Bir gün gelecek...
Mutlaka böyle bir gün gelecek...
Zalimlerin ağızlarından bu sözler dökülecek:
“Acaba geri dönmeye bir yol var mıdır?”
Henüz hayatta iken, ölüm meleği kapıyı çalmamışken elbette “geri dönmeye” bir yol var.
Tevbe var, istiğfar var, işlediğin zalimlikler kadar mazlumların yardımına koşup kendini affettirmeye çalışmak var...
Ama ölümden sonra böyle bir “çıkış yolu” yok.
“Allah, kimi saptırırsa, artık bundan sonra onun hiçbir velisi yoktur. Azabı gördükleri zaman, o zalimleri bir görsen; ‘Geri dönmeğe bir yol var mı?’ derler.”
“Onları görürsün; zilletten başları önlerine düşmüş bir halde, ona (ateşe) sunulurlarken göz ucuyla sezdirmeden bakarlar. İman edenler de: «Gerçekten hüsrana uğrayanlar, kıyamet günü hem kendi nefislerini, hem de yakın akraba (veya yandaş)larını da hüsrana uğratmışlardır» dediler. Haberiniz olsun; gerçekten zalimler, kalıcı bir azab içindedirler.” (Şura, 44-45)
Demek ki zalim, zulmü ile mazlumların ahını almakla kalmıyor, aile efradını, yakın çevresini, zulmüne destek olanları da ateşe sürüklüyor.
Ahirete inanmayanlara bir diyeceğimiz yok, onlar yollarını çizmişler, inkarcılığı tercih etmişler ve elbette sonuçlarına da katlanacaklar.
Ancak mü’minlik, müslümanlık iddiasında oldukları halde zulüm işleyenler, zalimi alkışlayanlar, zalimlere her çeşit desteği sunanlar...Bizi üzen işte bunların yanlış tercihleridir.
Temennimiz, henüz burada iken, ölüm gelip çatmamışken bir muhasebe yapıp “bir çıkış yolu var mı “ demeleridir.
“O gün, inkâr ile, isyan ile baskı, zulüm ve işkence ile temel hak ve hürriyetleri, Allah yolunu, Allah yolundaki faaliyetleri engelleyen, hakka riayet etmeyen zâlimlerin özür dilemeleri hiçbir fayda sağlamaz. Onlara lânet edilir. Kötü yurtta, Cehennemde kalırlar.” (Mü’min, 52)
“O gün, zalim kimse ellerini ısırıp: ‘Keşke Peygamberle beraber bir yol tutsaydım, vay başıma gelene; keşke falancayı dost edinmeseydim. And olsun ki beni, bana gelen Kur’an’dan o saptırdı. Şeytan insanı yalnız ve yardımcısız bırakıyor’ der.” (Furkan, 27-29)
Mutlaka böyle bir gün gelecek...
Zalimlerin ağızlarından bu sözler dökülecek:
“Acaba geri dönmeye bir yol var mıdır?”
Henüz hayatta iken, ölüm meleği kapıyı çalmamışken elbette “geri dönmeye” bir yol var.
Tevbe var, istiğfar var, işlediğin zalimlikler kadar mazlumların yardımına koşup kendini affettirmeye çalışmak var...
Ama ölümden sonra böyle bir “çıkış yolu” yok.
“Allah, kimi saptırırsa, artık bundan sonra onun hiçbir velisi yoktur. Azabı gördükleri zaman, o zalimleri bir görsen; ‘Geri dönmeğe bir yol var mı?’ derler.”
“Onları görürsün; zilletten başları önlerine düşmüş bir halde, ona (ateşe) sunulurlarken göz ucuyla sezdirmeden bakarlar. İman edenler de: «Gerçekten hüsrana uğrayanlar, kıyamet günü hem kendi nefislerini, hem de yakın akraba (veya yandaş)larını da hüsrana uğratmışlardır» dediler. Haberiniz olsun; gerçekten zalimler, kalıcı bir azab içindedirler.” (Şura, 44-45)
Demek ki zalim, zulmü ile mazlumların ahını almakla kalmıyor, aile efradını, yakın çevresini, zulmüne destek olanları da ateşe sürüklüyor.
Ahirete inanmayanlara bir diyeceğimiz yok, onlar yollarını çizmişler, inkarcılığı tercih etmişler ve elbette sonuçlarına da katlanacaklar.
Ancak mü’minlik, müslümanlık iddiasında oldukları halde zulüm işleyenler, zalimi alkışlayanlar, zalimlere her çeşit desteği sunanlar...Bizi üzen işte bunların yanlış tercihleridir.
Temennimiz, henüz burada iken, ölüm gelip çatmamışken bir muhasebe yapıp “bir çıkış yolu var mı “ demeleridir.
“O gün, inkâr ile, isyan ile baskı, zulüm ve işkence ile temel hak ve hürriyetleri, Allah yolunu, Allah yolundaki faaliyetleri engelleyen, hakka riayet etmeyen zâlimlerin özür dilemeleri hiçbir fayda sağlamaz. Onlara lânet edilir. Kötü yurtta, Cehennemde kalırlar.” (Mü’min, 52)
“O gün, zalim kimse ellerini ısırıp: ‘Keşke Peygamberle beraber bir yol tutsaydım, vay başıma gelene; keşke falancayı dost edinmeseydim. And olsun ki beni, bana gelen Kur’an’dan o saptırdı. Şeytan insanı yalnız ve yardımcısız bırakıyor’ der.” (Furkan, 27-29)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Vefatının beşinci yıl dönümünde Haydar Baş tüm yurtta anılıyor / 15.04.2025
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Oruç tutsaydı bizi… / 10.03.2025
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Oruç tutsaydı bizi… / 10.03.2025