Vizesiz Avrupa bir aldatmaca
Sığınmacı krizi bahanesiyle sınırlara tel örgü çekilip sıkı kontrollerin başlamasıyla, Avrupa'da pasaportsuz seyahate imkân veren Schengen sistemi fiilen çöktü. Türkiye'de ise hükümet, vatandaşları, 'Avrupa'ya vizesiz seyahat olacak' yalanıyla oyalamaya devam ediyor
16.12.2015 00:00:00
ORHAN DEDE / ANALİZ
Avrupa Birliği AB), ortadan kalkacak diye hayal edilen sınırlarını artık daha kalın hatlarla çiziyor. Daha önce pasaportsuz geçişlerin mümkün olduğu sınırlarda kontroller sıkılaştırılırken, sınırlara metrelerce yükseklikte, kilometrelerce uzunlukta tel örgüler örülüyor. Schengen Anlaşması, terör saldırıları ve sığınmacı krizi yüzünden büyük bir darbe almış durumda. Artık bir daha kolay kolay eski haline gelemeyecek olan Schengen Anlaşması'nın çöküşü, aynı zamanda tek devlet olmaya çalışan Avrupa Birliği için de önlenemez bir çöküş anlamına geliyor. Schengen bölgesi, Avrupa Birliği üyeleri vatandaşlarının 26 ülkede pasaportsuz, serbestçe dolaşmasına imkân sağlıyordu.
Tel örgüler geldi Schengen bitti
Schengen anlaşmasının bittiğinin göstergesi sınırlara hızla çekilen tel örgüler olarak görülüyor. Sadece birkaç ay öncesine kadar Macaristan Başbakanı Viktor Orban'ın başvurduğu için sert eleştirilere hedef olduğu bu tel örgü yöntemi, şimdi neredeyse göçmen güzergâhı boyunca her Schengen ülkesi tarafından uygulanıyor. Schengen anlaşması dahilinde olan Slovenya, Hırvatistan, Avusturya ve Slovenya sınırlarına dikenli tel çekmiş durumda.
Avrupa krizi fırsata çevirmeye çalışıyor
Avrupa'da serbestçe dolaşarak saldırı planlarını Belçika'da yaptığı daha sonra anlaşılan Paris'teki terör saldırısını gerçekleştiren teröristler istihbarat örgütleri tarafından bilinmelerine rağmen durdurulamadı. Bu yüzden Avrupa'da artık bütün Müslümanlara terörist muamelesi yapılıyor.
Avrupa'nın aslında mülteci krizi gerekçesiyle başladığı Schengen tartışması, Avrupa Birliği üyesi devletlerin vatandaşları olan, o ülkelerde doğmuş, Avrupa kültürüyle büyümüş Müslümanların geleceğinin ve özgürlüklerinin irdelenmesine yol açtı. Avrupa'da artık sadece Suriye'den veya başka bir ülkeden sığınmacı olarak sınırlara dayanan insanlar değil, Avrupa'da doğup büyüyen Müslümanlar da tehdit olarak görülüyor. Bu durum Schengen'in artık eskisi gibi olmayacağının göstergelerinden yalnızca biri. Aslında sığınmacı krizi Avrupa Birliği'ne birlikteki Müslümanlara yönelik planlarını devreye koymak için bulunmaz bir gerekçe teşkil etti. Şimdi Avrupa ülkeleri, terör saldırılarını gerekçe göstererek, AB üyesi ülkelerin vatandaşı konumundaki Müslümanların haklarını gasp etmeye hazırlanıyor.
Demokrasi de rafa kalktı
Bu durum Avrupa Birliği'nde vatandaş olan Müslümanların dahi özgürlüklerinin büyük oranda törpüleneceğini gösteriyor. Sığınmacı olarak Avrupa'da bulunan Müslümanların ise durumu çok daha kötü olacak. Schengen ülkelerinden Slovakya ve Çek Cumhuriyeti, ülkeye alacakları Suriyeli sığınmacının Hıristiyan olmasını şart koşmuştu. Sığınmacıların çoğunun Hıristiyan değil Müslüman olduğunu söyleyen Macaristan Başbakanı Victor Orban da "Ülkemizde çok sayıda Müslüman nüfus istemiyoruz" demişti. Slovakya Başbakanı Robert Fico ise Slovakya'da Müslüman azınlığın devletin resmi istihbarat kuruluşlarının takibi altına alınarak fişleneceğini açıklamıştı. Slovakya Müslümanlarını temsil eden İslam Vakfı yayımladığı basın açıklamasında bu durumu, "İnsanların sadece Müslüman oldukları için 'şüpheli' görünmeleri ve izlenmeye başlanmaları, demokrasinin sonunun geldiğinin habercisidir" şeklinde değerlendirmişti. Bu konuda Avrupa yalnız değil, ABD de AB'nin ardından geliyor. ABD'de Cumhuriyetçi Parti'nin başkan adayları arasında açık ara önde olan Donald Trump, seçilmesi durumunda ülkedeki tüm Müslümanları fişleme sözü verdi.
