Erzurum'da bir haftadır, bir gürültü, bir gümbürtü, bir telaş sürüyor ki sormayın gitsin. Hafta sonu sayın Başbakan'ın İl Kongresine katılmak ve bazı açılışlar yapmak için şehrimize geleceğini öğreniyoruz.Caddede, sokakta bu hengame devam ederken sokaktaki vatandaşın tepkisi artık fısıltı halinde değil yüksek perdeden yankılanıyor. AKP'li arkadaşlar dört yıldır bir türlü duymadıkları ve Başbakan'a duyurmadıkları milletin sesine bir nebze tercüman olabilirsek ne mutlu bize.Kulakları sağır edercesine müzik eşliğinde yanımızdan geçen anons arabasının ardından bir amca aynen şöyle diyordu:"Ula, hele bilen var mı söylesin; ağam ne haldır/paşam ne haldır? Dört senedir Başvekillik koltuğunda işsizleri mi azaltmış yoksa işsizliği mi bitirmiş? Devletimizin itibarını mı yükseltmiş? Terörü bitirmiş de teröristin belini mi kırmış? Şehir merkezlerinde karakollar taranıyor, bir günde üç şehit haberi aldık. Başkentimizde de terörist başının resimleri ile toplantılar yapılıyor. Oğlum söyleyin hele: ağam ne haldır/paşam ne haldır? Bu gümbürtü, bu gürültü neyin nesi? Başbakan gelecekmiş, buyursun gelsin de, bizleri dinleyecek mi, dertlerimize derman bulacak mı? Ben Başbakan'ın partisinden vekil falan olmadığım için partiden atarlar diye de bir korkum yoktur. Eğer yanına kadar yaklaşabilirsem bütün bunları bir bir anlatacağım. Diyeceğim ki; sayın Başbakan'ım, biz Erzurumlular olarak size yedi vekil verdik. Daha fazlasını da istesen yine de verirdik. Biz, kurtuluş savaşının ilk kıvılcımını çakan şehiriz. Ülkeyi daha iyi şartlara taşıyasınız diye size destek verdik. Şimdi dört yılın sonuna yaklaşırken, yetmiş iki buçuk millete milyonlarca metre kare vatan toprağı satmışsınız, doğru mu? Biz, kurtuluş savaşının ilk kıvılcımını çakan şehiriz. Ülkeyi daha iyi şartlara taşıyasınız diye size destek verdik. Şimdi dört yılın sonuna yaklaşırken, yetmiş iki buçuk millete milyonlarca metre kare vatan toprağı satmışsınız, doğru mu? Yine ülke çapında açılmasına zemin hazırladığınız kilise sayısı kırk binlerle ifade ediliyor, yalan mı?Yarın ağzıma geleni aktaracağım, vekil değilim ki partiden atılmaktan korkayım."Amca söylenerek cebinden bir gazete parçası çıkarıyor, bakın diyor bugün kü (1 Temmuz Cumartesi) Hürriyetten kestim, Yalçın Doğan'ın yazısı. Bunu da yarın Başbakan'a vereceğim. Fotokopisini aldığımız yazı şöyle:"Avrupa'nın en pahalı benzini, en pahalı telefon ücreti, en pahalı tüpgazı, en yaygın dolaylı vergileri, en yüksek borçları.Bu en'leri daha da genişletmek mümkün. Bu en'lerin hepsi Türkiye'de.Son üç hafta içinde en çok ekonomi konuşuluyor. Doların yükselişiyle birlikte, piyasalar sarsılıyor. Faizler yükseliyor, enflasyon beklentileri değişiyor.Buna rağmen, Tayyip Erdoğan, alışkanlık gereği, yine de, pembe tablolar çizmekten geri kalmıyor.O pembe tablolar çizerken, aklıma bir fotoğraf geliyor. ATO Başkanı Sinan Aygün, AKP iktidar olduğunda, Tayyip Erdoğan'a bir tablo armağan ediyor. İkisinin birlikte, bu tabloyu tutarken çekilmiş fotoğrafı var.Birlikte tuttukları tablo, AKP'nin devraldığı ekonomik miras. 