Torunu, Mevlana'yı anlatıyor
Hazreti Mevlana'nın 20'nci kuşak torunu Dr. Berna Çelebi Şener, Eskişehir Mevlevihanesi Kültür Derneği çatısı altında Mevlana'nın güzelliklerini gelecek nesillere aktarıyor
12.01.2016 00:00:00
Hazreti Mevlana'nın 20'nci kuşak torunu Dr. Berna Çelebi Şener, Eskişehir Mevlevihanesi Kültür Derneği çatısı altında gönüllü kişilerle Mevlana'yı yaşatmak ve onun güzelliklerini gelecek nesillere aktarmak için çalışıyor.
Görevini Eskişehir Devlet Hastanesi'nde sürdüren Şener, "Mevlana" isminin, tanınmış olması ve herkeste iyi duygu ve düşünceleri, güveni, insaniyeti çağrıştırması nedeniyle geniş bir tercih yelpazeye hitap ettiğini söyledi.
Mevlana'ya gönülden bağlı olduğunu ve bunu yaşatmak için çaba gösterdiğini belirten Şener, kendisinin Eskişehir'de, akrabalarının ise Konya'da yaşadığını, hepsinin Mevlana aşkı ve sevgisi ile hiç olmayı seçmiş, örnek insanlar olduğunu vurguladı.
Değişik kesimden insanları dernek çatısı altında bir araya geldiklerini aktaran Şener, "Derneğimizde kadın uçak pilotları, doktorlar, işçiler, ev hanımları, öğretmenler ve diğer meslek dalından onlarca kişi geliyor ve burada Mevlana öğretilerine nail oluyorlar. Yaptığımız iş mesuliyetli bir şey. Bir çocuk doğduğu zaman ona bir mücevher veriliyor. Ben bunu ona benzetiyorum. Bu mücevheri kırmamak, kaybetmemek, kirletmemek gerek. Bunu taşımak çok büyük bir haz, keyif ve onur olduğu gibi çok büyük bir sorumluluk getiriyor. Ben doğduğumdan beri bizim evde bu konular konuşuluyor. Nasıl bir doktorun evinde tıp konuşulursa, bizim evde de Mevlevilik konuşulurdu. Ben de ister istemez duyuyor ve biliyordum. Şimdi bildiklerimi paylaşmak istiyorum. Biliyorum demiyorum. Kendimce anlatıyorum. Yıllar önce her mevlevihanesi olan beldede, Mevlevi Ayin-i Şerifi icra edilirdi. Bizler de bugün, o günlerde olduğu gibi aslına uygun usul, edep ve adabı ile hiç bir ücret almadan sadece ibadet için ve gönül ile sema eden canlardan oluşan Eskişehirli semazenlerimizle ve mutrıb heyetimizle, Mevlevi Ayin-i Şerifi icra ediyoruz. Aslına uygun ve aşk ile ihya edilecek her Mevlevi Ayin-i Şerif rahmetinin, tüm gönüllere şifa dağıtması en büyük dileğimizdir" dedi.
Soyundan değil, huyundan olmak
Eskişehir'in Mevlana düşüncelerini insanlara anlatmak için uygun bir yer olduğunu dile getiren Şener, şunları kaydetti:
"Annem, Mevlana'nın 19'uncu kuşak erkek evlattan torunu, biz de 20'nci kuşak torunuyuz. Dedemiz Alim Çelebi 18'inci kuşak, Edhem Çelebi ise 17'nci kuşak torunudur. Tüm ailemiz, büyük dedemiz Hazreti Mevlana'dan itibaren Konya'da ve türbeler kanununa kadar Mevlana türbe ve dergahında yaşadı ama dedemiz hiçbir zaman oradaki kimseye kendisini tanıtmaz, 'Mevlana'nın öz erkek evlattan torunuyum' demezdi. Bana, 'Bir gün gelecek, bizlerin sırları da buradaki büyüklerimizinkine eklenecek. Onun için, yaşarken kim olduğun, ne olduğun önemli değil nasıl yaşadığın, öbür aleme insan suretinde gidebildiğin önemlidir. Soyundan değil huyundan olmaya bakın' derdi. Onlarda gördüğümüz güzellikleri sadece Eskişehir'de değil, gittiğimiz her yerde herkes ile paylaşıyoruz."
Mevlana ismi ticaret malzemesi olmamalı
Şener ayrıca Hazreti Mevlana'nın isminin düşünülmeden, bilinçsizce bazı ticari alanlarda kullanıldığını ifade etti.
Şener, Mevlana'nın soyundan gelen biri olarak bunun rahatsızlığını yaşadığına dikkati çekerek, "Mevlana maneviyatı, hiçliği temsil ettiği için, bu ismi dünyevi metalar için kullanmak uygun değildir. Sadece isim değil onunla özdeşleşmiş sema, semazen gibi isim ve sıfatların da ticari iş ve mekanlar için kullanılmasının uygun olmadığı kanaatindeyiz" dedi.
