Vâkıfîlik ve İmam Rıza’nın onlarla mücadelesi -1-
Vâkıfîlik, imamların ölmediğini savunan sapık bir görüştür
25.01.2024 20:59:00
Hasan Parlak
Hasan Parlak





Vâkıfîlik, imamların ölmediğini savunan sapık bir görüştür.
Rebî bin Abdurrahman şöyle diyor: "Allah'a and olsun ki! Mûsa bin Câfer (a.s.) çok bilgili ve alametlerden anlayan birisi idi.
Kendisinden sonra kimlerin Vâkıfî olacağını ve sonraki imamların imametini kimlerin kabul etmeyeceklerini çok iyi biliyordu. Onlara olan öfkesini yenip, onlar hakkında bildiklerini dışarıya vurmuyordu. İşte bu yüzden ona 'Kâzım' (öfkesini yenen) denilirdi."
Yûnus bin Abdurrahman şöyle diyor: Mûsa bin Câfer (a.s.) dünyadan göçtüğü zaman, her bir vekilinin yanında çok sayıda malı vardı. Bu mallar onların, Vâkıfî olup (sonraki imamın imametini kabul etmemelerine), İmam'ın da ölümünü inkâr etmelerine sebep oldu.
Ziyad bin Mervan-i Kandî'nin yanında yetmiş bin dinar ve Ali bin Hamza'nın yanında da otuz bin dinar vardı." Yûnus şöyle devam ediyor: "Ben durumu bu şekilde gördüğümde hak benim için âşikâr oldu ve İmam Rıza'nın (a.s.) imametini anlamış oldum.
Bu yüzden konuşup halkı İmam Rıza'ya davet etmeye başladım. O iki şahıs (Ziyad ile Ali bin Ebu Hamza) bir adamı yanıma göndererek bana şöyle dediler:
'Halkı neden ona (İmam Rıza'ya) davet ediyorsun? Eğer mal istiyorsan, biz seni müstağni kılarız!' On bin dinar da bana sus payı vererek bu işlerden elimi çekmemi istediler.
Ama ben umursamadım, onlara cevap olarak şöyle dedim: İki imamımızdan şöyle buyurdukları rivayet edilmiştir: 'Bidatler ortaya çıktığı zaman âlim ilmini ortaya koymalıdır, bunu yapmazsa iman nuru ondan alınır.' Ben her durumda, yüce Allah uğrunda cihadı terk edecek birisi değilim. (Sonunda) o ikisi, bana düşman olup kin beslediler."
Muhammed bin Cumhur, Ahmed bin Hammad'dan şöyle naklediyor: "Osman bin İsa er-Revasî İmam Mûsa bin Câfer'in (a.s.) vekillerinden birisi idi. Mısır'da yanında pek çok sayıda mal ve altı tane de cariye vardı.
İmam Rıza (a.s.), mal ve cariyeleri vermesi için haber gönderdi. O İmam Rıza'ya (a.s.) şöyle mektup yazdı: 'Baban henüz ölmemiştir.' İmam Rıza (a.s.) da onun mektubuna cevap olarak şöyle yazdı: 'Babam ölmüştür, (bırakmış olduğu) mi¬rası ise paylaştık ve onun öldüğünü doğrulayan haberler de vardır.' İmam (a.s.), bu konuda ona deliller de getirdi.
Osman bin İsa cevap olarak, 'Baban ölse dahi senin için bu malda bir hak yoktur çünkü bu malları sana vermek konusunda bir şey buyurmamıştır. Üstelik ben cariyeleri özgür bırakıp onlarla da evlendim' dedi."
Bu kitabın yazarı Şeyh Sâduk şöyle diyor: "Mûsa bin Câfer (a.s.), mal toplayacak birisi değildi, yalnız bu mal, Hârun Reşid zamanında toplanarak çoğaldı ve İmam da düşmanların çokluğu nedeniyle bu toplanan malı dağıtmaya kadir değildi. Yalnız sır saklamada güvenilir olan az bir kesime gönderebiliyordu. İşte bu mal, bundan dolayı toplanmış oldu.
Kendisi aleyhinde, Hârun Reşid'e söz taşıyanların bu amellerini engellemek, etkisiz hale getirmek istiyordu. Dalkavukluk ve ispiyonculuk yapanlar şöyle diyorlardı: 'Mûsa bin Câfer (a.s.) için birçok mal götürülüyor, imametin (yöneticilik makamının) kendine ait olduğu inancındadır, halkı halifenin aleyhinde kıyam etmeye kışkırtıyor!'
Eğer böyle olmasaydı, İmam (a.s.), toplanan o malları elbette fakirlere dağıtacaktı. Üstelik o mallar fakirlerin hakkı değildi, gerçekte İmam'a ikram ve iyilik maksadıyla dostlarından ona gönderilen bir takım mallar idi."
İmam Rıza, Vâkıfîlere karşı hoşgörü göstermemiştir. İmam Musa Kâzım şehit edildikten sonra, babasının bazı vekillerinden onun kendilerine emanet ettiği malları göndermesini istedi. Ama onlar bu mallara tamah ettiler ve İmam Rıza'ya şu cevabı verdiler: "Baban ölmedi, o diridir, şu anda görevinin başındadır. Kim onun öldüğünden söz ederse o bâtıl ehlidir."
