Türkiye'yi bölme planları yapan ve bunda da çok ciddi bir noktaya ulaşan AB ve ABD, bu planların karşısında durduğunu düşündükleri TSK konusundaki rahatsızlıklarını hatırlarsanız bir çok sefer dile getirmişlerdi. 'Askerin siyaset dışında tutulması' başlıklı görüşlerini Abant Kabinesi Partisi'ne (AKP) salık verip icra ettirenler bugünlerde ordu üzerinde bir deformasyon çalışması yap-tı-rı-yor-lar. Türkiye'nin bölünmesi için, ilk önce, bu sürece karşı çıkan TSK'nın bölünmesini ve etkisizleştirilmesini isteyenler, bugünlerde Orduyu Türk Halkı'nın gözünden düşürmek, Şemdinli'de olduğu gibi TSK ile halkı karşı karşıya getirmek istiyorlar. Bunun için de Abant Kabinesi Partisi'ni (AKP) kullanmaya çalışıyorlar.Tayyip Erdoğan'ın 'Cumhurbaşkanlığı Koltuğu Takıntısını' kullanarak sıraladıkları 'yapılması gerekenler' maddelerinden en önemli olanı da bu:"Ordu'yu etkisizleştir!" Hatırlarsanız, AB ve ABD, TSK için söylemediklerini bırakmamışlardı.5 Haziran 2003'te Avrupa Parlamentosu tarafından kabul edilen Türkiye Raporu, AB'nin Ordu'ya nasıl baktığını da açıkça ortaya koyuyordu. Raporda AKP'ye verilen destek, Ordu'nun Türkiye'deki gücünün kısıtlanmasına yönelik maddelerin bir dökümü:1. Türk Devletinin temel felsefesini oluşturan milliyetçilik, Ordu'ya verilen önem, dine karşı tutucu bir bakışın AB'nin kuruluş değerleriyle uyuşması zordur. Ulus-devletin modern ve hoşgörülü içeriğine olduğu kadar, kültürel ve dinsel çeşitliliğe de daha açık olması gerekiyor.2. Ordu, Türk Devletinde ve toplumunda merkezi bir konumda bulunmaktadır. Ordu'nun bu konumu Türkiye'nin demokratik ve çoğulcu bir sisteme geçişinde yavaşlatıcı bir rol oynamaktadır. Türkiye, arkasında güçlü bir parlamento bulunan şu andaki hükümeti aracılığıyla, Ordu'nun sivil kurumlar üzerindeki üstünlüğüne gerek bıraktırmayacak laik bir sistemin ilkelerini yerleştirerek yeni bir politik ve anayasal sistem oluşturabilir. Böylece, üye devletler de doğal olan yapının oluşması ve geleneksel bürokrasi-Ordu (derin devlet) gücünün kırılması sağlanabilir. ABD ne demişti?6 Mayıs 2003'de CNN Türk'te, ABD Savunma Bakan Yardımcısı Paul Wolfowitz, Mehmet Ali Birand ve Cengiz Çandar'ın sorularını yanıtlarken Genelkurmay'ın, Irak savaşı süresince Washington'a ve ABD ordusuna beklenen desteği vermediğini ileri sürmüştü.Wolfowitz, Türkiye'nin ve özellikle de bazı kurumların ABD'yi hayal kırıklığına uğrattığını, bu kurumların başında da Türk Ordusu'nun geldiğini açıklıyordu. Yani Irak Operasyonu sürecinde Erdoğan-Gül ikilisinin samimiyetinden şüphe duymayan ABD, Irak saldırısının eksik tarafının hesabını TSK'ya çıkartmıştı.ABD'ye göre Türk Ordusu, "Türkiye'nin ulusal çıkarları ve ulusal stratejilerine bakacak olursanız, ABD'yi desteklemek Türkiye'nin çıkarınadır" demeli ve siyasi otoritelere daha fazla "yardımcı" olmalıydı. Wolfowitz, tüm eleştirilerinin merkezine Ordu'yu koyarak, Türkiye'nin bir bedel ödemek zorunda olduğunu ve bu bedelin sorumlusunun da TSK olduğunu