Mevlana ismini ticari faaliyetlerinde kullanan kişilerin art niyetli olmadığına inandığını anlatan Şener, "Bunu sadece bilmedikleri için ve Hazreti Pir'e olan sevgileri ile yaptıklarına inanıyoruz. Bu konuda kendilerine uygun açıklama Hazreti Pir'e uygun üslupla anlatılırsa eminiz bu uygulamanın devam etmeyeceği düşüncesindeyiz. Bunun için bir şeyler yapılmalı" diye konuştu.
Görevini Eskişehir Devlet Hastanesi'nde sürdüren Şener, "Mevlana" isminin, tanınmış olması ve herkeste iyi duygu ve düşünceleri, güveni, insaniyeti çağrıştırması nedeniyle geniş bir tercih yelpazeye hitap ettiğini söyledi.
Mevlana'ya gönülden bağlı olduğunu ve bunu yaşatmak için çaba gösterdiğini belirten Şener, kendisinin Eskişehir'de, akrabalarının ise Konya'da yaşadığını, hepsinin Mevlana aşkı ve sevgisi ile hiç olmayı seçmiş, örnek insanlar olduğunu vurguladı.
Değişik kesimden insanları dernek çatısı altında bir araya geldiklerini aktaran Şener, "Derneğimizde kadın uçak pilotları, doktorlar, işçiler, ev hanımları, öğretmenler ve diğer meslek dalından onlarca kişi geliyor ve burada Mevlana öğretilerine nail oluyorlar. Yaptığımız iş mesuliyetli bir şey. Bir çocuk doğduğu zaman ona bir mücevher veriliyor. Ben bunu ona benzetiyorum. Bu mücevheri kırmamak, kaybetmemek, kirletmemek gerek. Bunu taşımak çok büyük bir haz, keyif ve onur olduğu gibi çok büyük bir sorumluluk getiriyor. Ben doğduğumdan beri bizim evde bu konular konuşuluyor. Nasıl bir doktorun evinde tıp konuşulursa, bizim evde de Mevlevilik konuşulurdu. Ben de ister istemez duyuyor ve biliyordum. Şimdi bildiklerimi paylaşmak istiyorum. Biliyorum demiyorum. Kendimce anlatıyorum. Yıllar önce her mevlevihanesi olan beldede, Mevlevi Ayin-i Şerifi icra edilirdi. Bizler de bugün, o günlerde olduğu gibi aslına uygun usul, edep ve adabı ile hiç bir ücret almadan sadece ibadet için ve gönül ile sema eden canlardan oluşan Eskişehirli semazenlerimizle ve mutrıb heyetimizle, Mevlevi Ayin-i Şerifi icra ediyoruz. Aslına uygun ve aşk ile ihya edilecek her Mevlevi Ayin-i Şerif rahmetinin, tüm gönüllere şifa dağıtması en büyük dileğimizdir" dedi.
Soyundan değil, huyundan olmak
Eskişehir'in Mevlana düşüncelerini insanlara anlatmak için uygun bir yer olduğunu dile getiren Şener, şunları kaydetti:
"Annem, Mevlana'nın 19'uncu kuşak erkek evlattan torunu, biz de 20'nci kuşak torunuyuz. Dedemiz Alim Çelebi 18'inci kuşak, Edhem Çelebi ise 17'nci kuşak torunudur. Tüm ailemiz, büyük dedemiz Hazreti Mevlana'dan itibaren Konya'da ve türbeler kanununa kadar Mevlana türbe ve dergahında yaşadı ama dedemiz hiçbir zaman oradaki kimseye kendisini tanıtmaz, 'Mevlana'nın öz erkek evlattan torunuyum' demezdi. Bana, 'Bir gün gelecek, bizlerin sırları da buradaki büyüklerimizinkine eklenecek. Onun için, yaşarken kim olduğun, ne olduğun önemli değil nasıl yaşadığın, öbür aleme insan suretinde gidebildiğin önemlidir. Soyundan değil huyundan olmaya bakın' derdi. Onlarda gördüğümüz güzellikleri sadece Eskişehir'de değil, gittiğimiz her yerde herkes ile paylaşıyoruz."
Mevlana ismi ticaret malzemesi olmamalı
Şener ayrıca Hazreti Mevlana'nın isminin düşünülmeden, bilinçsizce bazı ticari alanlarda kullanıldığını ifade etti.
Şener, Mevlana'nın soyundan gelen biri olarak bunun rahatsızlığını yaşadığına dikkati çekerek, "Mevlana maneviyatı, hiçliği temsil ettiği için, bu ismi dünyevi metalar için kullanmak uygun değildir. Sadece isim değil onunla özdeşleşmiş sema, semazen gibi isim ve sıfatların da ticari iş ve mekanlar için kullanılmasının uygun olmadığı kanaatindeyiz" dedi.
Mevlana ismini ticari faaliyetlerinde kullanan kişilerin art niyetli olmadığına inandığını anlatan Şener, "Bunu sadece bilmedikleri için ve Hazreti Pir'e olan sevgileri ile yaptıklarına inanıyoruz. Bu konuda kendilerine uygun açıklama Hazreti Pir'e uygun üslupla anlatılırsa eminiz bu uygulamanın devam etmeyeceği düşüncesindeyiz. Bunun için bir şeyler yapılmalı" diye konuştu.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.