“Yarının gelmesini düşünme”
Rabb'ine dön. Bütün kalbinle O'na koş. Gelecek günü, geçmişin yanına bırak. Yarının gelmesini düşünme. İşlerini bugünde bitir. Yarın, sabah olduğunda, bu hayata veda etmiş olabilirsin
15.03.2012 00:00:00
İman
sahibi, dünyalık adamlar arasında bir garip kişidir. Zâhid olan, âhirette bir
zavallı gibidir; çünkü onun arzusu âhiretin güzelliği değildir, efendisidir.
İrfan sahibi ise, Zât-ı İlâhîden gayri her şeyi bir yana atar.
Bazı iman sahipleri dünyada bir zindan hayatı yaşar. Rızkı dar değildir.
Çocukları mal içinde yüzer; etrafında dolaşır gülüşürler. Ama kendi iç âlemi
hüzün içindedir. Dışından onlar gibi güler. İçi ise kederle doludur.
O insan dünyayı kalbi ile bilir, ne olduğunu anlar. Bu yüzden ona yol verir.
Dünyanın tümüne birden yol vermez, sıra ile yapar. Birinci defa yol verir;
bekler, bazı güçlüklerini yenebiliyorsa ikinci kısmını da bırakır. Buna da
güçlü olduğunu anlayınca üçüncüsüne geçer ve bir daha kalbine koymamak üzere
yol verir. Bütün varlığını öz âleme çevirir. Bu hâlinde samimidir. Samimiyeti
sayesinde, Hak Teâlâ'nın nuru bir anda varlığını sarar. Dünya ona:
“Beni niye bıraktın?” diye sorar.
“Bu gayet basit, senden daha iyisini buldum da, ondan…” deyince dünya bir daha
sorar:
“Beni niçin bıraktın?” O da tekrar şöyle der:
“Sen sonradan yaratıldın; fânisin, ömrün ölçülüdür. Sana bir suret verilmiş.
Dışın süslü, ama için bozuk. İç âlemin bir başka. Onu anlıyorum. Seni terk
etmemin yegâne sebebi budur.”
Bu anlayışla o irfan sahibi, marifetin aslını bulur, hür olur. Dünyada gezdiği
hâlde kalbini dünyadan alır; bir garip kişi olarak gezer. Zaman olur âhireti de
bırakır, her şeyi bırakır.
Artık dünya o zâta hizmet eder. Dünyayı, bütün tebaası ile hizmet eder görür,
sevinir. Bu hizmetten daha fazla hizmet istemez. İyi işler tutmak için dünyadan
faydalanır. Kafiyen ziynet eşyalarına gönül kaptırmaz. Hiç kimsenin yanına
süslü olarak gitmez. Sebebi ise kimsenin dikkatini üzerine çekmemektir. Bu
arada tek gayesi, Yaratan'ın gözüne girmektir. Büyük zâtlar bir şahsı
severlerse ona hediyeler yağdırırlar, o bunu bilirdi. Ama esas maksadı hediye
değil bizzat efendisi idi. Efendisinin sevgisini kazanmak, onun yegâne
sevdiğidir. Efendisi onu sevince her şey onun olur. Kendi varlığı için seçer,
her şey olur. Kendi varlığı için seçer, başkalarına vermez… O iman sahibi
bunları iyi öğrenmiştir.
Rabb'ine dön. Bütün kalbinle O'na koş. Gelecek günü, geçmişin yanına bırak.
Yarının gelmesini düşünme. İşlerini bugünde bitir. Yarın, sabah olduğunda, bu
hayata veda etmiş olabilirsin.
Ey zengin, zenginliğin seni aldatmasın. Yarın, bütün malın telef olabilir; sen
bir pula muhtaç fakir kişi olabilirsin.
Her şeyi bırak, hâlen bağlı olduğun şeylerin Hâlık'ı ile ol. O'na benzeyen
yoktur. Kendini boş şeylerle avutmaya çalışma. Seni O'ndan gayrisi
sevindiremez. Peygamber (s.a.v) Efendimiz şöyle buyurur: “İman sahibi,
Yaratan'ına kavuşuncaya kadar rahat yüzü göremez.” (Fethu'r Rabbani /
Abdülkadir Geylani)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.