2. darbe... Üzerinden 47 yıl geçti
Cumhuriyet tarihinde demokrasiye vurulan ikinci darbe olarak değerlendirilen 12 Mart 1971 Muhtırası'nın üzerinden 47 yıl geçti. Radyodan okunan 12 Mart muhtırası sonrasında dönemin Başbakanı Süleyman Demirel istifa etmek zorunda kalmıştı
12.03.2018 00:00:00
Cumhuriyet'in ilanının ardından, çok partili hayata geçişin sancılarını yaşayan Türkiye'de ilk askeri darbe 27 Mayıs 1960'da yaşandı. Türk Silahlı Kuvvetlerinden bir grup subayın Demokrat Partinin (DP) 'Türkiye'yi baskı rejimine ve kardeş kavgasına götürdüğü' gerekçesiyle ülke yönetimine el koyduğu darbe, eski Başbakan Adnan Menderes, eski Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve eski Maliye Bakanı Hasan Polatkan'ın idamıyla sonuçlandı.
Bu darbe sonrasında ülkede yaşanan çalkantılı süreç, sağ-sol olaylarının ve toplumsal gerilimlerin artmasına yol açtı. 16 Şubat 1969'da Türkiye siyasi tarihine 'kanlı pazar' olarak geçen önemli bir gelişme yaşandı. İstanbul'a demirleyen Amerikan 6. Filo'sunu protesto sırasında yaşanan olaylarda 2 kişi öldü, yüzlerce kişi yaralandı. Dönemin tartışma yaratan bir diğer konusu ise anayasa değişikliğiyle "DP'lilerin siyasi haklarının iade edilmesine" yönelik TBMM'ye verilen teklif oldu. Ana muhalefet partisi CHP'nin de olumlu baktığı bu teklife, silahlı kuvvetler karşı çıktı. Yaşanan büyük tartışmalar üzerine anayasa değişikliği teklifi komisyondan geri çekilerek, genel seçime gidildi.
Süleyman Demirel'in liderliğindeki Adalet Partisi, 1969 genel seçimlerinde büyük başarı kazanarak tek başına iktidar oldu. Demirel'in başbakan olduğu bu seçimde, 143 milletvekili çıkaran CHP, ana muhalefette kalmaya devam etti.
Darbeye giden süreç
12 Mart Muhtırası'na giden süreci hazırlayan olaylardan biri de 15-16 Haziran 1970'te yaşanan büyük işçi eylemleri oldu. Adalet Partisi ve CHP iş birliğiyle, çalışma yaşamını ve temel sendikalar mevzuatını düzenleyen 274 sayılı İş Yasası ile 275 sayılı Sendikalar Yasası'nda yapılan değişiklik, başta DİSK olmak üzere çeşitli sendikaların tepkisini çekti. "Sendikal örgütlenme ve grev hakkının kısıtlanacağı" gerekçesiyle on binlerce işçinin başta İstanbul olmak üzere Türkiye genelinde başlattığı yürüyüş ve eylemlere polis müdahale etti.
Olayların büyümesi üzerine Bakanlar Kurulunca İstanbul ve Kocaeli'de sıkıyönetim ilan edildi. Bu süreçte, bazı sanayi bölgelerinde polisin yanı sıra askeri birlikler de güvenlik önlemlerinde görev aldı.
Öğrenci olayları
Siyasi krizler ve işçi sendikaları tarafından gerçekleştirilen eylemlerin yanı sıra öğrenci olayları da Demirel hükümetinin üstesinden gelmesi gereken konuların başında yer aldı. Üniversitelerde karşıt görüşlü gruplar arasında çıkan ve emniyet güçlerince güçlükle bastırılan olaylarda, çok sayıda öğrenci yaralandı.
ODTÜ'yü 1969'da ziyarete gelen eski ABD Ankara Büyükelçisi Robert Komer'in arabasının öğrenciler tarafından yakılması da dönemin dikkat çekici olayları arasında yer buldu. Ankara'da, Deniz Gezmiş ve arkadaşlarınca 4 ABD askerinin kaçırılıp sonrasında serbest bırakılması da ülke gündemini meşgul eden olayların başında geldi.
Artan şiddet olayları ve huzurlukların yanına ekonomik sıkıntıların da eklenmesi Türkiye'de yeni sorunların önünü açtı. Ekonomisinin darboğaza girdiği bu dönemde halk da yoksullaşmaya başladı. Darbenin ayak seslerinin duyulduğu bu süreçte Başbakan Demirel'in bir konuşmasında, "Türk Silahlı Kuvvetlerinin Cumhuriyet'in ve rejimin bekçiliği ve yurdun iç ve dış tehlikelere karşı savunulması görevlerini bırakıp memleket idaresini ele alması halinde, bizatihi korumakla mükellef oldukları rejim, Cumhuriyet ne hale gelir?" sözleri dikkati çekti.
Demirel istifa etmek zorunda kaldı
Ordunun, 12 Mart 1971 günü sivil idareye müdahalesiyle demokratik süreç, 27 Mayıs 1960 darbesinden sonra bir kez daha kesintiye uğradı. Genelkurmay Başkanı Memduh Tağmaç, Kara Kuvvetleri Komutanı Faruk Gürler, Deniz Kuvvetleri Komutanı Celal Eyiceoğlu ve Hava Kuvvetleri Komutanı Muhsin Batur'un imzasıyla Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay'a bir muhtıra verilerek hükümet istifaya zorlandı. Darbe, 12 Mart günü saat 13.00 sıralarında TRT radyolarından okunan muhtıra ile ilan edildi.