vurguluyordu. Üstüne üstlük, TSK'nın Kuzey Irak'taki oluşumları "şüpheyle" izlemesinin hiçbir anlamı yoktu. TSK "Irak'taki olaylara daha duyarlı davranmalı" ve "İran ve Suriye ne olursa olsun bizim komşumuz dememeliydi." Kısacası, Wolfowitz'e göre Ordu, ABD'nin bölgedeki tüm sömürgeleştirme operasyonlarına, Türkiye'nin ulusal güvenliğini tehdit etse bile canla başla katılmalıydı. Herhalde Bugünlerde Bazı komutanlar için koparılan fırtınaların sebebi de belli olmuştur. Amaç, komutanların şahsında bölgenin ve Türkiye'nin en önemli gücü olan TSK'yı yıpratmaktır.Gelelim Abant Kabinesi Partisi'ne..Yıllardır Amerika'nın Pennsylvania Eyaleti'nde yaşayan Fethullah Gülen'in onursal başkanlığını yaptığı Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı'nın düzenlediği ve ilkinin Haziran 1998'de gerçekleştirildiği Abant Toplantıları'nda bilmeyenler için çok ilginç , çok büyük bir fotoğraf var... Ben söylemiyorum, toplantıların 'adanmış' gazetecisi Nuh Gönültaş söylüyor:"Abant toplantılarına gerek başından beri, gerekse ara ara katılan aydınların bir kısmı daha sonra politikada önemli mesafeler kat ettiler. Özellikle politik kesimden toplantılara katılanların altısı bugünkü AK Parti hükümetinde önemli bakanlık koltuklarında oturuyorlar. Bunlar: Adalet Bakanı Cemil Çiçek, Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, Devlet Bakanı Abdüllatif Şener, Devlet Bakanı Mehmet Aydın, Devlet Bakanı Ali Babacan, İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu. Ayrıca Abant Toplantılarına katılan Bülent Arınç TBMM Başkanı oldu, Ali Bardakoğlu da Diyanet İşleri Başkanı. AK Parti Hükümeti kurulduğunda hükümetin ağırlıklı bakanlarının Abant Toplantıları'na katılan kişilerden oluşuyor olması kabine için 'Abant Kabinesi' denilmesine de yol açmıştı" (Nuh Gönültaş, D.B. Tercüman 21.12.2004).Bazıları, şu sıralar gündemi işgal eden TSK komutanlarının yargılanması süreci ile 1998'deki Abant Toplantıları arasında ne alaka var, diye sorabilir. Söyleyeyim... Çok alakası var...Bu alakayı da bir sonraki yazımızda aktaralım.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yusuf Kırtorun / diğer yazıları
- ‘Ben okudum Atatürk tefsir etti’ / 30.05.2020
- Şeyhler, dervişler, müritler... / 23.01.2020
- Aref iranlı olmasaydı / 04.03.2011
- Paranız yoksa faturaları ödemeyin! / 22.07.2010
- Bırakın Baykal'ı, siz kendinizi düşünün / 15.05.2010
- İngiliz yapar, Haydar Hoca yapamaz / 18.03.2010
- İmam dua etti, gökten soykırım yağdı / 13.03.2010
- Bir zahmet biri izah etsin / 25.07.2009
- Korkunç bir durum / 05.06.2009
- Özür dilerim / 21.11.2008
- Şeyhler, dervişler, müritler... / 23.01.2020
- Aref iranlı olmasaydı / 04.03.2011
- Paranız yoksa faturaları ödemeyin! / 22.07.2010
- Bırakın Baykal'ı, siz kendinizi düşünün / 15.05.2010
- İngiliz yapar, Haydar Hoca yapamaz / 18.03.2010
- İmam dua etti, gökten soykırım yağdı / 13.03.2010
- Bir zahmet biri izah etsin / 25.07.2009
- Korkunç bir durum / 05.06.2009
- Özür dilerim / 21.11.2008