Devrin Fener Patriği Grigoryos'un Rus Çarı l. Aleksandr'a yazdığı ve Türklerin nasıl mahvedileceğine dair tavsiyeleri şunlardır:
"Türkleri maddeten ezmek ve yıkmak gayri mümkündür. Çünkü Türkler başka milletleri gurur ve ifrata sevk edecek zaferler önünde olduğu kadar her türlü ümitleri kaybedecekleri mağlubiyetlere ve felaketlere karşı sakin, sabırlı ve mukavemetli insanlardır.
Gayet mağrurdurlar ve izzet-i nefislerine fevkalade düşkündürler. Ferdi iradelerin üstündeki hadisatı değişmez mukadderat sayma inancına sahiptirler. Bu inanışları dinlerine bağlılıklarından, kadere rıza göstermelerinden, ananelerinin kuvvetinden, padişahlarına, kumandanlarına, büyüklerine olan itaat duygularından gelmektedir.
Türkler zekidirler ve kendilerini müspet yolda sevkli idare edecek reislere sahip oldukları müddetçe de çalışkandırlar. Gayet kanaatkârdırlar. Onların bütün meziyetleri hatta kahramanlık ve şecaat duyguları da ananelerine olan bağlılıklarından ahlaklarının salabet ve safiyetinden bilhassa dini ve manevi hayatlarını tanzim ve tedvin eden şahsiyetlere olan bağlılık ve hürmetlerinden gelmektedir.
Türkleri evvela bu din ve maneviyat şahsiyetlerinden mahrum bırakmak, buhran anlarında İrşat vazifesini ifa edecek şahsiyet ve mihraklardan nasipsiz kılmak icap eder. Bunun da kestirme yolu dini ve manevi hayatı temsil eden teşkilat ve şahsiyetleri milletleri üzerinde müessir kudret halinden çıkarmak. Halkı da ananat-ı dinîye ve milliyetlerine intibak etmeyen harici telkin ve fikirlerle tahrip etmektir.
Manevi mihraklardan mahrum oldukları gün Türkleri, kendilerinden şeklen çok kudretli, kalabalık ve zahiren hakim kuvvetler önünde zafere götüren asıl kuvvetleri sarsılacak ve ancak o zaman maddi vesaitin faikıyetine istinat edilerek Türkleri yıkmak mümkün olacaktır ".
Peki, dün durum böyleyken acaba bugün nasıldır?
Başbakanlık Basın ve Yayın Enformasyon Trabzon İl Müdürlüğü' nün 7. 10. 1997 tarihli bir yayınında şu ifadeler yer alıyor:
"Trabzon 'da 20-28 Eylül tarihleri arasında Fener Rum Patrikhanesi tarafından düzenlenen "Din, Bilim ve Çevre" konulu sempozyumun Türkiye'nin tanıtımındaki olumsuz etkileri tartışılırken , komitenin dağıttığı haritalardaki Rum izlerinin, sempozyumun amacının dışına taştığına ilişkin görüşleri doğrular nitelikte olduğu belirtiliyor.
Sempozyumun yapılacağı Karadeniz çevresindeki illerin yetkilileri ile katılımcılara dağıtılan haritada Karadeniz, "Pontus Gölü" olarak gösterilirken, başta Doğu Karadeniz olmak üzere Karadeniz kıyısındaki yerleşim yerlerinin isimleri Rumca olarak yazılmış, Trabzon ise Trapezus olarak adlandırılmıştır".
Aynı hadise Milli Gazete'nin 7 Ekim 1997 tarihli sayısında da yer almaktadır. Bahsi geçen geminin adı Venizelos'tur. Ve içinde yüzlerce papaz ve yerli işadamımızla birlikte Fener Rum Patriği Bartholomeos da bulunmaktadır. Karadeniz sahilini tamamen Yunanistan'ın toprak parçası olarak gösteren haritayı bizzat patriğin kendisi dağıtmıştır.
Patrik, son zamanlarda yabancı devlet başkanlarına dini nişanlar da vermeye başlamıştır. Yeni Mesaj Gazetesinde yer alan bir habere göre, "Gazeteci yazar Aytunç Altındal, son olarak geçen hafta Almanya Cumhurbaşkanı JohannesRau'nun Türkiye 'ye gelişinde Fener Patrik hanesini ziyaret etmesine dikkat çekerek, son iki yıldır Türkiye'ye gelen tüm devlet başkanlarının Patrikhaneyi ziyaret edip, kutsanmalarının anlamlı olduğunu vurguladı.
Altındal gelen devlet başkanlarından hiçbirinin Diyanet İşleri Başkanıyla görüşmeye tenezzül etmemesinin de dikkat çekici olduğunu ifade etti.
Altındal şunlarıdile getirdi: 'Patrik sanki Türkiye'de iki devlet başkanı varmış gibi bir tutum içindedir. Başta Clinton olmak üzere kendisi de devlet başkanı sıfatıyla gelenleri kendi sarayında ve tahtında karşılıyor. Bu taht kavramını ben uydurmadım.Patrik, resmi belgelere Konstantinapol'daki tahtın temsilcisi olduğunu belirterek imza atıyor.
Patrik, Alman Devlet Başkanına bir nişan verdi. Laik Türkiye Cumhuriyetinde bir Türk vatandaşının başka bir devletin temsilcisine dini nişan vermesi yasaktır. Patriğin verdiği nişan Aziz AndreasHaç'ıdır.
Çok anlamlı bir haçtır. Hıristiyan aleminde çok kutsal bir değeri vardır. Hıristiyanlık inanışına göre; Aziz Andreas, İsa'nın ilk havarisidir. Ve bizzat İsa tarafından Anadolu'yu Hıristiyanlaştırmakla görevlendirilmiştir. Şu yaşananlara bakıp Patrikhane'nin Türkiye'de 'devlet içinde devlet ' olduğunu söylemeden geçemeyeceğim" ". (Prof. Dr. Haydar Baş, Dini ve Milli Bütünlüğümüze Yönelik Tehditler eseri yıl 1998 sh. 67)
Prof. Dr. Haydar Baş / diğer yazıları
- İmam Ali'nin devlet adamlarına nasihatleri / 22.11.2024
- Hz. Peygamber'in davet mektupları / 21.11.2024
- İslam tarihinde ilk fitne / 20.11.2024
- Önce insan denmedikçe... / 19.11.2024
- İnsan hakları konusu / 18.11.2024
- Unutulan kadın / 17.11.2024
- Dünya MEM diyor ya Türkiye? / 16.11.2024
- BTP'nin hayvancılık projeleri / 15.11.2024
- Bedava elektrik hayal değil / 14.11.2024
- Kadına hak ettiği değer ancak BTP iktidarında verilebilir / 13.11.2024
- Hz. Peygamber'in davet mektupları / 21.11.2024
- İslam tarihinde ilk fitne / 20.11.2024
- Önce insan denmedikçe... / 19.11.2024
- İnsan hakları konusu / 18.11.2024
- Unutulan kadın / 17.11.2024
- Dünya MEM diyor ya Türkiye? / 16.11.2024
- BTP'nin hayvancılık projeleri / 15.11.2024
- Bedava elektrik hayal değil / 14.11.2024
- Kadına hak ettiği değer ancak BTP iktidarında verilebilir / 13.11.2024