Bu muhtıra sonrası Başbakan Süleyman Demirel istifa etmek zorunda kaldı. Muhtıra sonrasında başlanan operasyonlarda birçok kişi gözaltına alınıp hapse atıldı. Çok sayıda işkence ve kötü muamele iddialarının ortaya atıldığı, demokrasinin kaybedildiği bu süreçte, Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan, 6 Mayıs 1972'de idam edildi.
Bu darbe sonrasında ülkede yaşanan çalkantılı süreç, sağ-sol olaylarının ve toplumsal gerilimlerin artmasına yol açtı. 16 Şubat 1969'da Türkiye siyasi tarihine 'kanlı pazar' olarak geçen önemli bir gelişme yaşandı. İstanbul'a demirleyen Amerikan 6. Filo'sunu protesto sırasında yaşanan olaylarda 2 kişi öldü, yüzlerce kişi yaralandı. Dönemin tartışma yaratan bir diğer konusu ise anayasa değişikliğiyle "DP'lilerin siyasi haklarının iade edilmesine" yönelik TBMM'ye verilen teklif oldu. Ana muhalefet partisi CHP'nin de olumlu baktığı bu teklife, silahlı kuvvetler karşı çıktı. Yaşanan büyük tartışmalar üzerine anayasa değişikliği teklifi komisyondan geri çekilerek, genel seçime gidildi.
Süleyman Demirel'in liderliğindeki Adalet Partisi, 1969 genel seçimlerinde büyük başarı kazanarak tek başına iktidar oldu. Demirel'in başbakan olduğu bu seçimde, 143 milletvekili çıkaran CHP, ana muhalefette kalmaya devam etti.
Darbeye giden süreç
12 Mart Muhtırası'na giden süreci hazırlayan olaylardan biri de 15-16 Haziran 1970'te yaşanan büyük işçi eylemleri oldu. Adalet Partisi ve CHP iş birliğiyle, çalışma yaşamını ve temel sendikalar mevzuatını düzenleyen 274 sayılı İş Yasası ile 275 sayılı Sendikalar Yasası'nda yapılan değişiklik, başta DİSK olmak üzere çeşitli sendikaların tepkisini çekti. "Sendikal örgütlenme ve grev hakkının kısıtlanacağı" gerekçesiyle on binlerce işçinin başta İstanbul olmak üzere Türkiye genelinde başlattığı yürüyüş ve eylemlere polis müdahale etti.
Olayların büyümesi üzerine Bakanlar Kurulunca İstanbul ve Kocaeli'de sıkıyönetim ilan edildi. Bu süreçte, bazı sanayi bölgelerinde polisin yanı sıra askeri birlikler de güvenlik önlemlerinde görev aldı.
Öğrenci olayları
Siyasi krizler ve işçi sendikaları tarafından gerçekleştirilen eylemlerin yanı sıra öğrenci olayları da Demirel hükümetinin üstesinden gelmesi gereken konuların başında yer aldı. Üniversitelerde karşıt görüşlü gruplar arasında çıkan ve emniyet güçlerince güçlükle bastırılan olaylarda, çok sayıda öğrenci yaralandı.
ODTÜ'yü 1969'da ziyarete gelen eski ABD Ankara Büyükelçisi Robert Komer'in arabasının öğrenciler tarafından yakılması da dönemin dikkat çekici olayları arasında yer buldu. Ankara'da, Deniz Gezmiş ve arkadaşlarınca 4 ABD askerinin kaçırılıp sonrasında serbest bırakılması da ülke gündemini meşgul eden olayların başında geldi.
Artan şiddet olayları ve huzurlukların yanına ekonomik sıkıntıların da eklenmesi Türkiye'de yeni sorunların önünü açtı. Ekonomisinin darboğaza girdiği bu dönemde halk da yoksullaşmaya başladı. Darbenin ayak seslerinin duyulduğu bu süreçte Başbakan Demirel'in bir konuşmasında, "Türk Silahlı Kuvvetlerinin Cumhuriyet'in ve rejimin bekçiliği ve yurdun iç ve dış tehlikelere karşı savunulması görevlerini bırakıp memleket idaresini ele alması halinde, bizatihi korumakla mükellef oldukları rejim, Cumhuriyet ne hale gelir?" sözleri dikkati çekti.
Demirel istifa etmek zorunda kaldı
Ordunun, 12 Mart 1971 günü sivil idareye müdahalesiyle demokratik süreç, 27 Mayıs 1960 darbesinden sonra bir kez daha kesintiye uğradı. Genelkurmay Başkanı Memduh Tağmaç, Kara Kuvvetleri Komutanı Faruk Gürler, Deniz Kuvvetleri Komutanı Celal Eyiceoğlu ve Hava Kuvvetleri Komutanı Muhsin Batur'un imzasıyla Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay'a bir muhtıra verilerek hükümet istifaya zorlandı. Darbe, 12 Mart günü saat 13.00 sıralarında TRT radyolarından okunan muhtıra ile ilan edildi.
Bu muhtıra sonrası Başbakan Süleyman Demirel istifa etmek zorunda kaldı. Muhtıra sonrasında başlanan operasyonlarda birçok kişi gözaltına alınıp hapse atıldı. Çok sayıda işkence ve kötü muamele iddialarının ortaya atıldığı, demokrasinin kaybedildiği bu süreçte, Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan, 6 Mayıs 1972'de idam edildi.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.