AB bildiğiniz gibi
Türkiye ile AB arasındaki ilişkiler donsa da, AB'nin Türkiye'yi kabul etmeyeceği kesinleşse de, Brüksel ezberlediği taleplerini Türk halkına dayatmaya devam ediyor
11.10.2012 00:00:00
RECEP BAHAR -
ANALİZ
Avrupa
Birliği'nin yürütme organı Avrupa Komisyonu, 2012 yılı Türkiye Raporu'nu önceki
gün yayınladı. 94 sayfadan oluşan raporun eski yıllarda hazırlanan kimi
raporlara göre kısa olması dikkat çekti. Raporun 36 sayfası siyasi, kalan
bölümleri ise ekonomi kriterleriyle ilgili.
Raporun
4. sayfasında Türkiye ile AB arasındaki ilişkilerin son durumu
değerlendiriliyor. Verilen bilgilere göre, Avrupa Konseyi tarafından Aralık
2012'de onaylanan Pozitif Gündem'in başlatıldığı, bu gündemin "siyasi
reformlar, 35 başlıklı müktesebatla uyum, diş politikada diyalog, vize, göç,
enerji, terörle mücadele" gibi alanlarda sürdürüldüğüne işaret edildi.
Şu
ana kadar 35 başlıktan 13'ünün açıldığına işaret edilen raporda, Türkiye'nin
Kıbrıs Rum Kesimi'nin dönem başkanlığında AB Konseyi ile ilişkilerini dondurması
eleştiriliyor. Raporda bu konuda şunlar kaydediliyor: "Avrupa Konseyi,
Türkiye'den yapılan açıklamalara ve tehditlere ilişkin olarak derin kaygılarını
ifade etmiş, anlaşmalarda AB'nin temel kurumlarından biri olarak yer alan
Konsey Başkanlığının rolüne tam saygı çağrısında bulunmuştur."
Balyoz
ve Ergenekon soruşturmasına methiye
Yargı
süreçlerine ilişkin eleştirilere yer verilen raporda, Balyoz ve Ergenekon
davalarının Türkiye’deki demokratik kurumlarının uygun işleyişine ve hukukun
üstünlüğüne güvenin güçlendirilmesi için bir şans sunduğu belirtilirken,
“Artık, bu davalar Türk siyasetinin kutuplaşmasına katkıda bulunuyor”
değerlendirmesinde bulunuldu. Raporda, Balyoz ve Ergenekon davaları hakkında
savunma hakları, uzun tutukluluk süreleri ve aşırı derecede uzun ve geniş
kapsamlı iddianamelerle ilgili kaygıların sürdüğü belirtilerek, “Tüm bunlar bu
davaların meşruluğuyla ilgili kamuoyunun sorgulamasının önemli ölçüde artmasına
neden oldu” ifadeleri kullanıldı. Raporda Ergenekon davasında 65'i tutuklu, 279
sanığın bulunduğu bilgisine yer verildi.
Yeni
Anayasadan beklenti yüksek
PKK'nın
şehir yapılanması olarak bilinen Kürdistan Halklar Birliği (KCK) davasına da
değinilen raporda, tutuklanan şahısların sayısının arttığına işaret edilerek,
şu ifadeler kullanıldı: "KCK davasında hukukun üstünlüğü yüceltmeye özen
gösterilmelidir. Uludere'de 34 kişinin öldüğü hava saldırısı soruşturmasının da
şeffaf ve etkin olması sağlanmalıdır. Uludere'deki hava saldırısında 34 kişinin
ölümünün şeffaf bir şekilde soruşturulmamsı güveni zedelemiştir. Anayasanın
gözden geçirilmesi (Yeni Anayasa), özellikle Kürt sorunu olmak üzere Türkiye'de
uzun süredir gündemde olan bir çok meseleye hitap etmede fırsat
sunmaktadır."
Gül'e
övgü
Raporda
Cumhurbaşkanı Gül'den olumlu ifadelerle bahsediliyor. Bu konuda rapordaki ifade
aynen şöyle: "Cumhurbaşkanı, fonksiyonlarını icra ederek Türkiye'nin
siyasi yelpazesinde uzlaştırıcı rolünü sürdürerek, yeni bir anayasa ihtiyacına
vurgu yaptı ve gazetecilerin tutuklanması konusunda kaygılarını ifade
etti."
PKK'nın
talebi de öyle
Avrupa
Komisyonu, raporla Türkiye'deki yerel yönetim anlayışını eleştiriyor ve yerel
yönetimlere güç devretme konusunda az ilerleme kaydedildiğini savunuyor.
Raporda ayrıca idari ademi merkeziyetçiliğin sağlanmadığı eleştirisi yapılıyor.
