Yemek yerken ya da bir şey içerken okuduğu dua
Peygamber (sallallahu aleyhi ve âlihi) yemek yediği ya da su içtiği zaman şöyle derdi: Bizi yediren, içiren ve bizi Müslümanlardan kılan Allah’a hamd olsun
03.01.2025 08:30:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi
Ebû Saîd'den, "Peygamber (sallallahu aleyhi ve âlihi) yemek yediği ya da su içtiği zaman şöyle derdi: Bizi yediren, içiren ve bizi Müslümanlardan kılan Allah'a hamd olsun."
Aynaya baktığında okuduğu dua:
Enes'den, "Peygamber (sallallahu aleyhi ve âlihi) aynaya baktığı zaman şöyle derdi: Beni biçimli kılan, sûretimi güzelleştiren, Benden başkasından apayrı bir şekil veren Allah'a hamd olsun."
Evden çıkarken ettiği dualar:
"Mü'minlerin annesi Ümmü Seleme'den(r.a.) nakledildiğine göre, Allah'ın Resûlü evinden çıktığı zaman şöyle derdi: Allah'a sığınır ve Allah'a tevekkül ederim. Allah'ım, hak yoldan sapmaktan veya saptırılmış olmaktan, kaymaktan veya kaydırılmış olmaktan, haksızlık etmekten veya haksızlığa uğramaktan, saygısızlık etmekten veya saygısızlığa mâruz kalmaktan Sana sığınırım."
Peygamberimiz buyuruyor ki: "Bir kimse evinden çıkarken, 'Allah'ın adıyla çıktım. Allah'a tevekkül ettim ve lâ havle velâ kuvvete illa billâh' derse ona şöyle denilir: 'Sana doğru yol gösterildi, dileklerin yerine getirildi, kötülüklerden korundun.' O kimseden Şeytan uzaklaşır."
Ebû Dâvud şunu ilâve etmiştir: "O kimseden uzaklaşan Şeytan başka bir Şeytan'a şöyle der: Kendisine doğru yol gösterilen, dilekleri yerine getirilen ve kötülüklerden korunan kimseye ne yapabilirsin?"
Bir meclisten ayrılmadan önce ettiği dualar:
Ebû Berze şöyle demiştir: "Allah'ın Resûlü, hayatının sonları yaklaştıkça bir meclisten kalkmak istediği zaman şöyle derdi: 'Allah'ım! Seni takdis eder, Senden başka ilâh olmadığına şehâdet ederim. Senden bağışlanmamı diler ve Sana tevbe ederim.'
Adamın birisi, 'Ey Allah'ın Resûlü! Şimdiye kadar söylemediğin sözleri söylüyorsun' dedi.
Bunun üzerine Resûl-i Ekrem, 'Bu sözler mecliste olan hataların keffâretidir' buyurdu."
İbn-i Ömer şöyle demiştir: "Allah'ın Resûlü, şu duaları okumadan bir topluluktan ayrıldığı pek seyrek idi: Allah'ım! Bizi kötülükten koruyacak kadar bize haşyetinden pay ver. Bize Cennet'e götürecek kadar tâat nasip eyle.
Dünya kötülüklerini gösterecek kadar güçlü bir iman ver. Allah'ım!
Bizi yaşattığın sürece göz ve kulak nimetlerinden mahrum bırakma, onları ölünceye kadar devam ettir. Yâ Rab! Bize zulmedenlerden hakkımızı Sen al, düşmanlık edenlere karşı bize yardım et.
Bizi dinde musibete düşürme, dünyayı en önemli düşüncemiz ve ilmimizin sınırı yapma. Yâ Râb! Bize merhamet etmeyenleri bize musallat kılma."
Hastalara ettiği dualar:
Hz. Âişe şöyle demiştir: "Allah'ın Resûlü, âile fertlerinden bâzısı hastalandığı zaman sağ elini hastaya sürer ve şöyle buyururdu: Allah'ım! Sen bütün insanların Rabb'isin. Bunun acısını gider. Çünkü (hastalara) şifayı veren Sensin; Senden başka şifâ veren yoktur. Buna hiçbir hastalığı kalmayacak şekilde şifâ ver."
Enes, Tâbiin'den olan Sâbit'e şöyle demiştir: "Allah'ın Resûlü'nün hastaya okuduğu duayı sana da okuyayım mı?" Sâbit, "Evet, oku" diye cevap verdi.
