logo
11 EKİM 2024

ABD'nin hedefi Suriye'yi parçalamak

 
 
Uluslararası İlişkiler ve Strateji Uzmanı Dr. Naim Babüroğlu, AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın İsrail'in gözünün Türkiye toprakları üzerinde olduğu yönündeki açıklamalarını değerlendirdi. Dr. Babüroğlu, BOP ve Sevr arasındaki benzerliğe dikkat çekerek, "ı2011'de ABD, 10 bin kilometreden gelerek Suriye'yi parçaladığında Türkiye ABD ile iş birliği yapmaması lazımdı. Neden? ABD ile iş birliği yapınca ne oldu? Muhalifleri destekledi, Şam yönetiminin karşısında durdu ve nihayetinde ABD'nin hedefi neydi? Suriye'yi parçalamak" dedi.

10.10.2024 21:48:00 / Güncelleme: 10.10.2024 21:52:13
AHMET TURAN YİĞİT
 ABD'nin hedefi Suriye'yi parçalamak
 ABD'nin hedefi Suriye'yi parçalamak

Uluslararası İlişkiler ve Strateji Uzmanı Dr. Naim Babüroğlu oldu. Babüroğlu, Türkiye'nin dış politikasını, İsrail'in Türkiye'ye saldırıp saldırmayacağını, Sığınmacılar meselesi ve 100 yıldır Türkiye'nin önüne konulan Sevr haritayla beraber BOP projesini anlattı. Babüroğlu, "İsrail Türkiye'ye saldıracak mı? Saldırmayacak mı?  İsrail Türkiye'ye saldırır mı?" sorusuna şöyle cevap verdi: "Dış politika çalışanlar, uluslararası ilişkiler uzmanı olanlar bunu dillendirir, altyapısını koyar, belgeyi koyar. Bir değerlendirme yapabilir, diyebilir ki: İsrail, Türkiye için birinci öncelikli bir tehdittir ve İsrail'in gözü Türk toprağında.' Bunu der, altını doldurur. Ama ülkeyi yöneten bir kadro, bir siyaset makamının, yani sayın cumhurbaşkanının bunu söylediği zaman, şu olmuş olması lazımdı. 2011'de ABD, 10 bin kilometreden gelerek Suriye'yi parçaladığında Türkiye ABD ile iş birliği yapmaması lazımdı. Neden? ABD ile iş birliği yapınca ne oldu? Muhalifleri destekledi, Şam yönetiminin karşısında durdu ve nihayetinde ABD'nin hedefi neydi? Suriye'yi parçalamak.

Türkiye o zaman, ya bir devlet 5-10 yıllık bir projeksiyonu görme yeteneğine sahip bir devlet. Yani siyaset makamı seçilmiştir. Hangi iktidar olursa olsun, hangi siyasi yelpaze olursa olsun, ister sağ ister sol, önemli değil. Seçilmiştir, bilmeyebilir o konuyu. Ama bürokrasi dediğimiz Dışişleri Bakanlığı, Genelkurmay, İçişleri Bakanlığı, buna benzer kurumlar, istihbarat örgütleri, hazırladıkları belgelerde ve ülkelerin yayınladıkları Kırmızı Kitap dediğimiz ya da Beyaz Kitap dediğimiz belgeler bir yıllık yayınlanmaz ki. Bir yıllık yayınlanmaz. Birinci öncelikli tehdit, ikinci öncelikli tehdit, üçüncü öncelikli tehdit. Neye göre hazırlanır? Şu kadar tanka ihtiyacımız var, şu kadar uçağa ihtiyacımız var, şu kadar askere ihtiyacımız var. Ve buna göre bütçe ayrılır. Neye göre ayrılır? Afaki değil, durup dururken değil; tehdit değerlendirmesine göre ayrılır.

Evet, şimdi eğer sayın cumhurbaşkanı İsrail'i tehdit gördüyse o zaman soru şu: Yayınlanan kitapta veya gizli belgelerde İsrail'in önünün açılacağı görülmedi mi? 2011'de Suriye ile iş birliği yaptık. 2003'te Irak işgal edildiğinde ABD'ye niye karşı çıkmadık? Irak'la niye ittifak yapmadık? Ya da Libya. 2011 Arap Baharı'nın sonu ne oldu?

