Prof. Dr. Haydar Baş, "Dua ve Zikir" isimli eserinde zikrullah ibadetinin usulü hakkında şu bilgileri veriyor:
"Allah, nübüvvet nurunu Peygamber Efendimizde (s.a.a.), velâyet nurunu da Peygamber Efendimiz (s.a.a.) kanalıyla Hz. Ali'de cem etmiştir. Bu, Allah'ın seçtiği bir yoldur. Peygamber Efendimizden sonra, velâyet İmam Ali Efendimize Rabbimizin bir ihsanıdır. Hz. Ali (k.v.) hakikate açılan kapıdır. İlim sahasının hem zâhirde, hem bâtında Peygambere (s.a.a.) açılan kapısıdır. "Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: "Ben ilmin şehriyim, Ali ise onun kapısıdır." (Tirmizî, 3723;).
Peygamber Efendimiz Hz. Cebrail'den aldığını, öğrendiğini Hz. Ali Efendimize öğretiyor. Eğer Hak tanınmak isteniyorsa; Ali (k.v.) kapısından geçilmesi gerekmektedir. O kapı Peygamber deryasına, oradan da Derya-yı Ehadiyyete açılıyor. Yani Ali'siz (k.v.) o kapıdan girilmez. Tasavvuf ehlinin tamamı velâyetin başı olan Hz. Ali'ye (k.v.) bağlıdır.
Hz. Ali (k.v.) ve bütün Ehl-i Beyt İmamları cehrî zikir yapmışlardır. Abdu'l-Hâlik Goncduvânî Resûlullah'tan (s.a.a.) beri yapılagelen cehrî zikir usulünü değiştirerek sessiz usulü ihdas etmiştir.
Mekke döneminde, Hicret öncesinde müşriklerin Müslümanlara eziyeti mevcut iken, müşriklerin Müslümanlara eziyet vermemeleri için Cenâb-ı Hak cemaatle kılınan namaz esnasında müşriklerin duymamaları için Peygamber Efendimize sesini yükseltmemesini emretmiştir.
İbn Abbâs'tan (radiyallahu anh) rivayetle; "Ey Muhammed! Namaz kılarken sesini yükseltme, gizli de okuma ikisi arasında bir yol tut!" (İsrâ, 17/110) meâlindeki âyet Peygamber (sallallahu aleyhi ve âlihi) Mekke'de iken indi. O sırada müşriklerden gizleniyordu. Çünkü müşrikler Kur'ân'ı duyduklarında; Kur'ân'a, onu indirene ve onu getirene küfrediyorlardı. Bu nedenle (Allah) şöyle buyurdu: "Namazda okurken müşrikler duyacak derecede sesini yükseltme! Ashâbın duyamayacağı kadar da gizli okuma! İkisi arasında bir yol tut! Bağırmadan oku ki onlar da Kur'ân'ı öğrensinler." (Buhârî, tefsîr İsrâ 14, V, 229; Tevhîd 34/3, VIII, 196; 44, VIII, 208- 9; 52, VIII, 214; Müslim, Salât 145-6, s. 329; Tirmizî, 3145- 6 ve Nesâî, Salât 80, II, 177; Ebû Bişr an Saîd b. Cübeyr an İbn Abbâs asl-ı senedi ile tahrîc ettiler).
Dudakları hareket ettirmeden, kelimeler duyulmadan Allah zikredilmek istenilirse, bu yapılana tefekkür denir. Peygamber Efendimiz ve sahabe-i kiram efendilerimizin, düşmandan zarar görme tehlikesi olmadığı güven ortamında, her zaman zikrullahı sesli bir şekilde cehren yaptıklarını rivâyet edilen hadislerden öğreniyoruz. Doğru olan da bu şekilde zikretmektir.
İbn Abbâs'tan (radiyallahu anh) rivayetle;
"Allah Resûlü'nün (sallallahu aleyhi ve âlihi) zamanında, cemaat farz namazından selâm verip ayrılırken seslerini zikirle yükseltirlerdi. Bu sesten onların namazdan ayrıldıklarını anlardım." (Abdürrezzâk, no. 3225; Buhârî, Ezân 155, I, 204; Ahmed, I, 367; Müslim, Salât no. 122, s. 410; Ebû Dâvud, no. 1003 ve İbn Huzeyme, no. 1707; İbn Cüreyc an Amr b. Dînâr an Ebî Ma'bed an İbn Abbâs asl-ı senedi ile tahrîc ettiler).