Bunun üzerine Enes şu duayı okudu: "İnsanların Rabbi ve bütün acıları gideren Allah'ım! (Hastaya) şifâ veren Sensin; Senden başka şifâ veren yoktur. Buna hiçbir hastalığı kalmayacak şekilde şifa ver."
Ebû Abdillah Osman b. Ebi'l-Âs şöyle demiştir: "Bir gün vücudumdan duyduğum bir ağrı yüzünden Allah'ın Resûlü'ne şikâyette bulundum. Bunun üzerine Resûl-i Ekrem, 'Vücûdunun ağrıdığı yere elini koy ve üç kez, Bismillah, yedi kez, duyduğum ağrının zararından ve tehlikesinden Allah'ın kudretine ve izzetine sığınırım' de buyurdu."
İbn-i Abbâs'dan (r.a.) Allah'ın Resûlü'nün şöyle buyurduğu rivâyet edilmiştir:
"Kim eceli henüz gelmemiş bir hastayı ziyâret eder de o hastanın yanında yedi kez, 'Büyük Arş'ın Rabbi olan Yüce Allah'tan şu hastaya şifâ vermesini dilerim' derse ve o hastanın eceli gelmemişse, Allah onu üzerindeki hastalıktan kurtarır."
Allah'ın Resûlü'nün yanında hazır bulunan Ebû Saîd el-Hudrî ve Ebû Hureyre'den Resûl-i Ekrem'in şöyle buyurduğu rivâyet edilmiştir:
"Kim Allah'tan başka ilâh yoktur ve Allah büyüktür derse, Allah da onu tasdik eder, 'Benden başka ilâh yoktur, Ben büyüğüm' der. 'Allah'tan başka ilâh yoktur. O tektir, ortağı yoktur' derse, Allah, 'Benden başka ilâh yoktur. Ben tekim. Ortağım yoktur' der.
'Allah'tan başka ilâh yoktur. Mülk O'nundur. Hamd O'nun içindir' derse, Allah, 'Benden başka ilâh yoktur. Hamd Benim içindir. Mülk de Benimdir' der. 'Allah'tan başka ilâh yoktur. Kuvvet ve kudret ancak Allah'ındır' derse, Allah, 'Benden başka ilâh yoktur, ancak Ben varım. Kuvvet ve kudret ancak Benimledir' der."
Daha sonra Allah'ın Resûlü sözüne şöyle devam etti: "Bir kimse hastalandığı zaman bu sözleri söyler ve hastalığı sırasında ölürse. Cehennem ateşi onu yakmaz." (Prof. Dr. Haydar Baş Dua ve Zikir eserinden)
Aynaya baktığında okuduğu dua:
Enes'den, "Peygamber (sallallahu aleyhi ve âlihi) aynaya baktığı zaman şöyle derdi: Beni biçimli kılan, sûretimi güzelleştiren, Benden başkasından apayrı bir şekil veren Allah'a hamd olsun."
Evden çıkarken ettiği dualar:
"Mü'minlerin annesi Ümmü Seleme'den(r.a.) nakledildiğine göre, Allah'ın Resûlü evinden çıktığı zaman şöyle derdi: Allah'a sığınır ve Allah'a tevekkül ederim. Allah'ım, hak yoldan sapmaktan veya saptırılmış olmaktan, kaymaktan veya kaydırılmış olmaktan, haksızlık etmekten veya haksızlığa uğramaktan, saygısızlık etmekten veya saygısızlığa mâruz kalmaktan Sana sığınırım."
Peygamberimiz buyuruyor ki: "Bir kimse evinden çıkarken, 'Allah'ın adıyla çıktım. Allah'a tevekkül ettim ve lâ havle velâ kuvvete illa billâh' derse ona şöyle denilir: 'Sana doğru yol gösterildi, dileklerin yerine getirildi, kötülüklerden korundun.' O kimseden Şeytan uzaklaşır."
Ebû Dâvud şunu ilâve etmiştir: "O kimseden uzaklaşan Şeytan başka bir Şeytan'a şöyle der: Kendisine doğru yol gösterilen, dilekleri yerine getirilen ve kötülüklerden korunan kimseye ne yapabilirsin?"
Bir meclisten ayrılmadan önce ettiği dualar:
Ebû Berze şöyle demiştir: "Allah'ın Resûlü, hayatının sonları yaklaştıkça bir meclisten kalkmak istediği zaman şöyle derdi: 'Allah'ım! Seni takdis eder, Senden başka ilâh olmadığına şehâdet ederim. Senden bağışlanmamı diler ve Sana tevbe ederim.'
