Hz. Musa ile Cenab-ı Hak arasında enteresan bir mülakat vardır. Allah, "Ya Musa! Benim için hangi ibadeti yaptın?" buyuruyor. Hz. Musa "Ya Rabbi! Ben senin için namaz kıldım" diyor. "O, senin iman ehli olduğuna dair delildir. Sen bunu yapmakla imanını ispatlamış oldun." "Ya Rabbi! Senin için oruç tuttum." "Sen oruçla nefsini temizledin." "Ya Rabbi! Zekat verdim." "Malını temizledin." Sonunda şöyle buyuruyor: "Benim için bir kulumu sevdin mi? Beni seven bir kulumu sevdin mi?" Hz. Musa, "O zaman anladım ki, Allah için en güzel ibadet Allah'ı seven kulunu sevmektir" diyor. Buradaki nükte Allah'ı seven insanı sevmek zaten işin aslı ve özü oluyor. Direkt olarak sizin mücerret bir şeyi sevmeniz zor belki de imkansızdır. Müşahhas varlıklar sizi o sevgiye taşır. Hâşâ, Cenab-ı Hakk'a bir zaman, mekan tahsis edemeyeceğinize göre o zaman siz O'nu sevmeye çalışan veya O'nun sevdiğini kabul ettiğinizden yola çıkarak kalbinizdeki duyguyu onun şahsında O'na yönlendirmiş oluyorsunuz.İşte böyle bir yolculuktan sonra, Allah'ı sevenleri sevdikten sonra direkt olarak Cenab-ı Vacibu'l Vücud Hazretlerini sevmiş oluyorsunuz. Kişi sevdiği ile beraber olursa onun hayatını yaşar. Onun dışındakileri sevip de beraber olursanız o kulvarda yaşarsınız. Meyhane kulvarında yaşayan insanın herhalde muhabbet kervanında haşrolması beklenemez. Onun için halk arasında enteresan bir tabir vardır. Ruz-u mahşerde, davulcu davulcuyla, zurnacı zurnacıyla haşrolacaktır. Herkes kendi meşrebinde olan insanlarla haşrolur. Yani, yarın huzur-u mahşerde, kiminle beraber meşrebinizi birleştirmiş, hayatınızın lezzetini paylaşmış iseniz, elbette onunla olacaksınız. Başkası ile olmanız elbette mümkün olamaz. Onun için burada dikkatli olmak lazımdır. Dost, arkadaş seçerken kimleri seçeceğimizin hesabını çok iyi yapmamız lazımdır. Ebediyetimizi kurtaracak, bize faydası olacak, hayatımızda bizi Allah'a yönlendirecek dostları, arkadaşları bulmamız, öyle bir çevre içerisinde olmamız gerekir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.