ABD resmen görevlendirdi

Suriye ile geldiğimiz nokta malum. Hükümet fetvasını da aldı cübbeliden. Durmak yok, yola devam. Tek sevindiğim nokta ise Sayın Başbakan'ın "Türk Ordusunun ne işi var Suriye'de" diye henüz bir açıklama yapmamış olmasıdır. Tabi BOP planlayıcıları Suriye konusunda da görev dağılımı yaptılar. Öne üç isim çıktı. Türkiye, Arap birliği, Müslüman Kardeşler örgütü. Bayan Clinton'un açıklamalarını biliyorsunuz; Bakan Clinton, Amerikan ABC televizyonuna verdiği mülakatta da bir soruyu yanıtlarken, ABD'nin Suriye ile bağlarının ve ticaretinin çok az olduğuna dikkati çekerek, "Suriyelilerin kulak vereceği bir ses olmadığımızın farkındayız. Dolayısıyla, Suriye'nin göz ardı edemeyeceği, giderek büyüyen ve şu anda Arap Birliği ve Türkiye'den oluşan bir koronun çağrısında bulunduk" diyor. Yani bizim adımıza Arap birliği ve Türkiye konuşuyor?Kim bu Arap Birliği? Üye ülkeler arasında İlişkileri güçlendirmek, her alanda işbirliğini tesis etmek ve politikalar arasında koordinasyonu sağlamak amacıyla Mısır, Irak, Ürdün, Suudi Arabistan, Suriye, Lübnan ve Yemen tarafından 22 Mart 1945 tarihinde kurulan bölgesel bir uluslararası örgüttür.Örgütün kuruluş ve amaçlarını incelerken sömürgeciliğe karşı artı 2. Dünya savaşının devam ettiği günlerde İngilizlerin desteğiyle kurulan bir örgüt. Sömürgeciliğe karşı olmak ve İngiltere. Yan yana pek uygun durmuyorlar sanırım. Şu an örgütün üye sayısı 21. Örgütün tarihinde ilginç bir olay daha gözüme takıldı. Mısır. Örgütün egemen gücü olan bu devlet 1979'da İsrail ile anlaşma yaptığı için örgütten atılmış. Tam on yıl sonra tekrar üyeliğe alınmış. Irak'ta, Afganistan'da, Mısır'da, Libya'da vs. İslam coğrafyasında başka bir tabirle Arapların hüküm sürdüğü coğrafyalarda ki işgallerde piyasada görünmeyen bu örgüt şimdi Suriye konusunda yaptırıma gidiyor. Kimin adına? ABD adına. Kendi adı ne? Arap birliği. Yazıklar olsun size. Ya Müslüman kardeşler! İsmini "Minyeli Abdullah" romanından birçok kişi bilir. Türkiye'de çoğu insan bu örgütü İslam adına, Müslümanlar adına faaliyet gösteren bir yapılanma sanır. Bir kere baştan söyleyeyim; İslam adına icraata kalkanlar yer altına inmezler. Müslümanın yeraltında işi olmaz. Yeraltına iniyorsa bilin ki o köstebektir. İşte bu örgütte çıktı Suriye konusunda Türkiye'ye gaz vermeye kalktı; Müslüman Kardeşler örgütünün Suriye kolunun sürgündeki lideri Muhammed Riad Şakfa, Suriye'deki iç karışıklığın çözülmesi adına Türkiye'nin olası "müdahalesini" destekleyebileceklerini söyledi. Ayrıca "Komşumuz olarak Türkiye'den daha fazlasını bekleyebiliriz" diye çok açık bir kapı bıraktı. Rusya ise bir türlü bizim yetkililerimizin söyleyemediklerini söyledi ve Suriye'de yaşanılan olayların tek taraflı olmadığını, karşılıklı olduğunu, ülkede bir isyan hareketinin planlandığını ve bunun biran önce sonlandırılması gerektiğini açıkladı. Biz ne yaptık? Kardeşim denilen Esad'ı bu kaosun, bu kanın tek sorumlusu ilan edip adeta ipini çektik. Ülkemizde yaşanılan gerçekler hepimizin gözü önünde ama Sayın Başbakan'ın gözü dışarıda. Bakın 15 Kasım'da "kardeşim" dediği Esad'a neler diyor;  "Cezaevlerinde binlerce siyasi tutuklu bulunduran Beşşar, sen Türk Bayrağına saldıranları da bulup gereken cezayı vermek durumundasın. Öldürerek, hapsederek, sindirerek hiç bir yere varılamayacağı artık daha iyi görülmeli, idrak edilmeli. Son dönemde kendi halkına karşı savaş açanların nasıl bir trajik sona ulaştıklarını Beşşar Esad da görmelidir. Zulüm ile abad olunmaz, mazlumun kanı üzerine gelecek inşa edilmez. Aksi takdirde tarih bu tür liderleri kanla beslenen liderler olarak anar. Esad, sen de şu anda, o sayfayı açmaya doğru gidiyorsun. Zira mazlumların ahını alanlar, bunun bedelini er ya da geç öderler."Bizim hapishanelerimizde siyasi tutuklu var mı? Var. Bizim ülkemizde yine bizim bayrağımız yakıldı mı? Yakıldı. Atatürk heykellerinin üstüne kızıl bayrak ve Apo posterleri asıldı mı? Asıldı. Askerimizin arkasından teneke çalındı mı? Çalındı. Bunları yapanlar yakalandı mı? Bilmem. Bilmem kaç bin dolarlık kişi başı gelirle bu ülkede insanlar soğuktan öldü mü? Öldü. Daha dün Van'da çocuklarımız donarak öldü. 2 aylık çocuğa tedavi için 2 yıl sonraya senin iktidarında gün verilmedi mi? 10 yıldır bu ülkede kan, hep artarak akmadı mı? Hangi mazlum, hangi zulüm, hangi zalim, hangi abad, hangi ah? İyi bakın. Allah'ın hükmü yakındır.