2002'ye ait bazı ekonomik göstergeler.Sinan Aygün buna, ekonomik teslim tutanağı adını veriyor. Erdoğan, büyük bir mutlulukla bu tutanağı demirbaş listesine kaydediyor.Umuyor ki, günün birinde, "işte benim devraldığım ekonomi, işte bugün geldiğimiz nokta" diyerek, şanına şan katsın.Ne var ki, evdeki hesap çarşıya uymuyor.Tayyip Erdoğan o teslim tutanağını gün yüzüne çıkartamıyor. Çünkü, 2002 Kasım ile Mayıs 2006 göstergeleri yan yana geldiğinde, durum parlak değil. Şimdi bazı örnekler.Benzin 2002 Kasım'ında bir dolar. Bugün iki dolar.Tüpgaz o gün 12 dolar, bugün 24 dolar. Ekmek o gün 200 bin lira, bugün 300 bin lira.İşsiz sayısı o gün 2 milyon 217 bin kişi, bugün 2 milyon 487 bin kişi.Kapanan şirket sayısı o gün 18 bin 661, bugün 28 bin 824. Karşılıksız çek sayısı o gün 748 bin 493, bugün bir milyon 102 bin 535. Protestolu senet tutarı o gün 816 milyon YTL, bugün 2 milyar 803 milyon YTL. Dış borç o gün 120 milyar dolar, bugün 170.1 milyar dolar. İç borç o gün 87 milyar dolar, bugün 182.4 milyar dolar.Dış ticaret açığı o gün 15.5 milyar dolar, bugün 42.9 milyar dolar.Yükselen rakamlar karşılığında, inen ya da pek değişmeyen rakamlar da var. Örneğin, pamukta çiftçinin eline o gün 823 lira geçerken, bugün 740 lira geçiyor. Buğday 300'den 340 liraya, ayçiçeği 470 liradan 475 liraya ancak yükseliyor. Tarımdaki bu rakamlar, AKP'nin çiftçiye indirdiği darbenin aynası.Bunlar günümüzün tespit tutanağı. Nurlu ufuklar tespit tutanağı.Ayrı bir karşılaştırma daha gerek. Fiyatlarla o gün ve bugünkü ücretlerin karşılaştırması. O karşılaştırma, emeğiyle geçinenlerin refahındaki düşüşün aynası.Tayyip Erdoğan'ın yerinde olsam, ekonomiyi uzun süre ağzıma almam.DIŞİŞLERİ Bakanı Abdullah Gül Tahran'ı ziyaret ediyor.Ele alınan en önemli konu, İran'ın nükleer enerji planı nedeniyle, Batı ile arasının açılması. Bölge ve dünya barışı için büyük tehlike potansiyeli. Sorunun Tahran'da ele alınması normal.Dönüşünde Gül açıklıyor: "Nükleer enerji gerginliğini gidermek için, Batı ile İran arasında uzlaşmayı kolaylaştırıcı rolümüz var."Bu sözlerin mürekkebi kurumadan ABD Dışişleri sözcüsü Washington'dan patlatıyor:"Batı ile İran arasında tek bir diplomatik diyalog vardır, o da AB Yüksek Komiseri Solana ile İranlı Bakan Larijani arasındadır."Amerikalı fena oturtuyor.Gül kendi kendine gelin güvey oluyor. Kendi kendine arabuluculuk rolü biçmenin faturasını pahalı ödüyor. "Evet, Erzurumlu, Başbakan'ı bekliyor ama daha çok geride kalan dört yılın hesabını sormak için.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- İktidara düşen… / 22.04.2025
- Yaşadıklarımızın resmidir / 21.04.2025
- Vefatının beşinci yıl dönümünde Haydar Baş tüm yurtta anılıyor / 15.04.2025
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Yaşadıklarımızın resmidir / 21.04.2025
- Vefatının beşinci yıl dönümünde Haydar Baş tüm yurtta anılıyor / 15.04.2025
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025