Raporda İçişleri Bakanlığı'nın çoğu BDP'li 55 belediye başkanını görevden
alması eleştiriliyor. Bu belediyeler arasında 5 Van, Şırnak, Silopi, İdil,
Uludere ve Cizre belediye başkanları da yer alıyor. Raporda bu konuda yer alan
kapanış cümlesi şöyle: "İdari yetkilerin yerel yönetimlere bırakılması
daha fazla çaba gösterilmesi gerekmektedir." Kısaca AB, Türkiye'de PKK'nın
talep ettiği federal bir sistemin kurulmasını istiyor!!! Avrupa Birliği
Komisyonu, ayrıca Kürt sorunu, “Türk demokrasi için hala kilit bir meydan
okuma” olarak niteleniyor. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun girişimi üzerine
Kürt sorununda ilerleme sağlanması amacıyla Başbakan Erdoğan ile CHP yönetimi
arasında yapılan görüşmenin devamının gelmediğine dikkat çekilen raporda 2009
demokratik açılımının da sürdürülmediğine işaret ediliyor.
Azınlıkların
hakları ihlal ediliyor!
Raporda
ayrıca, Müslüman olmayan toplulukların sorunlarla karşı karşıya kalmaya devam
ettiklerine vurgu yapılarak mülk hakkı, adalete erişim, iş bulma kabiliyeti
gibi konularda zorluklar yaşamayı sürdürdüğüne dikkat çekildi. Raporda ilaveten
kadınlara yönelik şiddet, kadınların iş gücüne katılımı, erken yaşta ve zorla
yaptırılan evlilikler ve lezbiyen, gay, biseksüel ve transseksüellere yönelik
ayrımcılık konusunda da eleştirilere yer verildi.
Patrik
ekümeniktir!
Avrupa
Komisyonu Türkiye İlerleme Raporu'nda, 'dini özgürlükler' başlığı altında,
geçmiş yıllarda olduğu gibi Fener Rum Patriği Bartholomeos'tan büyük harflerle
'Ekümenik Patrik' olarak söz ediliyor. Raporda şu ifade dikkat çekiyor:
"Türk yetkililere göre, Ekümenik Patrik Ekümenik sıfatını kullanmakta
özgürdür. Bununla birlikte Patrikhane yetkililerden bu konuda herhangi bir
bildirim almadı ve Türkçe olarak ‘Fener Rum
Patrikhanesi’
unvanını kullanıyor." Raporda Patriğin ekümenik sıfatını hangi Türk
yetkilinin kullanacağına dair bilgi verdiği konusunda ayrıntıya inilmiyor.
Alevi
konusu yine öne çıkarıldı
Avrupa
Komisyonu, 2012 İlerleme Raporu’nda, 2009 yılında yapılan Alevi açılımının
somut bir devamının olmadığına vurgu yaparak, Alevilerin ayrımcılıklarla karşı
karşıya kaldığını savundu. Raporda, din hakkında bilgilerinde yer aldığı nüfuz
cüzdanı gibi kişisel belgelerin bazı ayrımcı eylemlere ve İslam’dan başka bir
dine geçen kişilerin yerel yetkililer tarafından 'rahatsız edilmesine' neden
olduğu ifade edilerek nüfuz cüzdanlarında dini üyeliklerin belirtilmesinin
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin ihlali olduğu belirtildi.
Bazı
Alevilerin kamu hizmetinde iş konusunda ayrımcılıkla karşı karşıya
kaldıklarının da belirtildiği raporda, “2009 yılında yapılan Alevi açılımının
somut bir devamının olmadı. Cem evleri resmi olarak tanınmadı ve
Aleviler
ibadetlerini yapmak için yeni yerler kurmak konusunda zorluklarla karşı karşıya
kaldı. Aleviler, bazı şehirlerde birçok Alevi vatandaşın evinin
işaretlenmesiyle ve kendilerine yönelik olaylardan dolayı kaygılandı”
değerlendirmesi yapıldı.
Türk
ekonomisi kırılgan
Avrupa
Komisyonu Türkiye ile ilgili 2012 İlerleme Raporu, son bir yılda Türk
ekonomisine ilişkin gelişmeleri de değerlendiriyor. Raporda cari açığın
azalmakla birlikte büyük olmayı sürdürdüğüne dikkat çekilirken, büyük dış
dengesizlikler nedeniyle ekonominin yeni küresel finansal şoklara karşı
kırılgan olmaya devam ettiği vurgulanıyor. Raporda, “Yeni bakanlıklar ve
yönetim yapıları oluşturulurken hükümet kurumları arasında sorumluluklardaki
bölünme, bütçe hazırlamaya ve orta vadeli ekonomik politikalarını belirlemeye
yönelik koordinasyonu giderek daha karmaşıklaştırdı gibi görünüyor”
ifadelerinin de kullanılıyor.
