Büyük kentlerin, özellikle İstanbul gibi metropollerin, hem iş imkanları hem de parlak yaşam biçimiyle bir mıknatıs gibi insanları çektiğini, fakat uygarlığın merkezinde yaşamanın bir de bedeli olduğunu ifade eden uzmanlar, çağdaş yaşamın tıp literatürüne eklediği yazar krampı, İstanbul bronşiti, gürültü sağırlığı ve hasta bina sendromunun oluşturduğu kent hastalıklarının milyonlarca insanı etkilediğini vurguladı.
Hasta bina sendromu
Uzmanlar, genellikle dev iş merkezlerinde, plazalarda çalışanlarda görülen ve zaman zaman başka hastalıklarla karıştırılabilen 'hasta bina sendromu'nun belirtilerini baş ağrısı, baş dönmesi, uyuşukluk, yorgunluk hissi, gözlerde sulanma, kaşınma, kızarıklık, burun akıntısı, hapşırık, burun tıkanıklığı, boğazda yanma, boğaz kuruluğu, gıcık şeklinde öksürük, göğüste sıkışma hissi, nefes darlığı, cilt kuruluğu, ciltte kaşıntılar, burun kanaması, koku ve tat alma bozuklukları, konsantrasyon güçlüğü olarak sıraladı.
Kirli havanın etkileri uzmanlara göre açık havada
1 metreküp havadaki kükürt dioksit miktarının 150 mikrogramı geçmemesi gerekiyor. Oysa ülkemizde, özellikle büyük şehirlerde, kış aylarında hava kirliliği ölçümlerinin tehlike sınırlarının çok üstüne çıktığı oluyor. Bu kirlilik sadece solunum yollarını değil kalp hastalarını da tehdit ediyor, zehirlenmelere neden oluyor. Kirli havanın öncelikle ciğerlerin mikrobik unsurları ve zehirleri temizleme yeteneğini zayıflattığını ve astım tehlikesini artırdığını, kronik bronşitlere yol açtığını belirten uzmanlar, "Pis hava içinde oluşan perokyacsetil nitrat gibi kimyevi maddeler gözlere zarar veriyor. Karbonmonoksit, beyin motor eşgüdümünü ve konsantrasyonunu yoruyor. Zaman zaman beyne giden oksijen miktarını azaltıyor" dedi.
Binalar için tavsiyeler
Uzmanlar, işyerlerinde hasta bina sendromundan korunmak için, duvardan duvara halı kullanımından vazgeçilmesini, camlar açılamıyorsa hava temizleyen aletlerden yararlanılmasını, işyerinin sağlıklı malzemelerden inşa edilmiş olmasını ve sürekli bilgisayarla çalışan personelin vardiya saatlerinın ayarlanmasını öneriyor. Evlerde uyulması gerekenleri de uzmanlar şöyle sıralıyor: "Yatak odası güneş görmeli ve her gün birkaç saat havalandırılmalı. Yatak odası olabildiği kadar eşyasız, halı ve kilimsiz olmalı, toz tutan eşyalar başka odalarda bulundurulmalı. Yün yatak, kuş tüyü yastık yerine sentetik olanlar tercih edilmeli. Yatak şiltesi plastik bir kılıfla kaplanmalı ve düzenli olarak havalandırılmalı. Yatak çarşafı, yastık kılıfı gibi yatak takımları her hafta 70 derecenin üzerinde sıcak suyla yıkanmalı. Çocuk oyuncakları yıkanabilen tahta veya plastikten olmalı. Sigara içilmemeli."
Hasta bina sendromu
Uzmanlar, genellikle dev iş merkezlerinde, plazalarda çalışanlarda görülen ve zaman zaman başka hastalıklarla karıştırılabilen 'hasta bina sendromu'nun belirtilerini baş ağrısı, baş dönmesi, uyuşukluk, yorgunluk hissi, gözlerde sulanma, kaşınma, kızarıklık, burun akıntısı, hapşırık, burun tıkanıklığı, boğazda yanma, boğaz kuruluğu, gıcık şeklinde öksürük, göğüste sıkışma hissi, nefes darlığı, cilt kuruluğu, ciltte kaşıntılar, burun kanaması, koku ve tat alma bozuklukları, konsantrasyon güçlüğü olarak sıraladı.
Kirli havanın etkileri uzmanlara göre açık havada
1 metreküp havadaki kükürt dioksit miktarının 150 mikrogramı geçmemesi gerekiyor. Oysa ülkemizde, özellikle büyük şehirlerde, kış aylarında hava kirliliği ölçümlerinin tehlike sınırlarının çok üstüne çıktığı oluyor. Bu kirlilik sadece solunum yollarını değil kalp hastalarını da tehdit ediyor, zehirlenmelere neden oluyor. Kirli havanın öncelikle ciğerlerin mikrobik unsurları ve zehirleri temizleme yeteneğini zayıflattığını ve astım tehlikesini artırdığını, kronik bronşitlere yol açtığını belirten uzmanlar, "Pis hava içinde oluşan perokyacsetil nitrat gibi kimyevi maddeler gözlere zarar veriyor. Karbonmonoksit, beyin motor eşgüdümünü ve konsantrasyonunu yoruyor. Zaman zaman beyne giden oksijen miktarını azaltıyor" dedi.
Binalar için tavsiyeler
Uzmanlar, işyerlerinde hasta bina sendromundan korunmak için, duvardan duvara halı kullanımından vazgeçilmesini, camlar açılamıyorsa hava temizleyen aletlerden yararlanılmasını, işyerinin sağlıklı malzemelerden inşa edilmiş olmasını ve sürekli bilgisayarla çalışan personelin vardiya saatlerinın ayarlanmasını öneriyor. Evlerde uyulması gerekenleri de uzmanlar şöyle sıralıyor: "Yatak odası güneş görmeli ve her gün birkaç saat havalandırılmalı. Yatak odası olabildiği kadar eşyasız, halı ve kilimsiz olmalı, toz tutan eşyalar başka odalarda bulundurulmalı. Yün yatak, kuş tüyü yastık yerine sentetik olanlar tercih edilmeli. Yatak şiltesi plastik bir kılıfla kaplanmalı ve düzenli olarak havalandırılmalı. Yatak çarşafı, yastık kılıfı gibi yatak takımları her hafta 70 derecenin üzerinde sıcak suyla yıkanmalı. Çocuk oyuncakları yıkanabilen tahta veya plastikten olmalı. Sigara içilmemeli."
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.