Boş vaatten ibaret
Almanya, Fransa, Avusturya, Macaristan, Slovakya başta olmak üzere tüm Schengen ülkeleri tek tek sınırlarını kapatıp serbest dolaşıma ilişkin Schengen Anlaşmasını askıya alıyor. Oysa AB'nin 16 Ekim'deki liderler zirvesinde hazırladığı eylem planında Ankara'nın Avrupa'ya Suriyeli göçmen akınını durdurması karşılığında, Türkiye vatandaşlarına Schengen bölgesine vize serbestisi çalışmalarını hızlandırmak ve üyelik sürecini canlandırmak vaat edilmişti.
Uzmanlara göre AB'nin bu vaatle amacı Türkiye'ye Geri Kabul Anlaşmasını dikte etmek... Eğer Türkiye, Geri Kabul Anlaşması'nda öngörülen koşulları tamamlar ve 2017 yılında uygulamaya geçerse, vize serbestisi öncesinde yine de AB'ye üye bütün ülkelerin onayı gerekiyor. Tüm onayları almak Türkiye için imkânsızdan öte bir şey. Bu durum Türkler için vize serbestisi sözlerinin boş bir vaatten ibaret olduğunu ortaya koyuyor.
Hükümetin amacı ne?
Gelişmeler yakın bir gelecekte ortada Schengen Bölgesi diye bir bölgenin kalmayacağını işaret ediyor. Suriyelilerin Avrupa kapısına dayanması yüzünden Schengen'i askıya alan ve kendi vatandaşı Müslümanları bile tehdit gören Avrupa, Suriye'ye dönen Türkiye'ye vize serbestisi verir mi? Vatandaşlarını Diyarbakır'da bile serbestçe dolaşmasına imkân sağlayamayan, Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde pek çok noktada günlerce sokağa çıkma yasağı uygulayarak vatandaşları evlerine hapseden bir Türkiye'ye Avrupa Birliği vizesiz seyahat olanağı tanır mı? Bu ve benzeri soruların cevabı belli: Hayır. Avrupa'nın Türklere asla vize serbestisi vermeyeceği ortadayken, hükümetin ve yandaş cepheden gelen, "Schengen konusunda adım atılmadan, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının vizesiz Avrupa'ya seyahatleri mümkün olmadan, Geri Kabul Anlaşması'nı imzalamayız" sözlerine ne anlam vermeliyiz? Schengen sisteminin çökmeye yüz tuttuğunu bile bile siyasiler, Türk halkını aldatıyor ve büyük bir tiyatro sergiliyor. Katolik nikâhıyla AB'ye bağlı olan hükümetin amacı ise sözünü verdikleri Geri Kabul Anlaşması'nı uygulayarak Türkiye'nin AB'nin tampon bölgesi olmasını millete hazmettirmek.
Bu gerçek hükümetin en büyük darbeyi kendini oylarıyla iktidara taşıyan vatandaşlara vuracağını gösteriyor. Geri Kabul Anlaşması uygulamaya geçtiğinde kanunsuz göçmen olarak adlandırılan ve Türkiye üstünden kaçak yollarla AB ülkelerine giden bütün göçmenler Türkiye'ye iade edilecek. Böylelikle Türkiye AB'nin göçmen tampon bölgesi olacak.
Schengen Bölgesi'nde 26 devlet var
26 Schengen ülkesi 28 AB ülkesinin 22'si ve dört AB üyesi olmayan ülkeden oluşuyor. tek vizeyle seyahate olanak tanıyan Schengen ülkeleri şunlar: Avusturya, Belçika, Çek Cumhuriyeti, Danimarka, Estonya, Finlandiya, Fransa, Almanya, Yunanistan, Macaristan, İzlanda, İtalya, Letonya, Liechtenstein, Litvanya, Lüksemburg, Malta, Hollanda, Norveç, Polonya, Portekiz, Slovakya, Slovenya, İspanya, İsveç ve İsviçre. "Bulgaristan, Romanya, Hırvatistan, Kıbrıs Rum Kesimi, İngiltere ve İrlanda" AB üyesi olmasına rağmen, Schengen bölgesine dahil değil. İzlanda, İsviçre, Norveç ve Liechtenstein ise AB üyesi olmasına rağmen, Schengen bölgesine dahil...