İsrail'in önü açıldı

Suriye ve Libya parçalandığında biz Libya'da neden NATO'ya yardım ettik? Kaddafi'nin devrilmesiyle ilgili. Niye söylüyorum biliyor musunuz? Çünkü bu ülke, yani çılgın Saddam'ın Irak'ı, deli Kaddafi'nin Libya'sı ve Esad ailesinin Suriye'si, bu Arap ülkeleri, İsrail'in politikalarına karşı en şiddetli direnişi ve direnci gösteren ülkelerdi. Ve İsrail'in önünü kesiyorlardı. Evet, Arap dünyasında da bir ağırlıkları vardı. Üçü ortadan kalkınca ne oldu? Doğal olarak İsrail'in önü açıldı ve Filistin yok edildi. Ta o zaman. Peki İsrail'in önü açıldığında, Filistin yok edildiğinde, özellikle bu sözde Arap Baharı rüzgarıyla, NATO üyesi olan Türkiye, eğer kendi ulusal çıkarlarını ve ulusal güvenliğini düşünüyor olsaydı ve gerçekten İsrail, Türkiye için 2024 yılında bir tehdit olacak idiyse, biz 10 yıl önce 2235 yıllık tarihe sahip köklü Türk ordusunun olduğu bir ülke, bir Anadolu, bir Türk geleneği bunu öngöremedi mi?

İsrail tek kale maç oynuyor

Ve İsrail'in önünü açtı. Yani İsrail'in politikalarını bir noktada kolaylaştırdı. Neden? İsrail şu anda tek kale maç oynuyor. Diyorlar ki, "Efendim, Filistin yok ediliyor, Gazze ile Hamas..." Hayır efendim, Filistin, sözde Arap Baharı, gerçekte kanlı sonbaharla, Suriye ve Libya parçalandığında ABD ve İsrail tarafından zaten yok edildi. Şimdi değil ki. Arap dünyasında diyorsunuz, şimdi tabutuna çivi çakılıyor. Biz tabutuna çivi çakılırken diyoruz ki, "Ağlıyoruz, tabutuna çivi çakılıyor." Güzel de, 2011'de neredeydi bu ülkeler? Sadece Türkiye için söylemiyorum, bütün 22 Arap ülkesi için, 57 İslam ülkesi için de söylüyorum. Ama Türkiye bunu dillendirdiği için bunu sormak zorundayım. Bir diğer konu, eğer gerçekten İsrail Türkiye için bir tehdit ise, geldiğimiz aşamada, hani Netanyahu gece bir rüya gördü, 2024'te uyandı, "Ben Türkiye'ye saldıracağım" mı dedi?

Vaadelmiş Topraklar neresi?

Yani bu değil. Bu ülkelerin Kırmızı Kitap, Beyaz Kitap ya da çok gizli belgelerinde ortaya çıkan stratejik belgeler duruyor. Bunu Türkiye biliyorsa, Vaadedilmiş Topraklar'dan hareketle ki doğru, vaat edilmiş topraklar Anadolu'dan bir coğrafyayı koparıyorlar. Hangi coğrafya? Hatay, Kahramanmaraş, Sivas, Erzincan, Erzurum, Kars ve güneyini koparıyor, doğru. Vaat edilmiş. Peki bu yeni bir proje değil ki. Bu İsrail olmadan önce de vardı. Bu proje, peki bu projeye göre Türkiye eğer ulusal güvenliğini ve ulusal çıkarlarını düşünüyorsa ki siyaset makamının birinci görevi nedir? Siyasetin birinci görevi, siyaset amacı ne? Niye siyaset yapar? Siyasi iktidar, Cumhuriyet Halk Partisi ve diğer siyasi partiler niye siyaset yapar? Siyaset yönettiği toplumun refah ve mutluluğunu artırmak için yapılır. O topluma gözyaşı döktürmek, acı çektirmek, ekonomik krizle boğuşturmak için siyaset yapılmaz.

