Olup bitenlere bakıp, olabilecekleri düşününce içim ürperiyor.... Neden mi? İşte bazı nedenlerin satır başlar: Karadeniz kıyılarındaki dağlara paralel yer altındaki "İnsan, botanik, silah ve mühimmat siloları", İncirlik ve diğerleri yetmiyormuş gibi; dostumuz (!) ve müttefikimiz (!) Amerika Birleşik Devletleri Hatay'daki Amanos dağında, 120 dönüm araziye çoğunluğu yer altındaki tesislerden oluşan yeni bir üs inşa etmiş? ABD'nin bu üssü neden ve hangi amaçla kullanacağını düşününce ürpermemek mümkün mü? Siyasi parti liderlerinin kaynakları belirsiz açıkladıkları mal varlıklarını gördükten?. Ülkede dört milyon insanın açlık sınırında (günlük geliri bir doların altındakiler),6 milyon insanın yeşil kart sınırında ( günlük geliri 1.5 doların altındakiler), on milyon insanın yoksulluk sınırında (günlük geliri 2 doların altındakiler) olması? Milletvekillerinin üçte birinin haklarındaki iddialarla ilgili hesap vermekten dokunulmazlıkları nedeniyle kurtarılmaları gerçeği ? Yapanın yaptığının, çalanın çaldığının yanına kar kalmasının sürdürülmesi? Demokratik haklar kullanılarak, demokrasinin ipinin çekilmeye çalışılması? Dürüst ve namuslu olmanın aptallık; üç kağıtçılık ve her türlü sahtekarlığın meziyet ile özdeşleştirilmesi; kimin elinin kimin cebinde olduğunun bilinememesi karşısında ürpermemek mümkün mü? Sizleri bilemiyorum; fakat ben, "Nereye gidiyoruz?" sorusunu aklımdan çıkarıp atamıyorum. Necdet Onur / Anayurt
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.