Adamın birisi, 'Ey Allah'ın Resûlü! Şimdiye kadar söylemediğin sözleri söylüyorsun' dedi.
Bunun üzerine Resûl-i Ekrem, 'Bu sözler mecliste olan hataların keffâretidir' buyurdu."
İbn-i Ömer şöyle demiştir: "Allah'ın Resûlü, şu duaları okumadan bir topluluktan ayrıldığı pek seyrek idi: Allah'ım! Bizi kötülükten koruyacak kadar bize haşyetinden pay ver. Bize Cennet'e götürecek kadar tâat nasip eyle.
Dünya kötülüklerini gösterecek kadar güçlü bir iman ver. Allah'ım!
Bizi yaşattığın sürece göz ve kulak nimetlerinden mahrum bırakma, onları ölünceye kadar devam ettir. Yâ Rab! Bize zulmedenlerden hakkımızı Sen al, düşmanlık edenlere karşı bize yardım et.
Bizi dinde musibete düşürme, dünyayı en önemli düşüncemiz ve ilmimizin sınırı yapma. Yâ Râb! Bize merhamet etmeyenleri bize musallat kılma."
Hastalara ettiği dualar:
Hz. Âişe şöyle demiştir: "Allah'ın Resûlü, âile fertlerinden bâzısı hastalandığı zaman sağ elini hastaya sürer ve şöyle buyururdu: Allah'ım! Sen bütün insanların Rabb'isin. Bunun acısını gider. Çünkü (hastalara) şifayı veren Sensin; Senden başka şifâ veren yoktur. Buna hiçbir hastalığı kalmayacak şekilde şifâ ver."
Enes, Tâbiin'den olan Sâbit'e şöyle demiştir: "Allah'ın Resûlü'nün hastaya okuduğu duayı sana da okuyayım mı?" Sâbit, "Evet, oku" diye cevap verdi.
Bunun üzerine Enes şu duayı okudu: "İnsanların Rabbi ve bütün acıları gideren Allah'ım! (Hastaya) şifâ veren Sensin; Senden başka şifâ veren yoktur. Buna hiçbir hastalığı kalmayacak şekilde şifa ver."
Ebû Abdillah Osman b. Ebi'l-Âs şöyle demiştir: "Bir gün vücudumdan duyduğum bir ağrı yüzünden Allah'ın Resûlü'ne şikâyette bulundum. Bunun üzerine Resûl-i Ekrem, 'Vücûdunun ağrıdığı yere elini koy ve üç kez, Bismillah, yedi kez, duyduğum ağrının zararından ve tehlikesinden Allah'ın kudretine ve izzetine sığınırım' de buyurdu."
İbn-i Abbâs'dan (r.a.) Allah'ın Resûlü'nün şöyle buyurduğu rivâyet edilmiştir:
"Kim eceli henüz gelmemiş bir hastayı ziyâret eder de o hastanın yanında yedi kez, 'Büyük Arş'ın Rabbi olan Yüce Allah'tan şu hastaya şifâ vermesini dilerim' derse ve o hastanın eceli gelmemişse, Allah onu üzerindeki hastalıktan kurtarır."
Allah'ın Resûlü'nün yanında hazır bulunan Ebû Saîd el-Hudrî ve Ebû Hureyre'den Resûl-i Ekrem'in şöyle buyurduğu rivâyet edilmiştir:
"Kim Allah'tan başka ilâh yoktur ve Allah büyüktür derse, Allah da onu tasdik eder, 'Benden başka ilâh yoktur, Ben büyüğüm' der. 'Allah'tan başka ilâh yoktur. O tektir, ortağı yoktur' derse, Allah, 'Benden başka ilâh yoktur. Ben tekim. Ortağım yoktur' der.
'Allah'tan başka ilâh yoktur. Mülk O'nundur. Hamd O'nun içindir' derse, Allah, 'Benden başka ilâh yoktur. Hamd Benim içindir. Mülk de Benimdir' der. 'Allah'tan başka ilâh yoktur. Kuvvet ve kudret ancak Allah'ındır' derse, Allah, 'Benden başka ilâh yoktur, ancak Ben varım. Kuvvet ve kudret ancak Benimledir' der."
Daha sonra Allah'ın Resûlü sözüne şöyle devam etti: "Bir kimse hastalandığı zaman bu sözleri söyler ve hastalığı sırasında ölürse. Cehennem ateşi onu yakmaz." (Prof. Dr. Haydar Baş Dua ve Zikir eserinden)