'Tüm işlerinin nereye varacağını bilirim'
İmam Ali (a.s.) şöyle buyurdu: "Vallahi dilersem, her birinizin nereden geldiğini, nereye gittiğini ve tüm işlerinin nereye varacağını sizlere haber veririm. Ama benim yüzümden Resûlullah'ı (s.a.a) inkâr etmenizden korkarım. Bunu ancak güvenilir özel kişilere açıklarım"
07.07.2016 00:00:00
Hz. Ali (a.s.), Resûlullah'a yakınlığı hakkında şöyle buyurmuştur:
"Ey kendilerinden gaflet edilmeyen (gafil) insanlar! Ey (Allah'ın emrini) terk ettiklerinden hesaba çekilecek olanlar! Bana ne oldu da, sizin Allah'tan ayrılıp, başkasına rağbet edenlerden olduğunuzu görüyorum. Sanki siz çobanın vebalı bir otlağa, dertlerle dolu bir sulağa sürdüğü hayvanlar gibisiniz. Kesilmek için otlatılan ama bundan neyin amaçlandığını bilmeyen hayvan gibisiniz. Kendilerine ihsan edildiğinde gününün her zaman böyle olacağını ve tek işinin sadece doymak olduğunu sanır.
Vallahi dilersem, her birinizin nereden geldiğini, nereye gittiğini ve tüm işlerinin nereye varacağını sizlere haber veririm. Ama benim yüzümden Resûlullah'ı (s.a.a) inkâr etmenizden korkarım. Bunu ancak güvenir özel kişilere açıklarım.
Elçisini halkın içinden seçip hak ile gönderene and olsun ki, ben sadece doğruyu söylüyorum. Allah Resulü bütün bunları bana bildirdi. Helak olacakların nasıl helak olacaklarını, kurtulacakların nasıl kurtuluşa ereceğini ve bu işin (hilafetin) sonucunu bana haber verdi. Başıma gelecek şeylerin her birini de eksiksiz olarak kulağıma söyledi ve bana açıkladı.
Ey İnsanlar! Allah'a and olsun, (ilahi) itaate teşvik ettiğim işlerde sizin en önde gideninizim, sizi nehyettiğim günahlardan ise sizden önce sakınmaktayım."
Hilafetinin ilk günlerinde Medine'de okuduğu bu hutbesinde ise Kur'an'ın faziletlerinden şöyle bahsetmektedir:
"Allah'ın açıkladıklarından faydalanın, öğüdüyle öğütlenin, nasihatini kabul edin. Çünkü sizin mazeret göstermemeniz için açık deliller getirdi, sizlere hücceti tamamladı, amellerinizden hoşnut olduğu şeyleri de, kötü gördüğü şeyleri de bildirdi. Bütün bunları emrettiklerine uymanız, nehyettiklerinden kaçınmanız için yaptı. Allah'ın Resulü (s.a.a), 'Cennet dünyada hoşa gitmeyen şeylerle, cehennem nefsanî ise arzularla kaplanmıştır' buyurdu.
Bilin ki Allah'a itaat zorluk ve isteksizlikle, Allah'a isyan ise, lezzet ve isteklerle iç içedir. O halde nefsinin arzularından kaçan, nefsinin nevasını kökünden söküp atan kimseye Allah rahmet etsin. Çünkü nefsini heveslerden ayırmak en zor işlerdendir. Gerçekten de nefis insanı sürekli günaha ve heveslere sürükler.
Allah'ın kulları, Bilin ki mü'minler ancak sabah akşam endişe içinde yaşarlar, sürekli nefislerini ayıplar, dururlar, kendilerinden sürekli iyi işleri arttırmasını isterler. O halde sizden önce ve karşınızda ölüp gidenler gibi olun. Onlar dünyada göçebeler gibi çadır kurdular, sonra konaklarını bırakıp göçtüler.
Bu Kur'an'ın; öğüdünün aldatmayan, saptırmayıp doğru yolu gösteren, sözünde yalan olmayan bir nasihatçi olduğunu bilin. Kur'an'la oturup kalkan kimse bir artma ve bir de eksilme ile kalkar; hidayetinde artma, körlüğünde eksilme olur. Kur'an'a uyduktan sonra yoksulluk, Kur'an'a uymadan önce de zenginlik gelmeyeceğini bilin. O halde ondan dertlerinize şifa isteyin, zorluklarınıza karşı yardım dileyin. Çünkü o; küfür, nifak, azgınlık ve sapıklık gibi en büyük dertlere devadır. Onunla Allah'tan istekte bulunun, onun sevgisiyle Allah'a yönelin. Onun vasıtasıyla halktan bir şey istemeyin. (Maddi kazançlar elde etmek için Kur'an'ı araç edinmeyin). Çünkü kulları ona benzeyen, (ona denk) başka bir şeyle Allah'a yönelmemişlerdir."
