Bugün insanların siyasilerden ortak beklentisi, 'adil bir yönetim, sorumlulukların bilincinde yönetici, yani liyakat ve ehliyet, açıklık, şeffaflık, gerektiğinde her türlü hesabı vermeye açık olmaları ve güvendir. Siyasetçilere baktığımızda da bu cümleleri çokça kullandıklarını görürsünüz.
Ama geldiğimiz nokta da hem milletin, hem de idarecilerin ortak payda olarak açıkladıkları, 'güven, adalet, şeffaflık, hesap verilebilirlik, liyakat, ehliyet gibi başlıklarda ağır yaralı.
Haliyle bireyler huzursuz, toplum huzursuz, siyaset huzursuz. Bu kadar huzursuzluk hayra alamet değil.
İktidarda bu huzursuzluğu bizzat yaşayarak görmesine rağmen durumu kurtarma, hedef saptırma veya karşı suçlamalarla vaziyeti idare ediyor. Ama nereye kadar?
Örneğin 'açlık' başlığı açıldı. Sayın Erdoğan, bu ülkede açlık olmadığını, varsa buyurun siz doyurun, diyerek rest çekti.
Vatandaşlar sosyal medyadan tek soru sordular; AKP'de tek maaşlı kaç kişi var?
Ben soruyu geliştireyim; AKP vekilleri, Hükümet bakanları, Saray'daki danışmanlar, AKP teşkilatlarında üst düzeyde görev alanlar, AKP'den geçmiş dönemde aday ve aday adayı olanlar, belediye başkanları ve belediye başkanlığı yapmış olanlar hakkında bir araştırma komisyonu kurulsa tek maaşı olan kaç AKP'li çıkar?
Bugün başta bankalar ve üniversiteler olmak üzere devlet kurumlarının, işletmelerinin tamamına yakını AKP'li isimlerden oluşan yönetim kurullarına sahip.
Başta İBB olmak üzere bir çok büyükşehirde yaşananlar, ortaya çıkanlar malum. Daha birkaç gün önce Pendik Belediyesi, başkanın 7 danışmanına yılda 1 milyon TL'nin üzerinde maaş ödediği iddiası çıktı.
Birinci sınıf AKP'li isimlerin yine birinci sınıf akraba ve dostlarının da hangi kurumlarda, nasıl görevlendirildikleri, jet terfilerini vs. izliyoruz.
İkinci kademeye baktığımızda da durum aynı. Tayinler, terfiler, sosyal faaliyetlerden faydalanmalar çok güzel dizayn edilmiş.
Üç ve dördüncü kademe ise bizzat merkezi hükümetin, hükümete yakın şirketlerin en önemlisi de belediyelerin sosyal yardımlarıyla ayakta duruyordu.
Açlık filan yoktan, kasıt bu ise doğrudur. Ama üç ve dördüncü kademe gerek ekonominin batması ve gerekse belediyelerin elden çıkması yüzünden artık açlık ile karşı karşıya.
İktidar için asıl tehdit ve tehlike de budur. Sokak röportajlarında şu kadar yıl, şu kadar seçim AKP'ye oy verdim. Ellerim kırılsaydı, bir daha vermem, diyenlerin sayısı giderek artıyor.
'94 ruhu' deniliyor ya! İşte o yıllarda çocuklarına, Recep Tayyip ismini verenler şimdi nüfus müdürlüklerine isim değişikliği başvurusunda bulunuyor.
Bu örnekler basit gibi gelebilir ama bu vatandaşın, kendini unutan siyasetçilere cevabıdır.
Eğer bugün bizzat iktidarın, 'organize terör örgütü lideri, mafya babası' dediği kişinin videoları toplumda kabul görüyorsa, mesaj yayınlamadığında merak uyandırıyorsa siyasetçilerin, 'biz ne yaptık veya yapmadık ki, insanımız başka odaklardan çıkış-çözüm arıyor, bu tip kişileri kale alıyor?
Bu soruyu sorar veya sormazlar ama şu bir gerçek ki, iktidar her gün kendisi ile çelişiyor.
Çok taze bir örnek daha vereyim. 8 siyasetçinin 10 farklı cevabının ardından, 'Merkez Bankası'nın parası nereye gitti diye sorulur mu' diyen Sayın Erdoğan, Brüksel'e gitmeden önce yaptığı açıklamalarda da, 'Merkez Bankamızın döviz rezervi konusunda geldiğimiz seviye 100 milyar dolar seviyesine ulaşmış durumdayız" dedi.
Sayın Erdoğan'a bu bilgileri kim verdi, bilmiyorum ama bizzat merkez bankasının resmi sitesinde böyle bir varlığın olmadığı ispatlandı.
Ekonomi uzmanları (https://tcmb-reserves.github.io/) sitesindeki verilere göre 28 Mayıs 2021 itibarıyla TCMB'nin brüt rezervleri 93,7 milyar dolar.
Net rezervleri 13,6 milyar dolar. Swap hariç net rezervleri eksi 56 milyar dolar.
Sayın Erdoğan 100 diyor. Resmi site eksi 56 diyor. Kime inanacağım? Tabiki resmi olana.
Şimdi siz söyleyin! Bu gidişat nereye?
- ‘Erdoğan Amca adım Danya Ebu Muhsin’ / 20.04.2025
- 2 bin değil 2 bin 600 yıldır yapılanamayanı yaptılar? / 19.04.2025
- Gazze’den tehciri, ‘hicret’ olarak kabul ettirmeye çalışıyorlar / 18.04.2025
- Sahada yaşananlar Erdoğan’ı teyit etmiyor / 17.04.2025
- Erdoğan’ın ‘fakir fukara garip gureba’ çıkışı / 16.04.2025
- O zaman nedir bu Milli Ekonomi Modeli? / 15.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -2- / 14.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -1- / 13.04.2025
- İktidarın kutsal (!) haç ve Konstantinapol sessizliği / 11.04.2025