TÜİK ve Merkez Bankası'nın Aralık 2003'ten bu yana ortaklaşa yürüttüğü Aylık Tüketici Eğilim Anketi'ne göre oluşturulan Tüketici Güven Endeksi, Nisan ayında yüzde 6.99 düşüşle 76.24'e geriledi.Bu rakam bir rekor, tüketici güveninin ölçülmeye başlandığı tarihten bu yana en düşük düzey. Bildiğiniz gibi endeksin 100'ün üzerinde olması iyimserliği, 100'den küçük olması kötümserliği, 100 olması ise tüketim eğiliminde herhangi bir değişikliğin olmadığını gösteriyor. Bu endeks vatandaşların satın alma güçlerindeki durumu, ekonomiye bakışlarını, iş bulma imkanlarını gösteriyor. Bu manada bu endeks, vatandaşın hükümete olan güveninin de ne durumda olduğunun en açık bir göstergesi. Vatandaş kötümser, gidişattan memnun değil, geleceğini göremiyor, ümitleri kırılmış, hayal kırıklığı içinde.Ticaret odalarının yaptıkları bir araştırmaya göre 60 milyona yakın kişinin yoksulluk sınırı altında yaşadığı, en temel gıda ve barınma ihtiyaçlarını dahi karşılayamadığı bir ülkede zaten ekonomiye herhangi bir güvenin olması beklenemezdi. Vatandaş çalışıyor, işçi çalışma saatleri AB ortalamasının çok üstünde, ama çalıştığının karşılığını alamıyor, maaşlar AB ortalamasının çok altında. Çalıştığı halde kendisinin ve ailesinin geçimini temin edemiyor. Borçlanıyor, borçlandıkça daha da bataklığa gömülüyor. Böyle bir durumda olan çalışanların sağlıklı bir tüketim yapabilmesi mümkün değil, geleceğe güvenle bakabilmesi hiç mümkün değil. Vatandaşın işi yok, çalışmak istiyor, ama iş bulamıyor, perişan veziyette. İşsizlik almış başını gidiyor. Hükümet her ne kadar masa başı çalışmalarıyla rakamları düşük gösterme gayretlerinde olsa da mızrak çuvala sığmıyor. İşsizlerimiz ne yiyor, ne içiyor. Para yok, pul yok. Tabii ki sağlıklıyı bırak sağlıksız da olsa tüketim yok. Bugünü yok ki geleceğe güveni olsun.Toplumun yüzde 80'i bu durumdayken tüketim endeksinin düşmesi çok normaldir. Hükümet bu şartlarda bir de istihdam paketi oluşturdu. Neymiş efendim, GAP'a işsizlik fonundan para aktarılacakmış. Hükümet herhalde İşsizlik Fonu'nu Merkez Bankası ile karıştırıyor. Merkez Bankası'nın emisyon yetkilerini sırf IMF istiyor diye elinden alırsın, sonra da işsizlere bir nebze faydası olsun diye oluşturulan Fon'a sulanırsın. GAP mademki karlı bir yatırım -ki gerçekten doğru değerlendirilirse öyledir- böyle katma değer üretecek olan bir yatırım için niçin para basıp desteklemiyorsun? Fon'daki para para da basılacak olan değil mi? Ama şunu da belirtmek lazım, IMF emrediyor diye karlı yatırımlarında kendi parasını kullanmayan, faizle yabancılardan borç alan, tıkanınca da işsizlik fonlarına dalan bir anlayış GAP projesinde de asla başarılı olamaz.Ülkemizin her tarafı verimli sulak arazilere sahipken, burada emeğini devreye koyan çiftçilerimiz kan ağlayacak, geçinemeyecek, ürününü satamayacak, satsa da kar edemeyecek, GAP'taki edecek, sizin aklınız buna kesiyor mu? Bir de kadın istidihdamı ve 18-29 yaş gençler için işveren primine destek sağlanacakmış. Tüketici güveninin diplerde dolaştığı, üretilen malların satılamadığı bir ortamda böyle bir adım atılırsa sizce nasıl bir sonuç ortaya çıkar? Fabrikaların işçi arttırması üretilen ürünlerin daha fazla satılmasına bağlıdır. Tüketici güven endeksine bakılırsa, pazar genişlemiyor, daralıyor. O halde fabrikalar işçi çıkartma yoluna gideceklerdir. Şimdi yeni istihdam paketiyle işveren, primlerini devletin karşıladıklarını maliyetleri azaltmak için alacak, bu kapsamda olmayanların işine son verecektir. Mevcutlar teşvik edilenlerle yer değiştirmiş olacak, toplamda ise talep darlığından kaynaklanan üretim düşüklüğü sebebiyle işsizlik artacaktır. Bu sebeple bir kez daha vurguyarak söylemeliyiz ki IMF ve AB politikalarıyla hiçbir problem çözülemez. Gerçekten çözüm arıyorsanız bütün bu problemleri çözme formüllerine sahip tüketimden yola çıkarak ekonomik prolemleri çözmeye odaklı milli bir proje var: Milli Ekonomi Modeli. Ülkemizde böyle bir mükemmel çözüm formulü varken, hala okyanus ötelerinden emir almaya devam edersek, her şey daha da içinden çıkılmaz hale gelecektir.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Hükümetin ‘yeni anayasa’dan maksadı nedir? / 29.05.2024
- Açlık sınırı ‘ulaşılamayan’ hedef oldu / 28.05.2024
- Şimşek’in programı vatandaşa zarar! / 25.05.2024
- Dünya savaşa sürükleniyor Türkiye ne yapmalı? / 24.05.2024
- Reisi’nin ölümü ve dünyayı bekleyen tehlike / 22.05.2024
- Yapay zeka ve Vatandaşlık Maaşı / 21.05.2024
- Türkiye de Gazze gibi işgal hedefinde! / 18.05.2024
- Enflasyonda hayal başka, gerçek başka! / 17.05.2024
- Kamu tasarrufu israf edenden talep edilmeli / 15.05.2024
- Kamuda tasarruf: Ekonomik iflasın göstergesi / 14.05.2024
- Açlık sınırı ‘ulaşılamayan’ hedef oldu / 28.05.2024
- Şimşek’in programı vatandaşa zarar! / 25.05.2024
- Dünya savaşa sürükleniyor Türkiye ne yapmalı? / 24.05.2024
- Reisi’nin ölümü ve dünyayı bekleyen tehlike / 22.05.2024
- Yapay zeka ve Vatandaşlık Maaşı / 21.05.2024
- Türkiye de Gazze gibi işgal hedefinde! / 18.05.2024
- Enflasyonda hayal başka, gerçek başka! / 17.05.2024
- Kamu tasarrufu israf edenden talep edilmeli / 15.05.2024
- Kamuda tasarruf: Ekonomik iflasın göstergesi / 14.05.2024