Yıldönümü kapsamında her yıl geleneksel olarak 3 Mayıs'ta yapılan kutlamanın hazırlıkları bitme noktasına geldi.
Konya Büyükşehir Belediyesi tarafından eski otogar önünde düzenlenecek temsili karşılama töreninde, Mevlana Celaleddin Rumi, babası Bahaddin Veled ve ailesinin, Konya'ya at üzerinde gelişleri ve dönemin Selçuklu Sultanı Alaaddin Keykubat tarafından karşılanması sahnelenecek.
Büyükşehir Belediyesi çalışanları ve Belediye Kültür Müdürlüğü'nünkatkılarıyla yaklaşık 50 kişiden oluşan amatör tiyatro ekibinin canlandıracağı temsili karşılama töreninde, Mevlana, ailesi, Alaaddin Keykubat, vezirler ve saray görevlilerinin, o dönemi anımsatan kostümleri törene ayrı bir renk katacak.
Hz. Mevlana
Âşıklar sultanı Hazret-i Mevlâna, zaman çizgisinde 30 Eylül 1203'de Horasan'ın Belh şehrinde dünya sahiline teşrif etmiştir. Babası Sultanu'l-ulemâ diye bilinen Bahaeddin Veled, annesi Harzemşahlardan bir prenses olan Mü'mine Hatundur.
Gönül, Anadolu'yu ister
Bahaeddin Veled, Belh insanını tasarrufu altına almış ve onları aşk fırınında istenilen kıvama getirmeye çalışmıştır. Onu sevmeyenler halk üzerindeki bu engin tasarrufunu çekememiş, "yerinizi alacaktır" gerekçesi ile kendisini padişaha şikayet etmişlerdi. Dedikoduya meydan vermeden, bir cuma sabahı Belh şehrini aile efradı ve birkaç talebesi ile terkeden bu mânâ sultanının ayrılışından sonra, Belhliler ve Sultan ailesi Moğolların istilâsına maruz kalacak ve bu dargınlığın ağır faturasını canları ile ödeyeceklerdir. Bahaeddin Veled Hazretlerinin gönlü, Anadolu'da idi. Nitekim bu istek gerçekleşti. Hicaz Bölgesi'nden revân olunup Larende'ye kadar gelindi. Anadolu'nun bu şirin mıntıkasında Mevlâna Celâleddîn, Gevher Hatun'la evlendi.
Yıl 1219... Selçuklular'ın başına dünya ve âhiret sultanı diyebileceğimiz madde ve mânâ eri bir hükümdar gelmiştir. Alâeddin l. Keykubat, Larende'den Sultan'ul-Ulemâ'yı aile efradı ve sevenleri ile beraber Konya'ya davet etmiş ve Konya'ya yerleşmesine vesile olmuştur. 12 Ocak 1231 yılında ise yine burada Sultan'ul-Ulema, Allah'ın rahmetine kavuşmuştur.
"Bir postta iki arslan
oturmaz"
Bu zamana kadar babasının tedrisatında ve mânevî terbiyesinde yetişen Hazreti Mevlâna bundan sonra babasının halifelerinden Seyyid Burhaneddîn Hazretleri'nin terbiyesi ile yetişmiştir. Kayseri'ye gitmeye kararlı olan Seyyid Burhaneddin ise, bir müddet sonra "bir postta iki arslan oturmaz" gerekçesiyle Konya'dan ayrılmıştır. Mevlâna'nın bundan sonra Şems-i Tebrizî ile karşılaşıncaya kadar hayatı medresede talebelerine ders vermek, halkı ikaz ve irşad etmekle geçmiştir.
Şems-i Tebrizî ile tanıştıktan sonra, iki ezelî dost, kimin kime öğrenci, kimin kime öğretmen olacağı belli olmayacak bir tarzda müştereken vahdet şerbetini içmeye başlamışlardır.
Mevlâna, bütün dost ve arkadaşlarından ve Konya'nın ileri gelen zevâtından ayrılmış, medresesinde Şems ile birlikte sır kabuğuna çekilmişti. Vuslatta firkat şart olduğu için Şems'in Konya'yı terk etmesi gerekiyordu. Fırkatin zuhuru için Şems, aniden Konya'dan ayrılmıştur.
Mevlâna, derin hasret ateşleri içinde kıvranırken cemalinde her an Hakk'ı seyrettiği mürşidini aramaya koyulmuştu. Konya'ya gelip gidenden mecnun misâli "Şems, Şems!" diye soruyor, uçan kuşlardan haber arıyordu. Esasen bu arayış ve yanış Şems'in muhabbetinde yok oluştu. Mevlânâ'nın kemâli için bu ateş günden güne büyüyor, ikinci bir vuslat için sakin bir okyanus zemini halini alıyordu.