Bunlar bazı insanlar arasında İmam Mûsa Kâzım'ın ölmediğini ve onun beklenen kâim imam olduğu fikrini yayma imkânı buldular." Devam edecek (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Ali Rıza eserinden)
Rebî bin Abdurrahman şöyle diyor: "Allah'a and olsun ki! Mûsa bin Câfer (a.s.) çok bilgili ve alametlerden anlayan birisi idi.
Kendisinden sonra kimlerin Vâkıfî olacağını ve sonraki imamların imametini kimlerin kabul etmeyeceklerini çok iyi biliyordu. Onlara olan öfkesini yenip, onlar hakkında bildiklerini dışarıya vurmuyordu. İşte bu yüzden ona 'Kâzım' (öfkesini yenen) denilirdi."
Yûnus bin Abdurrahman şöyle diyor: Mûsa bin Câfer (a.s.) dünyadan göçtüğü zaman, her bir vekilinin yanında çok sayıda malı vardı. Bu mallar onların, Vâkıfî olup (sonraki imamın imametini kabul etmemelerine), İmam'ın da ölümünü inkâr etmelerine sebep oldu.
Ziyad bin Mervan-i Kandî'nin yanında yetmiş bin dinar ve Ali bin Hamza'nın yanında da otuz bin dinar vardı." Yûnus şöyle devam ediyor: "Ben durumu bu şekilde gördüğümde hak benim için âşikâr oldu ve İmam Rıza'nın (a.s.) imametini anlamış oldum.
Bu yüzden konuşup halkı İmam Rıza'ya davet etmeye başladım. O iki şahıs (Ziyad ile Ali bin Ebu Hamza) bir adamı yanıma göndererek bana şöyle dediler:
'Halkı neden ona (İmam Rıza'ya) davet ediyorsun? Eğer mal istiyorsan, biz seni müstağni kılarız!' On bin dinar da bana sus payı vererek bu işlerden elimi çekmemi istediler.
Ama ben umursamadım, onlara cevap olarak şöyle dedim: İki imamımızdan şöyle buyurdukları rivayet edilmiştir: 'Bidatler ortaya çıktığı zaman âlim ilmini ortaya koymalıdır, bunu yapmazsa iman nuru ondan alınır.' Ben her durumda, yüce Allah uğrunda cihadı terk edecek birisi değilim. (Sonunda) o ikisi, bana düşman olup kin beslediler."
Muhammed bin Cumhur, Ahmed bin Hammad'dan şöyle naklediyor: "Osman bin İsa er-Revasî İmam Mûsa bin Câfer'in (a.s.) vekillerinden birisi idi. Mısır'da yanında pek çok sayıda mal ve altı tane de cariye vardı.
İmam Rıza (a.s.), mal ve cariyeleri vermesi için haber gönderdi. O İmam Rıza'ya (a.s.) şöyle mektup yazdı: 'Baban henüz ölmemiştir.' İmam Rıza (a.s.) da onun mektubuna cevap olarak şöyle yazdı: 'Babam ölmüştür, (bırakmış olduğu) mi¬rası ise paylaştık ve onun öldüğünü doğrulayan haberler de vardır.' İmam (a.s.), bu konuda ona deliller de getirdi.
Osman bin İsa cevap olarak, 'Baban ölse dahi senin için bu malda bir hak yoktur çünkü bu malları sana vermek konusunda bir şey buyurmamıştır. Üstelik ben cariyeleri özgür bırakıp onlarla da evlendim' dedi."
Bu kitabın yazarı Şeyh Sâduk şöyle diyor: "Mûsa bin Câfer (a.s.), mal toplayacak birisi değildi, yalnız bu mal, Hârun Reşid zamanında toplanarak çoğaldı ve İmam da düşmanların çokluğu nedeniyle bu toplanan malı dağıtmaya kadir değildi. Yalnız sır saklamada güvenilir olan az bir kesime gönderebiliyordu. İşte bu mal, bundan dolayı toplanmış oldu.
Kendisi aleyhinde, Hârun Reşid'e söz taşıyanların bu amellerini engellemek, etkisiz hale getirmek istiyordu. Dalkavukluk ve ispiyonculuk yapanlar şöyle diyorlardı: 'Mûsa bin Câfer (a.s.) için birçok mal götürülüyor, imametin (yöneticilik makamının) kendine ait olduğu inancındadır, halkı halifenin aleyhinde kıyam etmeye kışkırtıyor!'
Eğer böyle olmasaydı, İmam (a.s.), toplanan o malları elbette fakirlere dağıtacaktı. Üstelik o mallar fakirlerin hakkı değildi, gerçekte İmam'a ikram ve iyilik maksadıyla dostlarından ona gönderilen bir takım mallar idi."
İmam Rıza, Vâkıfîlere karşı hoşgörü göstermemiştir. İmam Musa Kâzım şehit edildikten sonra, babasının bazı vekillerinden onun kendilerine emanet ettiği malları göndermesini istedi. Ama onlar bu mallara tamah ettiler ve İmam Rıza'ya şu cevabı verdiler: "Baban ölmedi, o diridir, şu anda görevinin başındadır. Kim onun öldüğünden söz ederse o bâtıl ehlidir."
Bunlar bazı insanlar arasında İmam Mûsa Kâzım'ın ölmediğini ve onun beklenen kâim imam olduğu fikrini yayma imkânı buldular." Devam edecek (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Ali Rıza eserinden)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.