Peygamberimizin bütün hareketleri uyumlu idi. Tutarsız hiçbir davranışı yoktu. Sahabîlerin kendi özel işlerini ihmal etmeleri veya bıkkınlık duymaları endişesiyle onlar adına kendisi hep tetikte dururdu
Her toplumun ileri gelenine özel ilgi gösterir ve onları başkan olarak göreve getirirdi. İnsanları gözü gibi sakınır, hiçbirinden güleryüzünü ve tatlı dilini esirgemez, onların üstüne titrerdi.
Sahabîlerini, yokluklarında arayıp sorar, durumlarını takip ederdi. Karşılaştığı insanlara 'Ne var, ne yok?' diye çevrede olup bitenleri sorardı. Güzel olan herşeyi beğendiğini ifade eder, onu desteklerdi. Kötü olan şeye de tepkisini gösterir ve onu çürütücü bir tavır takınırdı.
Peygamberimizin bütün hareketleri uyumlu idi. Tutarsız hiçbir davranışı yoktu. Sahabîlerin kendi özel işlerini ihmal etmeleri veya bıkkınlık duymaları endişesiyle onlar adına kendisi hep tetikte dururdu.
O her durum karşısında tedarikli idi. Her problemin çaresini bulurdu. Onun yanında insanların en faziletlisi, başkalarına iyiliği en yaygın olanlardı; mertebesi en yüksek olanlar da, halkın dertlerine en iyi şekilde ortak olan ve onlara yardım elini uzatan kimselerdi.
Hazreti Hüseyin babasına Peygamber Efendimizin toplantılardaki halini, sohbet şeklini sorar, Hazreti Ali onu da şöyle anlatır:
"Peygamberimizin kalkması da, oturması da zikir üzere idi. Allah'ın adını dilinden düşürmezdi. Toplantı halinde olan bir topluluğa varsa, baş köşeye geçmez, meclisin hemen bir kıyısına oturuverirdi, çevresinin de böyle yapmasını isterdi.
Peygamberimizin bu husustaki tavsiyesi şöyleydi: Herhangi biriniz bir toplantı yerine vardığında bir baksın, şayet oturacak yer gösterirlerse oraya otursun, değilse gördüğü en uygun yere ilişiversin.
Peygamberimiz birlikte oturduğu kimselerin seviyelerine göre herbirinin halini hatırını sorar, onlara iltifat ederdi. Çevresindekilere öylesine candan davranırdı ki, orada hazır olanların hepsi de Resulullahın yanında en değerli kimsenin kendisi olduğu kanaatine varırdı.
Her toplumun ileri gelenine özel ilgi gösterir ve onları başkan olarak göreve getirirdi. İnsanları gözü gibi sakınır, hiçbirinden güleryüzünü ve tatlı dilini esirgemez, onların üstüne titrerdi.
Sahabîlerini, yokluklarında arayıp sorar, durumlarını takip ederdi. Karşılaştığı insanlara 'Ne var, ne yok?' diye çevrede olup bitenleri sorardı. Güzel olan herşeyi beğendiğini ifade eder, onu desteklerdi. Kötü olan şeye de tepkisini gösterir ve onu çürütücü bir tavır takınırdı.
Peygamberimizin bütün hareketleri uyumlu idi. Tutarsız hiçbir davranışı yoktu. Sahabîlerin kendi özel işlerini ihmal etmeleri veya bıkkınlık duymaları endişesiyle onlar adına kendisi hep tetikte dururdu.
O her durum karşısında tedarikli idi. Her problemin çaresini bulurdu. Onun yanında insanların en faziletlisi, başkalarına iyiliği en yaygın olanlardı; mertebesi en yüksek olanlar da, halkın dertlerine en iyi şekilde ortak olan ve onlara yardım elini uzatan kimselerdi.
Hazreti Hüseyin babasına Peygamber Efendimizin toplantılardaki halini, sohbet şeklini sorar, Hazreti Ali onu da şöyle anlatır:
"Peygamberimizin kalkması da, oturması da zikir üzere idi. Allah'ın adını dilinden düşürmezdi. Toplantı halinde olan bir topluluğa varsa, baş köşeye geçmez, meclisin hemen bir kıyısına oturuverirdi, çevresinin de böyle yapmasını isterdi.
Peygamberimizin bu husustaki tavsiyesi şöyleydi: Herhangi biriniz bir toplantı yerine vardığında bir baksın, şayet oturacak yer gösterirlerse oraya otursun, değilse gördüğü en uygun yere ilişiversin.
Peygamberimiz birlikte oturduğu kimselerin seviyelerine göre herbirinin halini hatırını sorar, onlara iltifat ederdi. Çevresindekilere öylesine candan davranırdı ki, orada hazır olanların hepsi de Resulullahın yanında en değerli kimsenin kendisi olduğu kanaatine varırdı.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.