Ruhu, sonsuzluk
ülkesine yüceltecek sevgi
Beklenilen haber Konya'da yayılmaya başladı: "Şems Şam'da." Haberi alan Mevlâna derhal oğlu Sultan Veled ile birkaç müridini birçok hediyelerle beraber Şam'a gönderir. Şam'da ahşap bir binanın loş odasında karşısındaki şahısla muhabbet eden Şems, gelenlere ilgi duymamış intibaını veren bir tavır alır. Sultan Veled, ruhundaki engin terbiye ile büyük velinin eline dudağını ve alnını kavuşturur ve "Sultanım evvelden varid olan bütün dedikodular için Konya'nın eşrafı ve bütün halkı özür beyan ediyor ve yüce şahsınızı Konya'ya davet ediyorlar." der. Bu sözlere de rağbet göstermeyen Şems,Sultan Veled'i duymazlıktan gelir, muhabbetine devam eder. Ve gözünü parlatacak, ruhunu sonsuzluk ülkesine kadar yüceltecek sevgilisinin davet teklifini, Hak sözden başka bir söz duymayan kulağıyla işitir; Sultan Veled, "Efendimiz! Bütün bunların yanında sizi en az sizin kadar seven babam Mevlâna sizi Konya'ya davet ediyor." der. Bu en güzel davet Şems'i Konya'ya uçurmuştur.
"Şems geliyor!" diye istikbâl için Konya'nın eşrafı ve halkı sokaklara dökülmüş, na'tlar, kasideler, ilâhiler ve Kur'ân-ı Kerim okunmaya başlanmıştı. İki Hak dostu yine karşı karşıyaydı. Mevlâna bu ezel ve ebed mânâ büyüğünü medresesine getirmiş ve onun için mutevazi bir köşe hazırlamıştır. Bu yolculukta Şems Sultan Veled'e mânevî sırlarını verdiğini ifade ediyor. Hazreti Mevlâna, hocası Şems'i, kendi terbiyesinde yetiştirdiği evlatlığı ve öğrencisi Kimya Hanımla evlendirir. Artık Şems tamamen Konya'lı olmuştur.
Konya Büyükşehir Belediyesi tarafından eski otogar önünde düzenlenecek temsili karşılama töreninde, Mevlana Celaleddin Rumi, babası Bahaddin Veled ve ailesinin, Konya'ya at üzerinde gelişleri ve dönemin Selçuklu Sultanı Alaaddin Keykubat tarafından karşılanması sahnelenecek.
Büyükşehir Belediyesi çalışanları ve Belediye Kültür Müdürlüğü'nünkatkılarıyla yaklaşık 50 kişiden oluşan amatör tiyatro ekibinin canlandıracağı temsili karşılama töreninde, Mevlana, ailesi, Alaaddin Keykubat, vezirler ve saray görevlilerinin, o dönemi anımsatan kostümleri törene ayrı bir renk katacak.
Hz. Mevlana
Âşıklar sultanı Hazret-i Mevlâna, zaman çizgisinde 30 Eylül 1203'de Horasan'ın Belh şehrinde dünya sahiline teşrif etmiştir. Babası Sultanu'l-ulemâ diye bilinen Bahaeddin Veled, annesi Harzemşahlardan bir prenses olan Mü'mine Hatundur.
Gönül, Anadolu'yu ister
Bahaeddin Veled, Belh insanını tasarrufu altına almış ve onları aşk fırınında istenilen kıvama getirmeye çalışmıştır. Onu sevmeyenler halk üzerindeki bu engin tasarrufunu çekememiş, "yerinizi alacaktır" gerekçesi ile kendisini padişaha şikayet etmişlerdi. Dedikoduya meydan vermeden, bir cuma sabahı Belh şehrini aile efradı ve birkaç talebesi ile terkeden bu mânâ sultanının ayrılışından sonra, Belhliler ve Sultan ailesi Moğolların istilâsına maruz kalacak ve bu dargınlığın ağır faturasını canları ile ödeyeceklerdir. Bahaeddin Veled Hazretlerinin gönlü, Anadolu'da idi. Nitekim bu istek gerçekleşti. Hicaz Bölgesi'nden revân olunup Larende'ye kadar gelindi. Anadolu'nun bu şirin mıntıkasında Mevlâna Celâleddîn, Gevher Hatun'la evlendi.