Diğer rivâyet şöyledir:
"Peygamber'in (sallallahu aleyhi ve âlihi) namazı bitirdiğini ancak (yüksek sesle söylediği) tekbirden anlardık." (Şâfiî, Ümm, I, 110; Humeydî, no. 480; Buhârî, Ezân 155, I, 204; Müslim, Salât no. 120-1, s.410; Ebû Dâvud, no. 1002; Nesâî, Sehv 79, III, 67; Ebû Yalâ, no. 2392; Taberânî, M. el-Kebîr no. 12200; İbn Huzeyme, no. 1706; İbn Hibbân, no. 2229 ve Beyhakî, II, 184; Süfyân b. Uyeyne an Amr b. Dînâr an Ebî Ma'bed an İbn Abbâs asl-ı senedi ile tahrîc ettiler).
es-Sâib b. Hâllâd'dan (radiyallahu anh) rivayetle;
Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: "Cibrîl Bana gelip dedi ki: Ey Muhammed, ashâbına söyle; telbiyede seslerini yükseltsinler!" (Mâlik, Hacc no. 34, s. 334; Ebû Dâvud, no. 1814; Tirmizî, no. 829; Nesâî, Menâsık 55, V, 162 ve İbn Mâce, no. 2922; Abdullah b. e. Bekr b. Muh. b. Amr b. Hazm an Abdilmelik b. e. Bekr b. el-Hâris b. Hişâm an Hâllâd b. es-Sâib el-Ensârî an ebîhî asl-ı senedi ile tahrîc ettiler)."
"Allah, nübüvvet nurunu Peygamber Efendimizde (s.a.a.), velâyet nurunu da Peygamber Efendimiz (s.a.a.) kanalıyla Hz. Ali'de cem etmiştir. Bu, Allah'ın seçtiği bir yoldur. Peygamber Efendimizden sonra, velâyet İmam Ali Efendimize Rabbimizin bir ihsanıdır. Hz. Ali (k.v.) hakikate açılan kapıdır. İlim sahasının hem zâhirde, hem bâtında Peygambere (s.a.a.) açılan kapısıdır. "Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: "Ben ilmin şehriyim, Ali ise onun kapısıdır." (Tirmizî, 3723;).
Peygamber Efendimiz Hz. Cebrail'den aldığını, öğrendiğini Hz. Ali Efendimize öğretiyor. Eğer Hak tanınmak isteniyorsa; Ali (k.v.) kapısından geçilmesi gerekmektedir. O kapı Peygamber deryasına, oradan da Derya-yı Ehadiyyete açılıyor. Yani Ali'siz (k.v.) o kapıdan girilmez. Tasavvuf ehlinin tamamı velâyetin başı olan Hz. Ali'ye (k.v.) bağlıdır.
Hz. Ali (k.v.) ve bütün Ehl-i Beyt İmamları cehrî zikir yapmışlardır. Abdu'l-Hâlik Goncduvânî Resûlullah'tan (s.a.a.) beri yapılagelen cehrî zikir usulünü değiştirerek sessiz usulü ihdas etmiştir.
Mekke döneminde, Hicret öncesinde müşriklerin Müslümanlara eziyeti mevcut iken, müşriklerin Müslümanlara eziyet vermemeleri için Cenâb-ı Hak cemaatle kılınan namaz esnasında müşriklerin duymamaları için Peygamber Efendimize sesini yükseltmemesini emretmiştir.
