzel, onun kadar tatlı olabilir. Sen başını yastığa koyup uyuduğunda o uyanıktır. Sen neşenle gün geçirirken o hüzünlere, gamlara, kederlere boğulur. Sen işinde kârında yol alırken o acılar ve sıkıntılar içinde kıvranmaktadır. Allah emanetinin ağırlığından haberin var mı? Dağların çekemeyeceği yükü sırtında taşır durur o. Peygamberin sancağını yücelerde tutmaktan dizinde derman, elinde takat kalmamıştır. Sen gafletinle günahlara batarken o her gece affın için yerlere yüz sürer durur, bilir misin?
Adem BİRİNCİ
Yüceler yücesi Resul'ün bugünün fotoğrafını okuyan ahir zaman hadis-i şerifleri... Beraberce okuyup, imanımızı tazeleyerek ürperelim...
-Ahir zamanda toplumun en şerlileri yıldız diye takdim edilecek.
-İlim azalacak, cehalet, anarşi ve cinayetler artacak, adam öldürmek hafif bir suç sayılacak.
-Hilesiz iş yapılamıyacak, tâcirler ve yazarlar artacak, kalem bollaşacak.
-Bir Müslüman, koyundan daha aciz olacak, hor ve hakir görülecek.
-Zenginlere itibar edilecek, cimrilik artacak, zekat ağır bir borç olarak kabul edilecek.
-Erkekler kendilerini kadınlara, kadınlar da erkeklere benzetecekler...
-Faize alışveriş, rüşevete hediye denilecek, tefecilik artacak, helal-haram unutluacak, para gelsin de nereden gelirse gelsin denilecek.
-Kazanç, belirli kişiler arasında dolaşacak, dar gelirliler açlık ve sıkıntıya düşecek.
-Birçok kişi, az bir dünyalık karşılığında dinini feda edecek.
-Sonradan gelen nesiller, önceden gelenlere söğüp sayacaklar.
-Kişi elbisesini sakındığı kadar dinini sakınmayacak ve fakirler de namaz kılmayacak.
-Zaman kısalacak. Bir sene bir ay gibi, bir ay bir hafta gibi, bir hafta bir gün gibi geçecek; bir günün geçmesi ise, bir yaprağın yanması kadar çabuklaşacak, hiç bir şeyde bereket kalmayacak.
-Hainlere emin, emin olanlara hain denilecek ve "şurada emin bir insan vardır" denilecek kadar emin insan sayısı azalacak.
-Her hafta şarkıcı ve çalgıcı kadınlar zuhur edecek.
-Söz kadınlarda olacak, zina yaygınlaşacak.
-İmanı kalpte tutmak, kor ateşi elde tutmak kadar zor olacak; kişi gece mümin yatacak, sabah kafir olarak kalkacak veya bunun tersi olacak.
-Büyük ve gösterişli binalar yapılacak ve bunlardan dolayı sokaklar daralacak.
-Herkes "kazanmadığından ve geçinemediğinden" şikayetçi olacak.
-Hayırlar ve yağmurlar azalacak, depremler ve taşkınlar artacak.
-Âlicenaplık, izzet-i ikram ve cömertlik duyguları kaybolacak ve haklar para karşılığında satılır hale gelecek.
-Sabah giyilen elbise başka, akşam giyilen elbise başka olacak. Önünüze yemeklerden birisi gelip diğeri gidecek ve Kâbe'nin örtüldüğü gibi, evlerinizin duvarları halılarla süslenecek.
Yukarıda sıraladığımız şekliyle daha birçok Nebevi beyana hadis-i şerif kitaplarından ulaşabiliriz.
Evet fitnelerin okyanusların dibindeki zifiri karanlıklar gibi çöktüğü bu demlerde neye kıymet vermeli. Yine imdadımıza Kainatın Efenidisi'nin mübarek hadisleri yetişiyor: "Ahir zamanda üç şey kıymetlenecek; helal para, kendisiyle amel edilen sünnet ve candan bir dost."
Bir başka hadis-i şerif ise şöyle: Zifiri gece karanlığı gibi fitne parçaları zuhur edecek... Salih amellere yapışınız!..
Anlaşılan odur ki sahil-i selamete çıkmamız için tutunacağımız kulplar; helal lokma, salih amel ve candan bir dost...
Özellikle dosta dikkat... Cantan, içten, pazarlıksız, önce yüce Allah'a dost olmuş, ötelerle temasa geçmiş, birlik hanına varmış, "İyi bilin ki Allah dostlarına korku yoktur, onlar mahzun olmayacaklardır" ayetine mazhar olmuş bir dost... O dostlar bulundukları çağda Hz. Peygamberin ahlakını, edebini, ihlasını, takvasını, ibadetini hülasa bütün zahiri ve batıni güzelliklerini akseden aynalardır. İnsanları Allah'a günahsız, tertemiz vasıl etmeye çalışan kutlu, sevilmiş ve de seçilmiş erlerdir. Onları anlatmaya bu dil ve kalem acizdir, nalandır, suskundur. "Onlar ki dudakları ölümsüzlük tadında/İmzaları, mavera yurdu haritasında..."
Onlar kainatın şekeri, tadı ve lezzetidir. Felekler onların etrafında döner durur. "Onun gören gözü, işiten kulağı olurum" der Allah. Onun hatırı için lutfeder, onun kızmasıyla gazaplanır. O, onun dostudur, onun gözüdür, kulağıdır, elidir, ayağıdır. O, onunla bakar, onunla işitir, onunla tutar, onunla yürür. Biz, ona ne kadar muhtacız. Susuzluğumuzu onda giderebiliriz ancak. Bize sevgilimizden haber verecek olan odur. Ondan hatıralar anlatacak, kokular, nurlar, ışıklar, renkler, şekiller sunacak olan odur. Elimizden tutup bizi Hakk'a götürecek olan odur. Düştüğümüzde kaldıracak, yanıldığımızda doğrultacak, uyuduğumuzda ayıltacak, bize ışık olacak, rehber olacak, kılavuz olacak, vekil olacak, baba olacak odur. Kim onun kadar koruyucu olabilir? Kim onun kadar ince, onun kadar şefkatli, onun kadar güzel, onun kadar tatlı olabilir. Sen başını yastığa koyup uyuduğunda o uyanıktır. Sen neşenle gün geçirirken o hüzünlere, gamlara, kederlere boğulur. Sen işinde kârında yol alırken o acılar ve sıkıntılar içinde kıvranmaktadır. Allah emanetinin ağırlığından haberin var mı? Dağların çekemeyeceği yükü sırtında taşır durur o. Peygamberin sancağını yücelerde tutmaktan dizinde derman, elinde takat kalmamıştır. Sen gafletinle günahlara batarken o her gece affın için yerlere yüz sürer durur, bilir misin?
Adem BİRİNCİ
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.