Yıl 1219... Selçuklular'ın başına dünya ve âhiret sultanı diyebileceğimiz madde ve mânâ eri bir hükümdar gelmiştir. Alâeddin l. Keykubat, Larende'den Sultan'ul-Ulemâ'yı aile efradı ve sevenleri ile beraber Konya'ya davet etmiş ve Konya'ya yerleşmesine vesile olmuştur. 12 Ocak 1231 yılında ise yine burada Sultan'ul-Ulema, Allah'ın rahmetine kavuşmuştur.
"Bir postta iki arslan
oturmaz"
Bu zamana kadar babasının tedrisatında ve mânevî terbiyesinde yetişen Hazreti Mevlâna bundan sonra babasının halifelerinden Seyyid Burhaneddîn Hazretleri'nin terbiyesi ile yetişmiştir. Kayseri'ye gitmeye kararlı olan Seyyid Burhaneddin ise, bir müddet sonra "bir postta iki arslan oturmaz" gerekçesiyle Konya'dan ayrılmıştır. Mevlâna'nın bundan sonra Şems-i Tebrizî ile karşılaşıncaya kadar hayatı medresede talebelerine ders vermek, halkı ikaz ve irşad etmekle geçmiştir.
Şems-i Tebrizî ile tanıştıktan sonra, iki ezelî dost, kimin kime öğrenci, kimin kime öğretmen olacağı belli olmayacak bir tarzda müştereken vahdet şerbetini içmeye başlamışlardır.
Mevlâna, bütün dost ve arkadaşlarından ve Konya'nın ileri gelen zevâtından ayrılmış, medresesinde Şems ile birlikte sır kabuğuna çekilmişti. Vuslatta firkat şart olduğu için Şems'in Konya'yı terk etmesi gerekiyordu. Fırkatin zuhuru için Şems, aniden Konya'dan ayrılmıştur.
Mevlâna, derin hasret ateşleri içinde kıvranırken cemalinde her an Hakk'ı seyrettiği mürşidini aramaya koyulmuştu. Konya'ya gelip gidenden mecnun misâli "Şems, Şems!" diye soruyor, uçan kuşlardan haber arıyordu. Esasen bu arayış ve yanış Şems'in muhabbetinde yok oluştu. Mevlânâ'nın kemâli için bu ateş günden güne büyüyor, ikinci bir vuslat için sakin bir okyanus zemini halini alıyordu.
Ruhu, sonsuzluk
ülkesine yüceltecek sevgi
Beklenilen haber Konya'da yayılmaya başladı: "Şems Şam'da." Haberi alan Mevlâna derhal oğlu Sultan Veled ile birkaç müridini birçok hediyelerle beraber Şam'a gönderir. Şam'da ahşap bir binanın loş odasında karşısındaki şahısla muhabbet eden Şems, gelenlere ilgi duymamış intibaını veren bir tavır alır. Sultan Veled, ruhundaki engin terbiye ile büyük velinin eline dudağını ve alnını kavuşturur ve "Sultanım evvelden varid olan bütün dedikodular için Konya'nın eşrafı ve bütün halkı özür beyan ediyor ve yüce şahsınızı Konya'ya davet ediyorlar." der. Bu sözlere de rağbet göstermeyen Şems,Sultan Veled'i duymazlıktan gelir, muhabbetine devam eder. Ve gözünü parlatacak, ruhunu sonsuzluk ülkesine kadar yüceltecek sevgilisinin davet teklifini, Hak sözden başka bir söz duymayan kulağıyla işitir; Sultan Veled, "Efendimiz! Bütün bunların yanında sizi en az sizin kadar seven babam Mevlâna sizi Konya'ya davet ediyor." der. Bu en güzel davet Şems'i Konya'ya uçurmuştur.
"Şems geliyor!" diye istikbâl için Konya'nın eşrafı ve halkı sokaklara dökülmüş, na'tlar, kasideler, ilâhiler ve Kur'ân-ı Kerim okunmaya başlanmıştı. İki Hak dostu yine karşı karşıyaydı. Mevlâna bu ezel ve ebed mânâ büyüğünü medresesine getirmiş ve onun için mutevazi bir köşe hazırlamıştır. Bu yolculukta Şems Sultan Veled'e mânevî sırlarını verdiğini ifade ediyor. Hazreti Mevlâna, hocası Şems'i, kendi terbiyesinde yetiştirdiği evlatlığı ve öğrencisi Kimya Hanımla evlendirir. Artık Şems tamamen Konya'lı olmuştur.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.