Müzdelife'ye 6-7 km mesefadeki Zü'l Mecaz panayır alanında halen eski günlerin kalıntılarına rastlamak mümkün.
Mehmet Emin KOÇ / Harun GÖKSEL - MEKKE
Zü'l Mecaz panayırı, halen SİT alanı olarak koruma altına alınmış vaziyette. Diyanet İşleri Başkanlığı'nın irşad kadrosunda gönüllü olarak hizmet veren Ümmü'l Kura Üniversitesi Öğretim üyesi Necati Öztürk hoca ile Zü'l Mecaz ve çevresini beraber gezdik. Panayır sahasında, dönemin dükkan kalıntılarını halen görmek mümkün.Allah Rasulü (sav), islam'ın geldiği ilk dönemde Arap kabilelerinin Kabe'yi ziyaret günlerinden önce 10 gün boyunca açık kalan panayıra, 3-4 kez gelerek burada mal satan tüccarlara ve alış-veriş yapan kabilelere İslam'ı tebliğ etmiştir. Nitekim Rasulüllah'ın mübarek ashabından Rabia b. Ubbad, Rubeyye b. Abâde'd Deylî ve Târık b. Abdullah, ayrı ayrı şöyle anlatıyorlar: Zü'l-Mecaz panayırında bulunuyordum. İslam'ın ilk yıllarında Rasûlullah'ı Zü'l-Mecaz panayırında gördüm. Sırtında kırmızı bir cübbe vardı. Panayırı karış karış gezerek, oradakilere şöyle haykırıyordu: "Ey insanlar! Lâilâheillallah deyiniz, kurtulunuz! Ey Filanoğulları, ben size Allah'ın Rasulü olarak gönderildim. Yalnız Allah'a ibadet etmenizi ve O'na ortak koşmamanızı tavsiye ediyorum. Siz de beni tasdik edin ve bana yardım edin. Sayenizde, Allah'ın beni görevlendirdiği bu işi tamamlayayım."Halk onun etrafını sarmıştı. Arkasından koşuşturan yüzü parlak, gözleri şaşı, iki tane saç örgüsü bulunan birisi vardı. Bu arkadaki kişi Hz. Peygamber'in topuklarını kan içerisinde bırakmıştı. Mübarek baldırlarına taş atmış, onları kanatmıştı. Hatta Rasulullah'ın ayakkabısı kan ile dolmuştu. Rasulüllah'ın nidasının ardından bu adam da şöyle sesleniyordu: "Bu benim yeğenimdir. Yolunu şaşırmış, atasının dinini terk etmiştir, sakın ona inanmayınız, yalancıdır!"Hz. Peygamber nereye giderse, hangi noktaya doğru yönelirse; o da oraya doğru gidiyordu. Bu adamın kim olduğunu sordum. Bana, sözkonusu adamın, Hz. Peygamber'in amcası Ebu Leheb olduğunu söylediler.Zü'l Mecaz'da bu eziyetleri yeğenine reva gören Ebu Leheb, Rasulüllah'a, "Eğer dinini kabul edersem benim için ne var?" diye sordu. Rasulüllah (sav) "Diğer iman edenlere ne varsa, senin için de o var?" buyurdu. Ebu Leheb "Benim için bir ayrıcalık yok mu?" diye tekrar sorduğunda; Rasulüllah (sav) "Başka ne istiyorsun?" buyurdu. Ebu Leheb şöyle karşılık verdi: "Kahrolası din, beni başkaları ile eşit kılıyor!"İslam'ın ilk günlerinde davete icabet ederek cennetle müjdelenenler gibi, Zü'l Mecaz panayır alanındaki dükkan kalıntıları, o gün bugün Rasulüllah'ı (sav) tasdik ediyor. Ebu Lehepleri ise Zü'l Mecaz'ın taşları bile yalanlıyor.
Mehmet Emin KOÇ / Harun GÖKSEL - MEKKE
Zü'l Mecaz panayırı, halen SİT alanı olarak koruma altına alınmış vaziyette. Diyanet İşleri Başkanlığı'nın irşad kadrosunda gönüllü olarak hizmet veren Ümmü'l Kura Üniversitesi Öğretim üyesi Necati Öztürk hoca ile Zü'l Mecaz ve çevresini beraber gezdik. Panayır sahasında, dönemin dükkan kalıntılarını halen görmek mümkün.Allah Rasulü (sav), islam'ın geldiği ilk dönemde Arap kabilelerinin Kabe'yi ziyaret günlerinden önce 10 gün boyunca açık kalan panayıra, 3-4 kez gelerek burada mal satan tüccarlara ve alış-veriş yapan kabilelere İslam'ı tebliğ etmiştir. Nitekim Rasulüllah'ın mübarek ashabından Rabia b. Ubbad, Rubeyye b. Abâde'd Deylî ve Târık b. Abdullah, ayrı ayrı şöyle anlatıyorlar: Zü'l-Mecaz panayırında bulunuyordum. İslam'ın ilk yıllarında Rasûlullah'ı Zü'l-Mecaz panayırında gördüm. Sırtında kırmızı bir cübbe vardı. Panayırı karış karış gezerek, oradakilere şöyle haykırıyordu: "Ey insanlar! Lâilâheillallah deyiniz, kurtulunuz! Ey Filanoğulları, ben size Allah'ın Rasulü olarak gönderildim. Yalnız Allah'a ibadet etmenizi ve O'na ortak koşmamanızı tavsiye ediyorum. Siz de beni tasdik edin ve bana yardım edin. Sayenizde, Allah'ın beni görevlendirdiği bu işi tamamlayayım."Halk onun etrafını sarmıştı. Arkasından koşuşturan yüzü parlak, gözleri şaşı, iki tane saç örgüsü bulunan birisi vardı. Bu arkadaki kişi Hz. Peygamber'in topuklarını kan içerisinde bırakmıştı. Mübarek baldırlarına taş atmış, onları kanatmıştı. Hatta Rasulullah'ın ayakkabısı kan ile dolmuştu. Rasulüllah'ın nidasının ardından bu adam da şöyle sesleniyordu: "Bu benim yeğenimdir. Yolunu şaşırmış, atasının dinini terk etmiştir, sakın ona inanmayınız, yalancıdır!"Hz. Peygamber nereye giderse, hangi noktaya doğru yönelirse; o da oraya doğru gidiyordu. Bu adamın kim olduğunu sordum. Bana, sözkonusu adamın, Hz. Peygamber'in amcası Ebu Leheb olduğunu söylediler.Zü'l Mecaz'da bu eziyetleri yeğenine reva gören Ebu Leheb, Rasulüllah'a, "Eğer dinini kabul edersem benim için ne var?" diye sordu. Rasulüllah (sav) "Diğer iman edenlere ne varsa, senin için de o var?" buyurdu. Ebu Leheb "Benim için bir ayrıcalık yok mu?" diye tekrar sorduğunda; Rasulüllah (sav) "Başka ne istiyorsun?" buyurdu. Ebu Leheb şöyle karşılık verdi: "Kahrolası din, beni başkaları ile eşit kılıyor!"İslam'ın ilk günlerinde davete icabet ederek cennetle müjdelenenler gibi, Zü'l Mecaz panayır alanındaki dükkan kalıntıları, o gün bugün Rasulüllah'ı (sav) tasdik ediyor. Ebu Lehepleri ise Zü'l Mecaz'ın taşları bile yalanlıyor.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.