Türkiye, geçmişte olduğu gibi bugün de kritik bir süreçten geçiyor. Toplumda her geçen gün artan bir korku atmosferi hissediliyor. İnsanlar, kendilerini ifade ederken bile "Acaba bir sorun yaşar mıyım?" endişesi taşımaya başladı. Bu durum, günlük yaşamda mizahi bir şekilde dile getirilse de toplumda derin bir kaygı yaratıyor. İnsanlar, "Acaba beni ne zaman çağıracaklar?" esprisi yapar hale geldiler. Ancak bu durum, toplumda yargılanmadan cezalandırılma algısının yaygınlaşmasına yol açıyor ve ciddi bir güven kaybına neden oluyor.
Son dönemde bazı kişiler, hakkında kesinleşmiş bir hüküm olmadan uzun süre gözaltında tutuluyor ya da adli kontrol tedbirlerine maruz kalıyor. Bu durum, hukukun işlerliğine olan güveni zedeliyor ve bireylerin haklarını savunma konusunda kaygılarını artırıyor. Bu süreçte yargının tarafsızlığı ve bağımsızlığı büyük bir önem taşıyor.
Hâkimler ve Savcılar Kurulu üzerindeki tartışmalar
Adaletin bağımsızlığı konusu, Türkiye'de en çok tartışılan meselelerden biridir. Bu bağlamda, Hâkimler ve Savcılar Kurulu'nun (HSK) yapısı önemli bir tartışma alanı oluşturuyor. Avrupa Konseyi Venedik Komisyonu, bağımsız bir yargı kurulu için en az yarısının meslektaşları tarafından seçilen hâkimlerden oluşması gerektiğini belirtiyor. Komisyonun hazırladığı raporda, Türkiye'de yürütme organının HSK üzerinde tam kontrol sağladığı, bunun da yargının bağımsızlığını tehdit ettiği ifade ediliyor. Adalet Bakanı ve Bakan Yardımcısı gibi yürütme organından gelen üyelerin HSK'da bulunmaması gerektiği vurgulanan rapor, Türkiye'de yargının bağımsızlığını güvence altına alabilmek için HSK yapısının yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini ortaya koyuyor.
Çözüm ve toplumsal dayanışma
Bu yaşanan süreçlerin çözümü, vatandaşların ve siyasetçilerin vatan ve millet adına birlikte hareket etmeleriyle mümkündür. Hukukun üstünlüğünü savunmak yalnızca mağduriyet yaşayan bireylerin değil, tüm toplumun ortak sorumluluğudur. İnsanlar üzerindeki korku atmosferinin ortadan kalkabilmesi için, adalet mekanizmasının şeffaf ve güvenilir bir şekilde işlemesi sağlanmalıdır. Toplum olarak, hukuksuzluklara karşı ortak bir bilinç geliştirmeli, her birey eşit haklara sahip olduğunun bilincinde olmalıdır.
Bağımsız ve tarafsız bir yargı sistemi, her vatandaş için en büyük teminattır. Hukukun, toplumun tüm kesimlerine eşit ve adil bir şekilde uygulanması, ülkenin huzuru ve geleceği açısından hayati bir öneme sahiptir. Adaletin sağlanabilmesi için, hukuk sisteminin tarafsızlık ve bağımsızlık ilkelerine sıkı sıkıya bağlı kalması gerekmektedir. Bu sayede, toplumsal güvenin temeli güçlendirilir ve adaletin sağlandığı bir ortamda herkesin hakları güvence altına alınır. Toplum, sadece bugünü değil, geleceği de güven içinde inşa edebilir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Doç. Dr. Ali Bestami Kepekçi / diğer yazıları
- Adalet toplumsal güvenin temelidir / 01.03.2025
- Demokrasilerde eleştirinin yeri ve Türkiye’deki hukuksal durum / 28.02.2025
- Muhalefetin yekvücut olma zorunluluğu ve Türkiye'nin geleceği / 27.02.2025
- Market fiyatları uygulaması ve kira artışları / 26.02.2025
- Son dönemde yaşanan hukuki süreçler / 25.02.2025
- Muhalefetin stratejisi ve siyasetin gerçekleri / 24.02.2025
- Cumhurbaşkanlığı adaylığı ve anayasal çerçeve / 23.02.2025
- Ekonomik bağımsızlık olmadan tam bağımsızlık mümkün mü? / 22.02.2025
- Gündem erken seçim mi anayasa değişikliği mi? / 21.02.2025
- Suriye sahnesinde Türkiye’nin rolü / 03.01.2025
- Demokrasilerde eleştirinin yeri ve Türkiye’deki hukuksal durum / 28.02.2025
- Muhalefetin yekvücut olma zorunluluğu ve Türkiye'nin geleceği / 27.02.2025
- Market fiyatları uygulaması ve kira artışları / 26.02.2025
- Son dönemde yaşanan hukuki süreçler / 25.02.2025
- Muhalefetin stratejisi ve siyasetin gerçekleri / 24.02.2025
- Cumhurbaşkanlığı adaylığı ve anayasal çerçeve / 23.02.2025
- Ekonomik bağımsızlık olmadan tam bağımsızlık mümkün mü? / 22.02.2025
- Gündem erken seçim mi anayasa değişikliği mi? / 21.02.2025
- Suriye sahnesinde Türkiye’nin rolü / 03.01.2025