Avrupa Birliği AB), ortadan kalkacak diye hayal edilen sınırlarını artık daha kalın hatlarla çiziyor. Daha önce pasaportsuz geçişlerin mümkün olduğu sınırlarda kontroller sıkılaştırılırken, sınırlara metrelerce yükseklikte, kilometrelerce uzunlukta tel örgüler örülüyor. Schengen Anlaşması, terör saldırıları ve sığınmacı krizi yüzünden büyük bir darbe almış durumda. Artık bir daha kolay kolay eski haline gelemeyecek olan Schengen Anlaşması'nın çöküşü, aynı zamanda tek devlet olmaya çalışan Avrupa Birliği için de önlenemez bir çöküş anlamına geliyor. Schengen bölgesi, Avrupa Birliği üyeleri vatandaşlarının 26 ülkede pasaportsuz, serbestçe dolaşmasına imkân sağlıyordu.
Tel örgüler geldi Schengen bitti
Schengen anlaşmasının bittiğinin göstergesi sınırlara hızla çekilen tel örgüler olarak görülüyor. Sadece birkaç ay öncesine kadar Macaristan Başbakanı Viktor Orban'ın başvurduğu için sert eleştirilere hedef olduğu bu tel örgü yöntemi, şimdi neredeyse göçmen güzergâhı boyunca her Schengen ülkesi tarafından uygulanıyor. Schengen anlaşması dahilinde olan Slovenya, Hırvatistan, Avusturya ve Slovenya sınırlarına dikenli tel çekmiş durumda.
Avrupa krizi fırsata çevirmeye çalışıyor
Avrupa'da serbestçe dolaşarak saldırı planlarını Belçika'da yaptığı daha sonra anlaşılan Paris'teki terör saldırısını gerçekleştiren teröristler istihbarat örgütleri tarafından bilinmelerine rağmen durdurulamadı. Bu yüzden Avrupa'da artık bütün Müslümanlara terörist muamelesi yapılıyor.
Avrupa'nın aslında mülteci krizi gerekçesiyle başladığı Schengen tartışması, Avrupa Birliği üyesi devletlerin vatandaşları olan, o ülkelerde doğmuş, Avrupa kültürüyle büyümüş Müslümanların geleceğinin ve özgürlüklerinin irdelenmesine yol açtı. Avrupa'da artık sadece Suriye'den veya başka bir ülkeden sığınmacı olarak sınırlara dayanan insanlar değil, Avrupa'da doğup büyüyen Müslümanlar da tehdit olarak görülüyor. Bu durum Schengen'in artık eskisi gibi olmayacağının göstergelerinden yalnızca biri. Aslında sığınmacı krizi Avrupa Birliği'ne birlikteki Müslümanlara yönelik planlarını devreye koymak için bulunmaz bir gerekçe teşkil etti. Şimdi Avrupa ülkeleri, terör saldırılarını gerekçe göstererek, AB üyesi ülkelerin vatandaşı konumundaki Müslümanların haklarını gasp etmeye hazırlanıyor.
Demokrasi de rafa kalktı
Bu durum Avrupa Birliği'nde vatandaş olan Müslümanların dahi özgürlüklerinin büyük oranda törpüleneceğini gösteriyor. Sığınmacı olarak Avrupa'da bulunan Müslümanların ise durumu çok daha kötü olacak. Schengen ülkelerinden Slovakya ve Çek Cumhuriyeti, ülkeye alacakları Suriyeli sığınmacının Hıristiyan olmasını şart koşmuştu. Sığınmacıların çoğunun Hıristiyan değil Müslüman olduğunu söyleyen Macaristan Başbakanı Victor Orban da "Ülkemizde çok sayıda Müslüman nüfus istemiyoruz" demişti. Slovakya Başbakanı Robert Fico ise Slovakya'da Müslüman azınlığın devletin resmi istihbarat kuruluşlarının takibi altına alınarak fişleneceğini açıklamıştı. Slovakya Müslümanlarını temsil eden İslam Vakfı yayımladığı basın açıklamasında bu durumu, "İnsanların sadece Müslüman oldukları için 'şüpheli' görünmeleri ve izlenmeye başlanmaları, demokrasinin sonunun geldiğinin habercisidir" şeklinde değerlendirmişti. Bu konuda Avrupa yalnız değil, ABD de AB'nin ardından geliyor. ABD'de Cumhuriyetçi Parti'nin başkan adayları arasında açık ara önde olan Donald Trump, seçilmesi durumunda ülkedeki tüm Müslümanları fişleme sözü verdi.