BOP=Vaadedilmiş Topraklar

Bu sorudan hareketle eğer gerçekten İsrail Vaadedilmiş Topraklar gereği bizim için bir tehdit ise, Vaadedilmiş Topraklar biraz önce saydığım coğrafyayı Türkiye'den koparıyor. Büyük Ortadoğu Projesi de aynı. Hatay dahil olmak üzere Kahramanmaraş, Erzincan, Erzurum, Kars ve güneyi... Sıkı durun, Barzani yönetiminin 2017'deki referandumda kullandığı harita ve Barzani'nin 2021'de Papa onu ziyaret ettiğinde Irak Kürt Bölgesel Yönetimi, Papa'nın ziyaret anısına, şerefine, onuruna bastırdığı bir pul var, biz buna Papa Pulu diyoruz. Papa Pulunun şapkasında bu harita var. Hatay dahil olmak üzere Kahramanmaraş, Sivas, Erzincan, Erzurum, Kars ve güneyi. Sözde Kürdistan. Sıkı durun, BOP haritası, PKK bölücü terör örgütünün haritası da bu, aynı.

Sevr'deki haritada aynı

Peki Büyük Ortadoğu Projesi, Vaadedilmiş Topraklar, PKK bölücü terör örgütü, Barzani yönetimi ve sıkı durun, Sevr Haritası'ndaki 10 Ağustos 1920'de Büyük Kahraman Mustafa Kemal Atatürk'ün ve silah arkadaşlarının çöpe attığı ve Lozan Barış Antlaşması'yla Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunu gerçekleştirdiği o Sevr Antlaşması'ndaki harita da aynı, örtüşüyor.


Sığınmacılar da tehdit

Tamam, bu harita var, tarihi güzel. Peki bu harita varken, ben Türkiye Cumhuriyeti devletini yöneten siyaset makamı olarak o bölgeye sığınmacı ve göçmeni yoğun olarak, en fazla sayıda o bölgeye yerleştirir miyim? Yerleştirmem. Niye? Tehdit olabilirse İsrail, MOSSAD ajanları bu sığınmacı ve göçmenlerin içinde çok olabilir, CIA elemanları olabilir, İngiltere'nin MI6 ajanları olabilir. Arap ülkelerinin, Türkiye'de gözü olan, Türkiye'yi çekemeyen, istikrarsızlaştırmak isteyen başka ülkelerin istihbarat elemanları burada yoğunlukta olabilir. Olur mu? Olur. Peki Kilis'in Suriye nüfusu neredeyse Türk nüfusuna eşit. Demografik yapı değişti. Antakya'da, Hatay'da, Reyhanlı'nın Suriye nüfusu Türk nüfusuna eşit. Hatay'daki sığınmacı nüfusu yoğun. Gaziantep'teki sığınmacı nüfusu yoğun.
O halde Vaadedilmiş Topraklar olarak görülen yerde, Büyük Ortadoğu Projesi olarak görülen coğrafya, PKK terör örgütünün hedefi olarak görülen Sevr haritasında, Barzani yönetiminin Sevr haritasında, ben niye sığınmacıyı ve göçmeni yoğun olarak barındırırım? Dünyada 5 bin yıllık yazılı tarihte öyle bir örnek yok.

Türkiye intihar ediyor

5000 yıllık yazılı tarihte böyle bir örnek olamaz. Neden? Ulusal güvenliği gözetmek zorundasınız. Türkiye bir deyimle, Türkiye intihar ediyor! Bana derseniz ki, "Ülkeler intihar eder mi?" Ben bilmiyordum ülkelerin intihar ettiğini. Ama şimdi Türkiye'nin bu politikalarını gördükçe diyorum ki, "Türkiye intihar ediyor." İnsan intihar eder mi? Eder. Ama ülke intihar eder mi? Herhalde ileride tarih yazıldığında diyecekler ki, 5000 yıllık yazılı tarihte intihar eden bir ülke oldu. O da Türkiye!

