Tuğçe Kazaz'ın Hıristiyan olmasının sorumluları

Televole kültüründe yuvarlanan kartopu her geçen gün büyük bir çığa dönüşüyor. 13 Eylül tarihli yazımızda Haç takan manken ve Yabancı damat isimli televizyon dizisiyle körüklenen kültürel kuşatmaya dikkat çekmiştik. Bu kuşatmanın sonunun nereye varacağını kestirmek güç değil. Toplum hızla dejenere ediliyor, değerler ayaklar altına alıyor, İslam ve Milli kültür tarumar ediliyor. Her ne kadar bu ifadeler mücerret sonuçlar olarak görülse de, bu dejenerasyonun somut sonuçlarını da maalesef yaşayarak görüyoruz. Önce mankenler özenti ve heves sonucunda haç takmaya başladı. Bunun bir adım sonrası dinini değiştirmekti, o da gerçekleşti. Tuğçe Kazaz isimli bir manken Yunanlı aktör Yorgo Seitaridis evlenerek Hıristiyan oldu.Manken Kazaz, 8 Eylül'de Porto Germeno'daki Ayios Nikolaos Kilisesi'nde Peder Prodoromas tarafından vaftiz edilerek 'Maria' adını aldı. Kazaz'ın vaftiz görüntülerini büyük bir zevkle Türkiye'ye sızdıran Yunan medyası ve bu görüntüleri büyük bir gazetecilik başarısı (!) olarak Türk kamuoyuna duyuran Türk medyası bir gerçeği daha ortaya koymuş oldu:Dinimiz ve kültürümüz hızla yok ediliyor, birileri de bu işten ciddi anlamda zevk alıyor.Bu işin sorumluları bu vebalin altından kolay kolay kalkamazlar. Kazaz'ın dinine bağlı olduğu iddia edilen ailesinin, yaşadıkları büyük utanç ve yıkım sonucu evlerine kapanmaları, babaanne Huriye Kazaz'ın üzüntüden kalp krizi geçirmesi sonucu değiştirmiyor. Ailenin bu olaydaki sorumluluğundan ziyade toplum olarak bu işin neresinde olduğumuzu görmek gerekiyor. Aile, kızını Televole çarkına umarsız bir şekilde salıverdiği için suçludur... Peki Televole kültürünü bu toplumun başına bela edenler, Hıristiyanlığa geçişleri ve misyonerleri hoşgörüp, "vatan elden gidiyor, onbinlerce kilise ev açıldı" diye uyaranları bağnazlık ve hoşgörüsüzlükle itham edenler, Antalya Belek'te ve Şanlıurfa'da Dinler Bahçesi açıp, Hatay'da medeniyetleri buluşturma bahanesiyle misyonerliğe çanak tutanların suçu ne olacak?Ya Türkiye'de İslam'a yönelik her türlü saldırı ve tacizlerin yaşandığı, İslam akaidini ABD merkezli ılımlı İslamcıların protestanlaştırıp tarumar ettiği bir zamanda köşesinde sessiz sessiz oturan Diyanet'in suçu ne olacak? Camilerde verdirdiği "Hıristiyan bir erkekle Müslüman bir kadının evlenmesi caiz değildir" hutbesiyle bu vebalin altından kalkacağını mı sanıyor Diyanet? Hem Tuğçe Kazaz Müslüman olarak Yunanlı aktörle evlenmedi, o kişiyle evlenebilmek için dinini değiştirdi. Diyanet bu hutbeyi yanlış yerde ve yanlış zamanda yapıyor. Diyanet  bu hutbeyi, geçtiğimiz yıllarda Şanlıurfa'da Müslüman Meryem'in büyük bir törenle Hıristiyan Lesther'le evlendirildiği zaman yapacaktı. Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu üyesi Prof. Dr. Saim Yeprem, "Din değiştirmek kişinin hür iradesine bırakılmıştır. Bu nedenle hiç kimsenin kalkıp, bu hanımefendiye niye din değiştirdin diye sorma hakkı yoktur" şeklinde gazetelere açıklamalarda bulunuyor. Yeprem şunu eklemeyi de ihmal etmiyor: "Öbür taraftaki hesabını Allah bilir. Ahiretteki durumu hakkında bir hükme varamayız. Ortodoks oldu diye onu kınamak, ilişkileri kesmek doğru değildir."Hıristiyan olan Tuğçe Kazaz'a kızdığımız falan yok sayın Diyanet yetkilisi. Bizim kızdığımız bu işin akaid boyutuna operasyon düzenlemek suretiyle, peygamberler şehri Urfa'da Hıristiyan bir erkekle Müslüman bir kadını evlendirip, "Bu bir devrim" diye manşet atanlar. Hatay'da, Belek'te ve Urfa'da bu tuzağı devlet boyutuna taşıyanlar... İşte bu işin sorumluları onlardır ama sesleri solukları çıkmıyor nedense. Ayrıca neden açık yüreklilikle İslam'ın tek kurtuluş ve son din olduğunu, İslam dışındakileri ahirette nasıl bir son beklediğini ifade edemiyorsunuz. Gazete ve televizyonlar "işte ilerici ve çağdaş Diyanet" şeklinde manşet yapmaz diye mi?Birilerine şimdi kına yakabilirsiniz demeye dilimiz varmıyor ama gerçek ortada. Halkımız hızla İslam'dan ve Türklükten uzaklaştırılıyor, Hıristiyanlık özendiriliyor. Medya da bu dejenerasyonun en muharrik ve müşevvik lokomotifi.