(Nehcü'l-Belağa'dan?)
"Ey kendilerinden gaflet edilmeyen (gafil) insanlar! Ey (Allah'ın emrini) terk ettiklerinden hesaba çekilecek olanlar! Bana ne oldu da, sizin Allah'tan ayrılıp, başkasına rağbet edenlerden olduğunuzu görüyorum. Sanki siz çobanın vebalı bir otlağa, dertlerle dolu bir sulağa sürdüğü hayvanlar gibisiniz. Kesilmek için otlatılan ama bundan neyin amaçlandığını bilmeyen hayvan gibisiniz. Kendilerine ihsan edildiğinde gününün her zaman böyle olacağını ve tek işinin sadece doymak olduğunu sanır.
Vallahi dilersem, her birinizin nereden geldiğini, nereye gittiğini ve tüm işlerinin nereye varacağını sizlere haber veririm. Ama benim yüzümden Resûlullah'ı (s.a.a) inkâr etmenizden korkarım. Bunu ancak güvenir özel kişilere açıklarım.
Elçisini halkın içinden seçip hak ile gönderene and olsun ki, ben sadece doğruyu söylüyorum. Allah Resulü bütün bunları bana bildirdi. Helak olacakların nasıl helak olacaklarını, kurtulacakların nasıl kurtuluşa ereceğini ve bu işin (hilafetin) sonucunu bana haber verdi. Başıma gelecek şeylerin her birini de eksiksiz olarak kulağıma söyledi ve bana açıkladı.
Ey İnsanlar! Allah'a and olsun, (ilahi) itaate teşvik ettiğim işlerde sizin en önde gideninizim, sizi nehyettiğim günahlardan ise sizden önce sakınmaktayım."
Hilafetinin ilk günlerinde Medine'de okuduğu bu hutbesinde ise Kur'an'ın faziletlerinden şöyle bahsetmektedir:
"Allah'ın açıkladıklarından faydalanın, öğüdüyle öğütlenin, nasihatini kabul edin. Çünkü sizin mazeret göstermemeniz için açık deliller getirdi, sizlere hücceti tamamladı, amellerinizden hoşnut olduğu şeyleri de, kötü gördüğü şeyleri de bildirdi. Bütün bunları emrettiklerine uymanız, nehyettiklerinden kaçınmanız için yaptı. Allah'ın Resulü (s.a.a), 'Cennet dünyada hoşa gitmeyen şeylerle, cehennem nefsanî ise arzularla kaplanmıştır' buyurdu.
Bilin ki Allah'a itaat zorluk ve isteksizlikle, Allah'a isyan ise, lezzet ve isteklerle iç içedir. O halde nefsinin arzularından kaçan, nefsinin nevasını kökünden söküp atan kimseye Allah rahmet etsin. Çünkü nefsini heveslerden ayırmak en zor işlerdendir. Gerçekten de nefis insanı sürekli günaha ve heveslere sürükler.
Allah'ın kulları, Bilin ki mü'minler ancak sabah akşam endişe içinde yaşarlar, sürekli nefislerini ayıplar, dururlar, kendilerinden sürekli iyi işleri arttırmasını isterler. O halde sizden önce ve karşınızda ölüp gidenler gibi olun. Onlar dünyada göçebeler gibi çadır kurdular, sonra konaklarını bırakıp göçtüler.
Bu Kur'an'ın; öğüdünün aldatmayan, saptırmayıp doğru yolu gösteren, sözünde yalan olmayan bir nasihatçi olduğunu bilin. Kur'an'la oturup kalkan kimse bir artma ve bir de eksilme ile kalkar; hidayetinde artma, körlüğünde eksilme olur. Kur'an'a uyduktan sonra yoksulluk, Kur'an'a uymadan önce de zenginlik gelmeyeceğini bilin. O halde ondan dertlerinize şifa isteyin, zorluklarınıza karşı yardım dileyin. Çünkü o; küfür, nifak, azgınlık ve sapıklık gibi en büyük dertlere devadır. Onunla Allah'tan istekte bulunun, onun sevgisiyle Allah'a yönelin. Onun vasıtasıyla halktan bir şey istemeyin. (Maddi kazançlar elde etmek için Kur'an'ı araç edinmeyin). Çünkü kulları ona benzeyen, (ona denk) başka bir şeyle Allah'a yönelmemişlerdir."
(Nehcü'l-Belağa'dan?)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.