Vaktiyle bir musîbete maruz kalmış, Aziz ve Celîl olan Allah'a dua ederek bu musîbetten beni kurtarmasını istemiştim. Ne var ki benim bu isteğimden sonra, maruz kaldığım o musîbet kalkmadığı gibi, üstelik bir musîbet daha gelmişti. Ben ise bu duruma fevkalade hayret etmiştim. Bu hayret içinde bocalarken bir gün birisinin bana şöyle seslendiğini duydum:Sen bu yola girerken, Bize hep teslimiyet içinde bulunacağını söylememiş miydin ??Hâtiften (gizliden) kulağıma gelen bu sesi işitince kendimden utandım, teeddüp ettim ve sustum? Vah sana ki, Allah'ı sevdiğini iddia ediyorsun; fakat O'ndan başkasını seviyorsun. Allah'ın sevgisi saflığın, temizliğin ve hâlisiyetin ta kendisidir. O'nun gayrısı ise temiz ve safi olmamak, kirliliktir. Sen, Allah'ın sevgisi ve hâlis safiyeti başkalarının sevgisi ile kirletirsen sen de kirlenirsin. Allah'ın Dostu İbrahim A.S. ile Yakup A.S.'ın başına gelen senin de başına gelir. Vaktiyle onlar, kalplerindeki birer ateşle evlatlarına meyl etmişler, onlara sevgi ile bağlanmışlar ve malum musîbetlere dûçâr olmuşlardı.Yine vaktiyle Peygamberimiz Muhammed Mustafa (s.a.v.), kızının oğulları Hasan ile Hüseyin'e karşı kalbinde bir sevgi duymuştu. Bir ara Cebrail A.S. geldi ve Allah'ın Resul'üne sordu:Onları seviyor musun ?Resul A.S. buyurdular:Evet, seviyorum.Bunun üzerine Cebrail A.S. dedi ki:Onların biri zehirlenecek, diğeri de şehit edilecek?Bu hadiseden sonra Allah'ın Resulü o iki torununun sevgisini kalbinden çıkardı. Orayı bütünüyle Aziz ve Celîl olan Rabb'ine tahsis etti. Onlar sebebi ile olan sürur ve neş'esi de hüzün ve kedere dönüştü?Aziz ve Celîl olan Allah, Peygamberlerinin, Velilerinin ve salih kullarının kalplerine gayret-i İlâhi ile nazar eder. Orada, kendisinden başkalarına yer verilmesini istemez.