İbn Abbâs'tan (radiyallahu anh) rivayetle; "Ey Muhammed! Namaz kılarken sesini yükseltme, gizli de okuma ikisi arasında bir yol tut!" (İsrâ, 17/110) meâlindeki âyet Peygamber (sallallahu aleyhi ve âlihi) Mekke'de iken indi. O sırada müşriklerden gizleniyordu. Çünkü müşrikler Kur'ân'ı duyduklarında; Kur'ân'a, onu indirene ve onu getirene küfrediyorlardı. Bu nedenle (Allah) şöyle buyurdu: "Namazda okurken müşrikler duyacak derecede sesini yükseltme! Ashâbın duyamayacağı kadar da gizli okuma! İkisi arasında bir yol tut! Bağırmadan oku ki onlar da Kur'ân'ı öğrensinler." (Buhârî, tefsîr İsrâ 14, V, 229; Tevhîd 34/3, VIII, 196; 44, VIII, 208- 9; 52, VIII, 214; Müslim, Salât 145-6, s. 329; Tirmizî, 3145- 6 ve Nesâî, Salât 80, II, 177; Ebû Bişr an Saîd b. Cübeyr an İbn Abbâs asl-ı senedi ile tahrîc ettiler).
Dudakları hareket ettirmeden, kelimeler duyulmadan Allah zikredilmek istenilirse, bu yapılana tefekkür denir. Peygamber Efendimiz ve sahabe-i kiram efendilerimizin, düşmandan zarar görme tehlikesi olmadığı güven ortamında, her zaman zikrullahı sesli bir şekilde cehren yaptıklarını rivâyet edilen hadislerden öğreniyoruz. Doğru olan da bu şekilde zikretmektir.
İbn Abbâs'tan (radiyallahu anh) rivayetle;
"Allah Resûlü'nün (sallallahu aleyhi ve âlihi) zamanında, cemaat farz namazından selâm verip ayrılırken seslerini zikirle yükseltirlerdi. Bu sesten onların namazdan ayrıldıklarını anlardım." (Abdürrezzâk, no. 3225; Buhârî, Ezân 155, I, 204; Ahmed, I, 367; Müslim, Salât no. 122, s. 410; Ebû Dâvud, no. 1003 ve İbn Huzeyme, no. 1707; İbn Cüreyc an Amr b. Dînâr an Ebî Ma'bed an İbn Abbâs asl-ı senedi ile tahrîc ettiler).
Diğer rivâyet şöyledir:
"Peygamber'in (sallallahu aleyhi ve âlihi) namazı bitirdiğini ancak (yüksek sesle söylediği) tekbirden anlardık." (Şâfiî, Ümm, I, 110; Humeydî, no. 480; Buhârî, Ezân 155, I, 204; Müslim, Salât no. 120-1, s.410; Ebû Dâvud, no. 1002; Nesâî, Sehv 79, III, 67; Ebû Yalâ, no. 2392; Taberânî, M. el-Kebîr no. 12200; İbn Huzeyme, no. 1706; İbn Hibbân, no. 2229 ve Beyhakî, II, 184; Süfyân b. Uyeyne an Amr b. Dînâr an Ebî Ma'bed an İbn Abbâs asl-ı senedi ile tahrîc ettiler).
es-Sâib b. Hâllâd'dan (radiyallahu anh) rivayetle;
Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: "Cibrîl Bana gelip dedi ki: Ey Muhammed, ashâbına söyle; telbiyede seslerini yükseltsinler!" (Mâlik, Hacc no. 34, s. 334; Ebû Dâvud, no. 1814; Tirmizî, no. 829; Nesâî, Menâsık 55, V, 162 ve İbn Mâce, no. 2922; Abdullah b. e. Bekr b. Muh. b. Amr b. Hazm an Abdilmelik b. e. Bekr b. el-Hâris b. Hişâm an Hâllâd b. es-Sâib el-Ensârî an ebîhî asl-ı senedi ile tahrîc ettiler)."
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Gökhan Demir / diğer yazıları
- ABD ve İsrail’i gölgede bıraktılar… / 28.10.2024
- Büyük Ortadoğu Projesi’nin Türkiye ayağı / 24.10.2024
- Mustafa Kemal ile beraber hareket dönemi-II / 10.12.2020
- Mustafa Kemal ile beraber hareket dönemi-I / 09.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-VI / 08.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-V / 07.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-IV / 04.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-III / 03.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-II / 02.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-I / 01.12.2020
- Büyük Ortadoğu Projesi’nin Türkiye ayağı / 24.10.2024
- Mustafa Kemal ile beraber hareket dönemi-II / 10.12.2020
- Mustafa Kemal ile beraber hareket dönemi-I / 09.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-VI / 08.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-V / 07.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-IV / 04.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-III / 03.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-II / 02.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-I / 01.12.2020