Finansal Kurumlar Birliği 2. Olağan Genel Kurulu'nda konuşan Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, "Türkiye'ye döviz borç olarak değil yatırım olarak gelmeli" dedi. Döviz konusu Türkiye'nin yumuşak karnıdır. Türkiye'nin gündemden düşmeyecek sorunudur. 12 yıllık AKP iktidarı döneminde yapılan toplam ihracat 1 trilyon 196 milyon 167 milyon dolardır. Toplam ithalat ise 1 trilyon 898 milyar 23 milyon dolardır. İhracatımız ithalatı dengelememektedir. AKP iktidarında 701 milyar 871 milyon dolar açık oluşmuştur. Türkiye açığı kapatmak için elindekini satıyor, borç arıyor. Mecburdur. Döviz basamayız ki, FED gibi basabilseydik, basıp basıp dış ticaret açığını kapatırdık. Maalesef böyle bir imkânımız yoktur. Ali Babacan döviz açığının devam edeceğini görüyor. Döviz gelmeli de bari yatırım olarak gelsin demeye getiriyor. Umudu yerliye değil de yabancıya ve dövizine bağlamıştır. Döviz borç değil de yatırım olarak gelse sorun hal olmuş mu olacak? Hayır. Yeni sorunlar meydana gelecek. Yabancılar döviz getiriyor. Çok basit işler için bile geliyor iş kuruyorlar. Yabancılar iş sahibi oluyor para kazanıp ülkelerine götürüyorlar. 'Kar transferi' dediğimiz bu problem dış ödemeler dengemizi ters yönde bozuyor ve zarar ediyoruz. Dahası İnsanımızın işini elinden alıyorlar. Ciddi sermayelerle geliyorlar. Reklamla geliyorlar. Firmalarımız onlarla rekabet edemiyor ve piyasadan çekilmek zorunda kalıyor. Piyasayı ele geçirip tekelleşiyorlar. Fiyatları yükseltiyorlar. Sonuç; işsizlik ve sömürülmektir. Doğrusu nedir? 1- İnsanımızı güzelce eğitmek meslek sahibi etmektir. 2- İnsanımızı sermayelendirmektir. AKP bu önemli 2 konuda da başarısızlıktan çok öte ciddi yanlışlar içindedir. Eğitimi batırmıştır. Milletimizi oyalama politikalarıyla meşgul etmektedir. Gençliğimize yeterli eğitim imkânı sunmamıştır. 12 yıllık iktidarının sonunda kanun çıkarmış ve eğitimde iflasını ilan etmiştir. İthal hemşire ve doktor için kanun çıkarmıştır. Küba'dan Bangladeş'ten hemşire ve doktor getirtmiştir. Dahası Sağlık Bakanı Müezzinoğlu, Yunanistan'da işsiz kalan 7 bin doktoru Türkiye'ye davet etmiştir. Sermayelendirmede de iflas durumu söz konusudur. Yapılan yapısal yanlışlar sebebiyle milletimiz elindekini avucundakini kaybetmiştir. Eskiden 'yastık altı' vardı, artık yok. Tasarruf oranlarımız düşmüştür. Dünyada en alt seviyedeyiz. 5 milyon insanımız asgari ücrete çalışıyor. 5 milyon da işsiz vardır. 846 TL asgari ücret ile kim nasıl geçinebilecek de tasarruf yapabilecektir. Millet sermayesini kaybetmiş, kredilerle iş çevirmeye çalışıyor. Borç batağına düşmüştür. Yıkım, iktidarın oyalama, göz boyama taktiği ve bir program ile yapılmaktadır. Gele gele geldiğimiz son noktada eğitimde fiyasko, sermaye yeterliliğinde fiyaskodur. Bütün bunlar gıdım gıdım ustaca gerçekleştirilmiştir. Bu yanlış gidişatı bize haber veren vardı, dinlemedik. Çare vardı, uygulatmadık. Bizim memlekette bir atasözü vardır. "Akılsız kafanın yaptıklarını ayakları çeker."
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Mahmut Erdem / diğer yazıları
- Fakirleşerek büyüme / 18.06.2022
- Bu kaçıncı operasyon? / 25.12.2021
- 2020’de yüzde 1.8 büyürken, meğer küçülmüşüz! / 05.05.2021
- Mesele sadece 128 milyar dolar mı? / 23.04.2021
- Ak Parti’nin 18 yıllık enkazı / 08.01.2021
- Dolar kazanç aparatı olunca... / 25.11.2020
- Büyüdük ama negatif / 05.09.2020
- İSO 2019 raporu / 16.07.2020
- Fason tartı aleti / 29.06.2020
- Tefeciye yılda 4 milyon konut / 13.04.2020
- Bu kaçıncı operasyon? / 25.12.2021
- 2020’de yüzde 1.8 büyürken, meğer küçülmüşüz! / 05.05.2021
- Mesele sadece 128 milyar dolar mı? / 23.04.2021
- Ak Parti’nin 18 yıllık enkazı / 08.01.2021
- Dolar kazanç aparatı olunca... / 25.11.2020
- Büyüdük ama negatif / 05.09.2020
- İSO 2019 raporu / 16.07.2020
- Fason tartı aleti / 29.06.2020
- Tefeciye yılda 4 milyon konut / 13.04.2020