ANALİZ
Avrupa
Birliği'nin yürütme organı Avrupa Komisyonu, 2012 yılı Türkiye Raporu'nu önceki
gün yayınladı. 94 sayfadan oluşan raporun eski yıllarda hazırlanan kimi
raporlara göre kısa olması dikkat çekti. Raporun 36 sayfası siyasi, kalan
bölümleri ise ekonomi kriterleriyle ilgili.
Raporun
4. sayfasında Türkiye ile AB arasındaki ilişkilerin son durumu
değerlendiriliyor. Verilen bilgilere göre, Avrupa Konseyi tarafından Aralık
2012'de onaylanan Pozitif Gündem'in başlatıldığı, bu gündemin "siyasi
reformlar, 35 başlıklı müktesebatla uyum, diş politikada diyalog, vize, göç,
enerji, terörle mücadele" gibi alanlarda sürdürüldüğüne işaret edildi.
Şu
ana kadar 35 başlıktan 13'ünün açıldığına işaret edilen raporda, Türkiye'nin
Kıbrıs Rum Kesimi'nin dönem başkanlığında AB Konseyi ile ilişkilerini dondurması
eleştiriliyor. Raporda bu konuda şunlar kaydediliyor: "Avrupa Konseyi,
Türkiye'den yapılan açıklamalara ve tehditlere ilişkin olarak derin kaygılarını
ifade etmiş, anlaşmalarda AB'nin temel kurumlarından biri olarak yer alan
Konsey Başkanlığının rolüne tam saygı çağrısında bulunmuştur."
Balyoz
ve Ergenekon soruşturmasına methiye
Yargı
süreçlerine ilişkin eleştirilere yer verilen raporda, Balyoz ve Ergenekon
davalarının Türkiye’deki demokratik kurumlarının uygun işleyişine ve hukukun
üstünlüğüne güvenin güçlendirilmesi için bir şans sunduğu belirtilirken,
“Artık, bu davalar Türk siyasetinin kutuplaşmasına katkıda bulunuyor”
değerlendirmesinde bulunuldu. Raporda, Balyoz ve Ergenekon davaları hakkında
savunma hakları, uzun tutukluluk süreleri ve aşırı derecede uzun ve geniş
kapsamlı iddianamelerle ilgili kaygıların sürdüğü belirtilerek, “Tüm bunlar bu
davaların meşruluğuyla ilgili kamuoyunun sorgulamasının önemli ölçüde artmasına
neden oldu” ifadeleri kullanıldı. Raporda Ergenekon davasında 65'i tutuklu, 279
sanığın bulunduğu bilgisine yer verildi.
Yeni
Anayasadan beklenti yüksek
PKK'nın
şehir yapılanması olarak bilinen Kürdistan Halklar Birliği (KCK) davasına da
değinilen raporda, tutuklanan şahısların sayısının arttığına işaret edilerek,
şu ifadeler kullanıldı: "KCK davasında hukukun üstünlüğü yüceltmeye özen
gösterilmelidir. Uludere'de 34 kişinin öldüğü hava saldırısı soruşturmasının da
şeffaf ve etkin olması sağlanmalıdır. Uludere'deki hava saldırısında 34 kişinin
ölümünün şeffaf bir şekilde soruşturulmamsı güveni zedelemiştir. Anayasanın
gözden geçirilmesi (Yeni Anayasa), özellikle Kürt sorunu olmak üzere Türkiye'de
uzun süredir gündemde olan bir çok meseleye hitap etmede fırsat
sunmaktadır."
Gül'e
övgü
Raporda
Cumhurbaşkanı Gül'den olumlu ifadelerle bahsediliyor. Bu konuda rapordaki ifade
aynen şöyle: "Cumhurbaşkanı, fonksiyonlarını icra ederek Türkiye'nin
siyasi yelpazesinde uzlaştırıcı rolünü sürdürerek, yeni bir anayasa ihtiyacına
vurgu yaptı ve gazetecilerin tutuklanması konusunda kaygılarını ifade
etti."
PKK'nın
talebi de öyle
Avrupa
Komisyonu, raporla Türkiye'deki yerel yönetim anlayışını eleştiriyor ve yerel
yönetimlere güç devretme konusunda az ilerleme kaydedildiğini savunuyor.
Raporda ayrıca idari ademi merkeziyetçiliğin sağlanmadığı eleştirisi yapılıyor.