Boş vaatten ibaret
Almanya, Fransa, Avusturya, Macaristan, Slovakya başta olmak üzere tüm Schengen ülkeleri tek tek sınırlarını kapatıp serbest dolaşıma ilişkin Schengen Anlaşmasını askıya alıyor. Oysa AB'nin 16 Ekim'deki liderler zirvesinde hazırladığı eylem planında Ankara'nın Avrupa'ya Suriyeli göçmen akınını durdurması karşılığında, Türkiye vatandaşlarına Schengen bölgesine vize serbestisi çalışmalarını hızlandırmak ve üyelik sürecini canlandırmak vaat edilmişti.
Uzmanlara göre AB'nin bu vaatle amacı Türkiye'ye Geri Kabul Anlaşmasını dikte etmek... Eğer Türkiye, Geri Kabul Anlaşması'nda öngörülen koşulları tamamlar ve 2017 yılında uygulamaya geçerse, vize serbestisi öncesinde yine de AB'ye üye bütün ülkelerin onayı gerekiyor. Tüm onayları almak Türkiye için imkânsızdan öte bir şey. Bu durum Türkler için vize serbestisi sözlerinin boş bir vaatten ibaret olduğunu ortaya koyuyor.
Hükümetin amacı ne?
Gelişmeler yakın bir gelecekte ortada Schengen Bölgesi diye bir bölgenin kalmayacağını işaret ediyor. Suriyelilerin Avrupa kapısına dayanması yüzünden Schengen'i askıya alan ve kendi vatandaşı Müslümanları bile tehdit gören Avrupa, Suriye'ye dönen Türkiye'ye vize serbestisi verir mi? Vatandaşlarını Diyarbakır'da bile serbestçe dolaşmasına imkân sağlayamayan, Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde pek çok noktada günlerce sokağa çıkma yasağı uygulayarak vatandaşları evlerine hapseden bir Türkiye'ye Avrupa Birliği vizesiz seyahat olanağı tanır mı? Bu ve benzeri soruların cevabı belli: Hayır. Avrupa'nın Türklere asla vize serbestisi vermeyeceği ortadayken, hükümetin ve yandaş cepheden gelen, "Schengen konusunda adım atılmadan, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının vizesiz Avrupa'ya seyahatleri mümkün olmadan, Geri Kabul Anlaşması'nı imzalamayız" sözlerine ne anlam vermeliyiz? Schengen sisteminin çökmeye yüz tuttuğunu bile bile siyasiler, Türk halkını aldatıyor ve büyük bir tiyatro sergiliyor. Katolik nikâhıyla AB'ye bağlı olan hükümetin amacı ise sözünü verdikleri Geri Kabul Anlaşması'nı uygulayarak Türkiye'nin AB'nin tampon bölgesi olmasını millete hazmettirmek.
Bu gerçek hükümetin en büyük darbeyi kendini oylarıyla iktidara taşıyan vatandaşlara vuracağını gösteriyor. Geri Kabul Anlaşması uygulamaya geçtiğinde kanunsuz göçmen olarak adlandırılan ve Türkiye üstünden kaçak yollarla AB ülkelerine giden bütün göçmenler Türkiye'ye iade edilecek. Böylelikle Türkiye AB'nin göçmen tampon bölgesi olacak.
Schengen Bölgesi'nde 26 devlet var
26 Schengen ülkesi 28 AB ülkesinin 22'si ve dört AB üyesi olmayan ülkeden oluşuyor. tek vizeyle seyahate olanak tanıyan Schengen ülkeleri şunlar: Avusturya, Belçika, Çek Cumhuriyeti, Danimarka, Estonya, Finlandiya, Fransa, Almanya, Yunanistan, Macaristan, İzlanda, İtalya, Letonya, Liechtenstein, Litvanya, Lüksemburg, Malta, Hollanda, Norveç, Polonya, Portekiz, Slovakya, Slovenya, İspanya, İsveç ve İsviçre. "Bulgaristan, Romanya, Hırvatistan, Kıbrıs Rum Kesimi, İngiltere ve İrlanda" AB üyesi olmasına rağmen, Schengen bölgesine dahil değil. İzlanda, İsviçre, Norveç ve Liechtenstein ise AB üyesi olmasına rağmen, Schengen bölgesine dahil...
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.