Muharref Hıristiyanlığı sembolize eden oniki yıldızlı Avrupa Birliği bayrağına talep patlaması yaşanıyormuş. Hayır, hayır, üye ülkelerden birinde değil, üye olmak için 41 yıldır kapılarda bekletilen ve sadece 3 Ekim 2005 tarihini müzakere tarihi olarak alan, bu tarihi almak için, oyun başladıktan sonra da değiştirilen bütün kurallara eyvallah diyen ülkemizde yaşanıyormuş bu talep patlaması.
18 Aralık'ta başkentimizi baştan başa bu bayraklarla donattıklarına göre, üretime çok çok erkenden başladılar demektir. Sayın Başbakan Brüksel dönüşü bütün heyetin valizlerini oniki yıldızlı bayraklarla doldurmuş da olabilir.
Haberi veren televizyon, bu bayrağı üreten atölyelerin yirmidört saat aralıksız çalıştıklarını, en fazla talebin de güney illerimizden geldiğini ağzı kulaklarına varırcasına anlatıyordu.
Ülkemizde yaşayan azınlıkların ve her halleriyle özelikle ruh halleriyle azınlıklara dönüşmüş vatandaşlarımızın ecnebi bayraklarına olan sevdaları arası-sıra böyle nüksediyor.
Mesela, yakın tarihimize bakıyoruz;
"Kimi Hindu kimi yamyam kimi bilmem ne bela
Hani taûne de züldür bu rezil istila"
diye tarif edilen Çanakkale Savaşı sırasında İstanbul'daki azınlıklar -istisnalar olabilir- ait oldukları ülkelerin bayraklarıyla evlerini, işyerlerini alabildiğine süslüyorlar ve üç-beş gün içinde Çanakkale'yi geçip İstanbul'a ulaşacağını hesap ettikleri haçlı ordularını tam bir bayram havası içinde beklemeye başlıyorlar.
Şimdi bu ecnebi bayrak sevdalılarına, iktidar partisinin iğdiş ettiği, köleleştirdiği kitleler ilave edildi, onlarca kurum oluşturuldu oniki yıldızı savunan. Ayrıca on yıldır, diyalog diye yatıp, üç tek tanrılı din diye kalkan diyalog ekibi de oniki yıldızlı bayrak sempatizanı, sevdalısı epey vatandaş yetiştirdi.
Bu şartlarda AB bayrağına talep niye artmasın ki? Başbakanın ve kabine üyelerinin eliyle başkentimiz bu şekilde kirletildikten sonra ve hiç kimseden hiç bir ses çıkmadığına göre üretim seferberliği başlasın... Yarın, bu arkadaşlar çıkıp da, utanmadan ve de sıkılmadan "AB bayrağı üretiminde zirveye çıktık ve yüzlerce işsize iş bulduk" diye ekranlarda gerdan kıvırırlarsa hiç şaşırmayın.
Bunun bir adım sonrası da, Avrupa Birliği marşını okullarda okutmak olacaktır herhalde. Göklerde oturan baba tanrıdan, sağında oturan oğlundan, kutsal ruhtan bahseden, yani Hıristiyanlığın tüm şirk unsurlarını ihtiva eden AB marşı...
Zillet ki ne zillet.
18 Aralık'ta başkentimizi baştan başa bu bayraklarla donattıklarına göre, üretime çok çok erkenden başladılar demektir. Sayın Başbakan Brüksel dönüşü bütün heyetin valizlerini oniki yıldızlı bayraklarla doldurmuş da olabilir.
Haberi veren televizyon, bu bayrağı üreten atölyelerin yirmidört saat aralıksız çalıştıklarını, en fazla talebin de güney illerimizden geldiğini ağzı kulaklarına varırcasına anlatıyordu.
Ülkemizde yaşayan azınlıkların ve her halleriyle özelikle ruh halleriyle azınlıklara dönüşmüş vatandaşlarımızın ecnebi bayraklarına olan sevdaları arası-sıra böyle nüksediyor.
Mesela, yakın tarihimize bakıyoruz;
"Kimi Hindu kimi yamyam kimi bilmem ne bela
Hani taûne de züldür bu rezil istila"
diye tarif edilen Çanakkale Savaşı sırasında İstanbul'daki azınlıklar -istisnalar olabilir- ait oldukları ülkelerin bayraklarıyla evlerini, işyerlerini alabildiğine süslüyorlar ve üç-beş gün içinde Çanakkale'yi geçip İstanbul'a ulaşacağını hesap ettikleri haçlı ordularını tam bir bayram havası içinde beklemeye başlıyorlar.
Şimdi bu ecnebi bayrak sevdalılarına, iktidar partisinin iğdiş ettiği, köleleştirdiği kitleler ilave edildi, onlarca kurum oluşturuldu oniki yıldızı savunan. Ayrıca on yıldır, diyalog diye yatıp, üç tek tanrılı din diye kalkan diyalog ekibi de oniki yıldızlı bayrak sempatizanı, sevdalısı epey vatandaş yetiştirdi.
Bu şartlarda AB bayrağına talep niye artmasın ki? Başbakanın ve kabine üyelerinin eliyle başkentimiz bu şekilde kirletildikten sonra ve hiç kimseden hiç bir ses çıkmadığına göre üretim seferberliği başlasın... Yarın, bu arkadaşlar çıkıp da, utanmadan ve de sıkılmadan "AB bayrağı üretiminde zirveye çıktık ve yüzlerce işsize iş bulduk" diye ekranlarda gerdan kıvırırlarsa hiç şaşırmayın.
Bunun bir adım sonrası da, Avrupa Birliği marşını okullarda okutmak olacaktır herhalde. Göklerde oturan baba tanrıdan, sağında oturan oğlundan, kutsal ruhtan bahseden, yani Hıristiyanlığın tüm şirk unsurlarını ihtiva eden AB marşı...
Zillet ki ne zillet.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Vefatının beşinci yıl dönümünde Haydar Baş tüm yurtta anılıyor / 15.04.2025
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Oruç tutsaydı bizi… / 10.03.2025
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Oruç tutsaydı bizi… / 10.03.2025