Raporda İçişleri Bakanlığı'nın çoğu BDP'li 55 belediye başkanını görevden
alması eleştiriliyor. Bu belediyeler arasında 5 Van, Şırnak, Silopi, İdil,
Uludere ve Cizre belediye başkanları da yer alıyor. Raporda bu konuda yer alan
kapanış cümlesi şöyle: "İdari yetkilerin yerel yönetimlere bırakılması
daha fazla çaba gösterilmesi gerekmektedir." Kısaca AB, Türkiye'de PKK'nın
talep ettiği federal bir sistemin kurulmasını istiyor!!! Avrupa Birliği
Komisyonu, ayrıca Kürt sorunu, “Türk demokrasi için hala kilit bir meydan
okuma” olarak niteleniyor. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun girişimi üzerine
Kürt sorununda ilerleme sağlanması amacıyla Başbakan Erdoğan ile CHP yönetimi
arasında yapılan görüşmenin devamının gelmediğine dikkat çekilen raporda 2009
demokratik açılımının da sürdürülmediğine işaret ediliyor.
Azınlıkların
hakları ihlal ediliyor!
Raporda
ayrıca, Müslüman olmayan toplulukların sorunlarla karşı karşıya kalmaya devam
ettiklerine vurgu yapılarak mülk hakkı, adalete erişim, iş bulma kabiliyeti
gibi konularda zorluklar yaşamayı sürdürdüğüne dikkat çekildi. Raporda ilaveten
kadınlara yönelik şiddet, kadınların iş gücüne katılımı, erken yaşta ve zorla
yaptırılan evlilikler ve lezbiyen, gay, biseksüel ve transseksüellere yönelik
ayrımcılık konusunda da eleştirilere yer verildi.
Patrik
ekümeniktir!
Avrupa
Komisyonu Türkiye İlerleme Raporu'nda, 'dini özgürlükler' başlığı altında,
geçmiş yıllarda olduğu gibi Fener Rum Patriği Bartholomeos'tan büyük harflerle
'Ekümenik Patrik' olarak söz ediliyor. Raporda şu ifade dikkat çekiyor:
"Türk yetkililere göre, Ekümenik Patrik Ekümenik sıfatını kullanmakta
özgürdür. Bununla birlikte Patrikhane yetkililerden bu konuda herhangi bir
bildirim almadı ve Türkçe olarak ‘Fener Rum
Patrikhanesi’
unvanını kullanıyor." Raporda Patriğin ekümenik sıfatını hangi Türk
yetkilinin kullanacağına dair bilgi verdiği konusunda ayrıntıya inilmiyor.
Alevi
konusu yine öne çıkarıldı
Avrupa
Komisyonu, 2012 İlerleme Raporu’nda, 2009 yılında yapılan Alevi açılımının
somut bir devamının olmadığına vurgu yaparak, Alevilerin ayrımcılıklarla karşı
karşıya kaldığını savundu. Raporda, din hakkında bilgilerinde yer aldığı nüfuz
cüzdanı gibi kişisel belgelerin bazı ayrımcı eylemlere ve İslam’dan başka bir
dine geçen kişilerin yerel yetkililer tarafından 'rahatsız edilmesine' neden
olduğu ifade edilerek nüfuz cüzdanlarında dini üyeliklerin belirtilmesinin
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin ihlali olduğu belirtildi.
Bazı
Alevilerin kamu hizmetinde iş konusunda ayrımcılıkla karşı karşıya
kaldıklarının da belirtildiği raporda, “2009 yılında yapılan Alevi açılımının
somut bir devamının olmadı. Cem evleri resmi olarak tanınmadı ve
Aleviler
ibadetlerini yapmak için yeni yerler kurmak konusunda zorluklarla karşı karşıya
kaldı. Aleviler, bazı şehirlerde birçok Alevi vatandaşın evinin
işaretlenmesiyle ve kendilerine yönelik olaylardan dolayı kaygılandı”
değerlendirmesi yapıldı.
Türk
ekonomisi kırılgan
Avrupa
Komisyonu Türkiye ile ilgili 2012 İlerleme Raporu, son bir yılda Türk
ekonomisine ilişkin gelişmeleri de değerlendiriyor. Raporda cari açığın
azalmakla birlikte büyük olmayı sürdürdüğüne dikkat çekilirken, büyük dış
dengesizlikler nedeniyle ekonominin yeni küresel finansal şoklara karşı
kırılgan olmaya devam ettiği vurgulanıyor. Raporda, “Yeni bakanlıklar ve
yönetim yapıları oluşturulurken hükümet kurumları arasında sorumluluklardaki
bölünme, bütçe hazırlamaya ve orta vadeli ekonomik politikalarını belirlemeye
yönelik koordinasyonu giderek daha karmaşıklaştırdı gibi görünüyor”
ifadelerinin de kullanılıyor.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.