Ankara Ticaret Odası (ATO) Başkanı Sinan Aygün, "Cepte taşınan her 1 dolar, bir fabrikanın kapanmasına, 100 kişinin daha işsiz kalmasına hizmet ediyor" dedi.
Aygün, yaptığı yazılı açıklamada, ekonomi yönetiminin doları maşa gibi kullanıp, halkın ateşle oynamasına göz yumduğunu ileri sürerek, Türk Lirası'na itibarını yeniden kazandırmak için halka büyük görev düştüğünü kaydetti.
Türkiye'nin, 8 ay önce 78.5 katrilyon lira olan dış borcunun devalüasyon nedeniyle 173 katrilyon liraya ulaştığını ifade eden Aygün, aynı dönemde 2 yıl süreyle çalışıp ödenebilecek, vergilerle kapatılabilecek borcun, şimdi 5 yıl çalışılıp, vergi ödeyerek ancak kapanabilecek durumda olduğunu vurguladı. Aygün, açıklamasına şöyle devam etti:
"Dolar tutkusu ve spekülatif kazanç eğilimi yüzünden vergilerimizi 5 yıl süreyle yabancı ülkelere ipotek ettik. Çocuklarımızın yarınlarını IMF ve Dünya Bankası'nın dayattığı sihirli formüllere ihale ettik. Bilinmelidir ki, cepte taşınan her 100 dolar, dolar kurulunun 100 bin lira, dış borcumuzun 12 katrilyon lira (8 milyar dolar) artmasına neden oluyor. Bir günde yaşanan dolar depremi,2.3 milyar dolarlık bir yıkıma ve 40 bin kişinin hayatını kaybetmesine neden olan Marmara Depremi'nden 4 kat daha büyük hasar veriyor."
'Halk hükümetten medet ummayı bıraksın'
Türk halkının ekonomi yönetiminden, hükümetten medet ummayı bırakıp, kendi güvenini sağlaması gerektiği görüşünü savunan ATO Başkanı Aygün, "Türk Lirası'nın iade-i itibarına yönelik eylem ve tutum içerisine hep birlikte girersek Türk halkının kendi özgüvenini kazanmasını sağlayabiliriz" dedi.
Aygün, bunun için Türkiye'de tüm sivil toplum örgütlerinin, odaların, merkez örgütleri ve birliklerinin döviz cinsinden para birimlerinin piyasada dolaşımını engelleyecek eylem birliği ve ortak bir tavır içerisinde olmaları gerektiğini bildirdi.
'Merkez Bankası seyirci kalıyor'
Merkez Bankası'nın dolardaki yükselmeye seyirci ve suskun kaldığını da ileri süren Aygün açıklamasını, "Ya bu bürokratlar ekonomiyi yönetemiyorlar, ya da yeni kurbanlar aranıyor. Göz yumarak, görmemezlikten gelerek ülkenin fakirleşmesine ses çıkarılmıyorsa, öküzün altında buzağı aramak hakkımız doğmuş demektir" diye tamamladı.
Aygün, yaptığı yazılı açıklamada, ekonomi yönetiminin doları maşa gibi kullanıp, halkın ateşle oynamasına göz yumduğunu ileri sürerek, Türk Lirası'na itibarını yeniden kazandırmak için halka büyük görev düştüğünü kaydetti.
Türkiye'nin, 8 ay önce 78.5 katrilyon lira olan dış borcunun devalüasyon nedeniyle 173 katrilyon liraya ulaştığını ifade eden Aygün, aynı dönemde 2 yıl süreyle çalışıp ödenebilecek, vergilerle kapatılabilecek borcun, şimdi 5 yıl çalışılıp, vergi ödeyerek ancak kapanabilecek durumda olduğunu vurguladı. Aygün, açıklamasına şöyle devam etti:
"Dolar tutkusu ve spekülatif kazanç eğilimi yüzünden vergilerimizi 5 yıl süreyle yabancı ülkelere ipotek ettik. Çocuklarımızın yarınlarını IMF ve Dünya Bankası'nın dayattığı sihirli formüllere ihale ettik. Bilinmelidir ki, cepte taşınan her 100 dolar, dolar kurulunun 100 bin lira, dış borcumuzun 12 katrilyon lira (8 milyar dolar) artmasına neden oluyor. Bir günde yaşanan dolar depremi,2.3 milyar dolarlık bir yıkıma ve 40 bin kişinin hayatını kaybetmesine neden olan Marmara Depremi'nden 4 kat daha büyük hasar veriyor."
'Halk hükümetten medet ummayı bıraksın'
Türk halkının ekonomi yönetiminden, hükümetten medet ummayı bırakıp, kendi güvenini sağlaması gerektiği görüşünü savunan ATO Başkanı Aygün, "Türk Lirası'nın iade-i itibarına yönelik eylem ve tutum içerisine hep birlikte girersek Türk halkının kendi özgüvenini kazanmasını sağlayabiliriz" dedi.
Aygün, bunun için Türkiye'de tüm sivil toplum örgütlerinin, odaların, merkez örgütleri ve birliklerinin döviz cinsinden para birimlerinin piyasada dolaşımını engelleyecek eylem birliği ve ortak bir tavır içerisinde olmaları gerektiğini bildirdi.
'Merkez Bankası seyirci kalıyor'
Merkez Bankası'nın dolardaki yükselmeye seyirci ve suskun kaldığını da ileri süren Aygün açıklamasını, "Ya bu bürokratlar ekonomiyi yönetemiyorlar, ya da yeni kurbanlar aranıyor. Göz yumarak, görmemezlikten gelerek ülkenin fakirleşmesine ses çıkarılmıyorsa, öküzün altında buzağı aramak hakkımız doğmuş demektir" diye tamamladı.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.