Eski bir yıl daha geride kaldı. Acısıyla tatlısıyla demek isterdim ancak maalesef hüzün, keder, gözyaşı ile geçirdiğimiz bir yıl daha geride kaldı. Yani acı bize, tatlı bizden olmayanlara kaldı. Tabii ki zahirde bu böyle.
Elbette bizim itikadımızda hayırda şer, şerde hayır vardır. Ne demiş büyükler:
"Hak şerleri hayreyler
Zannetme ki gayreler
Mevla'm görelim neyler
Neylerse güzel eyler."
Biz insanlara, özellikle Müslümanlara düşen görevler vardır. Bunları yerine getirdiğimiz kadar Allah katında değerimiz vardır. Yapmadığımız, ihmal ettiğimiz görevlerde ise sorumluluklarımız vardır. Bu bireylerde de böyle olduğu gibi toplumsal sorumluluklarımızda günümüzün ve geleceğimiz için hayati önem arz etmektedir.
Resûlullah Efendimiz (s.a.v), bir hadisinde, "Siz nasılsanız o şekilde yönetilirseniz" buyurmaktadır. Özellikle yöneticilerimizi seçerken kendi iç dünyamızı da gözden geçirmemiz gerekmektedir diye düşünüyorum. Eğer yaşadığımız ülkede zina suç değilse, faiz suç değilse, domuz eti satışı suç değilse, kumar alabildiğine yaygın hale gelmişse başımızı iki elimizin arasına alıp düşünmemiz ve ağlamamız hem de hıçkıra hıçkıra ağlamamızın zamanı gelmiş ve hatta geçmektedir. "Bana arkadaşını söyle, senin kim olduğunu söyleyeyim" sözü ne anlatıyor. Halkını söyle, yöneticini söyleyeyim sözü de aynı yere çıkar.
Cinayetler, kadın cinayetleri, tecavüzler, açlık intiharları, yoksulluk, işsizlik, gelecekten ümitsizlik, boşanmalar, kavgalar, ahlaksızlık vs. gibi olumsuzlukların yaşandığı bir yılı daha geride bıraktık.
Bunda sorumlular kimdir diye soracak olursak, maalesef basiret karalığı hastalığına yakalanmış Türk Milleti'nin çoğunluğu diyebilirim. Birilerine kızmak her insanın savunma taktiğidir. Ancak eleştirirken çözüm sunabilmek fazilettir. Eğer hak tarafında mücadele içerisinde isen insanlığın kurtuluşunu maddi ve manevi dünyasını güzelleştirecek bir model ve çıkış yolu olan Milli Ekonomi Modeli'ni anlatmaya çalışmalıdır. Bunun mücadelesini yapıyorsan hakkı hakikati yaşama ve yaşatma mücadelesindedir demektir.
Cenab-ı Hak bu anlayışta yaşamamızı insanımızın da bu gerçekleri anlamasını nasip etsin diyorum, artık kaybedecek yıl, ay, gün ve anımızın olmadığını düşünüyorum.
- Yüzleşme zamanı / 05.06.2020
- Ramazan-ı Şerif’in bereketi / 21.05.2020
- Gönül dünyası / 03.05.2020
- Yeni yıl ve beklentiler / 02.01.2020
- Emine Bulut / 27.08.2019
- Milli servetimiz ve ormanlarımız / 24.08.2019
- Bayram izlenimlerim / 19.06.2018
- Şekerim çıkıyor / 28.02.2018
- Dost-düşman kavramı / 15.02.2018