Aralarında Hasan Celal Güzel, Necmettin Erbakan ve Recep Tayyip Erdodğan gibi pek çok siyasetçi ve yazara TCK'nin 312. maddesi uyarınca ceza veren Yargıtay 8. Ceza Dairesi, bu kez "maddeyi yorumlayışını" değiştirdi. Daire, sarsıcı nitelik taşıyan, toplumun çoğunluğunu kızdıran ve tartışmaya yönelten fikirlerin de ifade özgürlüğünün koruması altında olduğuna dikkat çekti. Ancak yüksek mahkeme, şiddet kullanmayı özendiren ve kamu düzenine tehdit oluşturan ifadelerin ise ifade özgürlüğü dışında kaldığını belirtti.
İstanbul 3 No'lu DGM, Erdal Taş'ı, bir gazetede yer alan yazısı nedeniyle, "Basın yoluyla halkı ırk ve bölge farklılığı gözeterek kin ve düşmanlığa tahrik etmek" suçundan, Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 312. maddesinin 2. fıkrası uyarınca mahkum etti. Mahkumiyet kararının temyiz edilmesi üzerine, dosya Yargıtay 8. Ceza Dairesi'ne geldi.
Daire, yerel mahkemenin mahkumiyet kararını oybirliği ile bozarken, kararında, ifade özgürlüğüne ilişkin önemli tespitlerde bulundu.
Çoğulcu demokrasi
Anayasa'nın 2, 12, 25 ve 26. maddelerinin hatırlatıldığı kararda, şöyle denildi: "Bu hükümlerin doğal sonucu şudur: Türkiye Cumhuriyeti, hukukun üstünlüğüne dayalı, çoğulcu bir demokrasidir. Esasen çağımızın ruhu çoğulculuk yani çok sesliliktir. Çoğulculuk ise birden çok düşüncenin varlığı ve bunların açıklanması temeli üzerinde kurulabilir. Çünkü, dış dünyaya yansıtma olanağı verilmediği takdirde düşünce özgürlüğü işlevini yapamaz ve varlık nedenini yitirir. Kişiler ve toplum, özgür beynin ürünlerinden yararlanamaz. Düşünceleri tartışarak ve tartarak doğruyu yanlıştan ayırma imkanından yoksun kalır."
Özgürlük nasıl sınırlanır?
Kararda, Anayasa'nın, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne koşut olarak, ifade özgürlüğü ile "milli güvenlik, kamu düzeni, kamu güvenliği, Cumhuriyet'in temel nitelikleri ve devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünün korunması, suçların önlenmesi, suçluların cezalandırılması, devlet sırrı olarak usulünce belirtilmiş bilgilerin açıklanmaması, başkalarının şöhret veya haklarının, özel ve aile hayatlarının yahut kanunun öngördüğü meslek sırlarının korunması veya yargılama görevinin gereğine uygun olarak yerine getirilmesi amaçlarıyla" sınırlama getirerek demokratik düzen ile ifade özgürlüğü arasında denge kurmaya çalıştığı vurgulandı.
İstanbul 3 No'lu DGM, Erdal Taş'ı, bir gazetede yer alan yazısı nedeniyle, "Basın yoluyla halkı ırk ve bölge farklılığı gözeterek kin ve düşmanlığa tahrik etmek" suçundan, Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 312. maddesinin 2. fıkrası uyarınca mahkum etti. Mahkumiyet kararının temyiz edilmesi üzerine, dosya Yargıtay 8. Ceza Dairesi'ne geldi.
Daire, yerel mahkemenin mahkumiyet kararını oybirliği ile bozarken, kararında, ifade özgürlüğüne ilişkin önemli tespitlerde bulundu.
Çoğulcu demokrasi
Anayasa'nın 2, 12, 25 ve 26. maddelerinin hatırlatıldığı kararda, şöyle denildi: "Bu hükümlerin doğal sonucu şudur: Türkiye Cumhuriyeti, hukukun üstünlüğüne dayalı, çoğulcu bir demokrasidir. Esasen çağımızın ruhu çoğulculuk yani çok sesliliktir. Çoğulculuk ise birden çok düşüncenin varlığı ve bunların açıklanması temeli üzerinde kurulabilir. Çünkü, dış dünyaya yansıtma olanağı verilmediği takdirde düşünce özgürlüğü işlevini yapamaz ve varlık nedenini yitirir. Kişiler ve toplum, özgür beynin ürünlerinden yararlanamaz. Düşünceleri tartışarak ve tartarak doğruyu yanlıştan ayırma imkanından yoksun kalır."
Özgürlük nasıl sınırlanır?
Kararda, Anayasa'nın, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne koşut olarak, ifade özgürlüğü ile "milli güvenlik, kamu düzeni, kamu güvenliği, Cumhuriyet'in temel nitelikleri ve devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünün korunması, suçların önlenmesi, suçluların cezalandırılması, devlet sırrı olarak usulünce belirtilmiş bilgilerin açıklanmaması, başkalarının şöhret veya haklarının, özel ve aile hayatlarının yahut kanunun öngördüğü meslek sırlarının korunması veya yargılama görevinin gereğine uygun olarak yerine getirilmesi amaçlarıyla" sınırlama getirerek demokratik düzen ile ifade özgürlüğü arasında denge kurmaya çalıştığı vurgulandı.