Osmanlı bu nedenle çöktü

Şimdi siz borcunuzu ödeyemezsiniz, diyelim ki evlisiniz, kredi borcunuz var, ödeyemediniz, kredi kartınız var, ödeyemediniz. Sizin malınıza, mülkünüze el konuyor. Siz eşinizle mutlu bir hayat süremezsiniz ki. Çocuğunuzla mutlu bir yaşam süremezsiniz. Ne olur? Çekişme, kavga başlar ve bunalım... Bunalım başlar ve ondan sonra intiharlar... Birileri intihar eder. Hadise bu. Ekonomik çöküntü neye yol açar, biliyor musunuz? Etik değerlerin çöküşüne yol açar. Nedir biliyor musunuz? Şimdi Türkiye'de geldiği durum nedir diye sorarsanız, konu konuyu açıyor, sosyolojik olarak açıklayayım size.
Ulusların Çöküşü, Daron Acemoğlu ve diğer birkaç kitap var. Ve Lübnanlı meşhur yazar Amin Maalouf... Bütün kitapları, külliyatı incelendiğinde, Osmanlı Devleti'nin ve 16 Türk devletinin yıkılış süreçleri incelendiğinde, Afganistan'ın, Pakistan'ın başına gelenler, Lübnan'ın başına gelenler... Hepsi bir bütün olarak yukarıdan baktığınızda size sonuç olarak şu çıkıyor; Bir ülkede yozlaşma yaygınlaşırsa önce doğru insanların değeri sıfıra düşürülür. Ondan sonra saygısızlık nezaket olur, yüzsüzlük yiğitlik olur, cehalet bilgeliğin yerine geçer, liyakat tamamen çöker. Ve orada artık güneş batıyor demektir. Hadise budur. Şimdi Türkiye bunu yaşıyor. Lübnan bu yüzden çöktü. Osmanlı bu yüzden çöktü. Pakistan bu yüzden gün yüzü görmüyor. Afganistan bu yüzden çöktü.
Atatürk’ün hazırlattığı hutbeler
Namazın hikmeti
Türkiye ile ilgili planımız...
İsrail'den beklenen açıklama geldi
İkincisi yolda!
Amfibi gemilerden ilki Mersin'e ulaştı
İşçilik, enerji...
Artan maliyetler ihracatçıyı kıskaca aldı
Öğretmen olmak artık çok zor
Tartışmalı kanun teklifi kabul edildi
Ne dediyse o
Tarih Prof. Dr. Haydar Baş’ı yine haklı çıkardı
Gelir dağılımındaki bozulma arttı
Zengin fakir arasında gelirde 8 kat fark var
Oluk oluk Müslüman kanı akıyor
Gazze'de can kaybı 42 bin 65'e çıktı
Lübnan'dan Türkiye'ye göç var mı?
MSB: Sınırımıza gelen büyük bir grup yok
BTP Bakırköy İlçe Kongresi pazar günü
Genel Başkan Hüseyin Baş da katılacak
İsrail'in gözü Hatay'da
İsrail ağzındaki baklayı çıkardı
Diyarbakır'da berberlik yapan şahıs çete kurdu
Bin 500 kişiyi 1.2 milyar lira dolandırmışlar
Batı Şeria halkını Ürdün'e sürme planı
Soykırımcı İsrail'in planı deşifre oldu
Üreten 'yandım' diyor
Şimşek'in politikaları reel sektörü çarptı!
Bedeli Mısır ödüyor
Kızıldeniz'den ticaret ağır yaralı
Atatürk’ün hazırlattığı hutbeler
Namazın hikmeti
Türkiye ile ilgili planımız...
İsrail'den beklenen açıklama geldi
İkincisi yolda!
Amfibi gemilerden ilki Mersin'e ulaştı
İşçilik, enerji...
Artan maliyetler ihracatçıyı kıskaca aldı
Öğretmen olmak artık çok zor
Tartışmalı kanun teklifi kabul edildi
Babüroğlu'ndan önemli açıklamalar
ABD'nin hedefi Suriye'yi parçalamak
Ne dediyse o
Tarih Prof. Dr. Haydar Baş’ı yine haklı çıkardı
Gelir dağılımındaki bozulma arttı
Zengin fakir arasında gelirde 8 kat fark var
Oluk oluk Müslüman kanı akıyor
Gazze'de can kaybı 42 bin 65'e çıktı
Lübnan'dan Türkiye'ye göç var mı?
MSB: Sınırımıza gelen büyük bir grup yok
BTP Bakırköy İlçe Kongresi pazar günü
Genel Başkan Hüseyin Baş da katılacak
İsrail'in gözü Hatay'da
İsrail ağzındaki baklayı çıkardı
Diyarbakır'da berberlik yapan şahıs çete kurdu
Bin 500 kişiyi 1.2 milyar lira dolandırmışlar
Batı Şeria halkını Ürdün'e sürme planı
Soykırımcı İsrail'in planı deşifre oldu
Üreten 'yandım' diyor
Şimşek'in politikaları reel sektörü çarptı!
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.