Tavizlerle dolu AB’ye üyelik hayalinde son durum
Türkiye'nin tavizlerle dolu Avrupa Birliği'ne üyelik hayali sürecinde ilginç gelişmeler yaşanıyor. Avrupa Parlamentosu'nun Türkiye raporunda, "Türkiye ile müzakereler mevcut koşullar içinde yeniden başlatılamaz" ifadesi yer aldı.Raporu değerlendiren Cumhurbaşkanı Erdoğan ise "Gerekirse AB ile yolları ayırırız" dedi.
18.09.2023 16:26:00 / Güncelleme: 18.09.2023 16:33:35
Haber Merkezi
Haber Merkezi





2002 yılında iktidara gelen AKP iktidarının ilk dış gündemlerinden biri Avrupa Birliği oldu.
17 Aralık 2004 Brüksel zirvesinde başta Kıbrıs ve azınlıklar olmak üzere birçok konuda tavizler vererek müzakere tarihi alınması büyük bir zafer olarak lanse edildi.
En geç 10 yıl içinde Türkiye'nin AB'ye üye olacağı iddia edildi, Avrupa Birliği Bakanlığı bile kuruldu.
Tavizler anayasa değişiklikleri, açılım gibi adımlarla devam ederken ilerleyen yıllarda süreç çıkmaza girdi.
Müzakereler yıllardır derin dondurucuya alınırken Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan yeni bir hamle geldi.
Erdoğan Temmuz ayında Litvanya'daki NATO Zirvesine giderken, "Önce siz bizim AB'de önümüzü açın, biz de İsveç'in NATO üyeliğinin önünü açalım" teklifinde bulundu.
Erdoğan şunları söylemişti, "Şu an 50 yılı aşkın zamandır Avrupa Birliği kapısında bekletilen bir Türkiye var ve şu anda NATO üyesi ülkelerin hemen hemen tamamı Avrupa Birliği üyesidir. Türkiye'yi Avrupa Birliği kapısında 50 yılı aşkın zamandır bekleten bu ülkelere buradan sesleniyorum ama aynı zamanda Vilnius'ta da sesleneceğim; önce gelin Türkiye'nin Avrupa Birliği'nde önünü açın, ondan sonra biz de Finlandiya ile ilgili nasıl onun önünü açtıysak, İsveç'in de önünü açalım."
Erdoğan'ın İsveç'e karşılık AB teklifi kabul görmedi. Son olarak Avrupa Parlamentosu'nun oy çokluğu ile kabul edilen Türkiye raporunda, "Türkiye'nin AB üyeliği, jeopolitik pazarlıklar sonucu değil, Türk yetkilileri ülkedeki temel özgürlükler ve hukukun üstünlüğündeki gerilemeye son verilmesi için gerçek bir çaba içine girdiğinde gerçekleşecektir. Bir ülkenin NATO'ya katılım süreci, hiçbir şekilde başka bir ülkenin AB'ye katılım süreciyle ilişkilendirilemez" ifadeleri yer aldı.
Avrupa Parlamentosu'nun raporunda Türkiye'nin AB'ye katılım sürecinin mevcut koşullar içinde yeniden başlatılamayacağı belirtilirken Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan yine dikkat çekici bir çıkış daha geldi.
Erdoğan BM Genel Kurul toplantıları için ABD'ye hareketinden önce "Avrupa Birliği Türkiye'den kopmanın gayreti içerisinde. Avrupa Birliği'nin Türkiye'den kopuş hamlelerini yaptığı bu dönem içerisinde biz de bu gelişmeler karşısında değerlendirmelerimizi yaparız ve bu değerlendirmelerden sonra da AB ile gerekirse yolları ayırabiliriz" dedi.
İktidar Avrupa Birliği üyeliği için sık sık "stratejik hedef" tanımlamasını kullanıyor.
6 Eylül'de Ankara'da Avrupa Birliği (AB) Komisyonunun Genişlemeden Sorumlu Komiseri Oliver Varhelyi ile görüşen Dışişleri Bakanı Hakan Fidan "Sayın Varhelyi ile stratejik hedef olarak belirlediğimiz Avrupa Birliği yolundaki kararlılığımızı yineledik" demişti.
Türkiye'nin Avrupa birliğine üyelik talebi ile ilgili konuşan Varhelyi ise şunları söylemişti, "Türkiye'nin aday ülke olarak konumuna bakacak olursak şu anda bulunduğunuz konum son derece nettir ve Avrupa Konseyi tarafından 2018 yılında bu karara varılmıştır ve müzakereler şu anda donmuş durumdadır. Burada yeniden başlaması için Avrupa Konseyi tarafından bazı kriterler öne sürülmüştür ve bu kriterler demokrasi ve hukukun üstünlüğüyle ilgilidir. Bu alanlarda ileriye yönelik inandırıcı bir yol haritasının hazırlanması tabiki yeni tartışmaları tetikleyebilir."
17 Aralık 2004 Brüksel zirvesinde başta Kıbrıs ve azınlıklar olmak üzere birçok konuda tavizler vererek müzakere tarihi alınması büyük bir zafer olarak lanse edildi.
En geç 10 yıl içinde Türkiye'nin AB'ye üye olacağı iddia edildi, Avrupa Birliği Bakanlığı bile kuruldu.
Tavizler anayasa değişiklikleri, açılım gibi adımlarla devam ederken ilerleyen yıllarda süreç çıkmaza girdi.
"Siz AB'de yolumuzu açın biz de İsveç'e evet diyelim"
Müzakereler yıllardır derin dondurucuya alınırken Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan yeni bir hamle geldi.
Erdoğan Temmuz ayında Litvanya'daki NATO Zirvesine giderken, "Önce siz bizim AB'de önümüzü açın, biz de İsveç'in NATO üyeliğinin önünü açalım" teklifinde bulundu.
Erdoğan şunları söylemişti, "Şu an 50 yılı aşkın zamandır Avrupa Birliği kapısında bekletilen bir Türkiye var ve şu anda NATO üyesi ülkelerin hemen hemen tamamı Avrupa Birliği üyesidir. Türkiye'yi Avrupa Birliği kapısında 50 yılı aşkın zamandır bekleten bu ülkelere buradan sesleniyorum ama aynı zamanda Vilnius'ta da sesleneceğim; önce gelin Türkiye'nin Avrupa Birliği'nde önünü açın, ondan sonra biz de Finlandiya ile ilgili nasıl onun önünü açtıysak, İsveç'in de önünü açalım."
Erdoğan'ın teklifi kabul görmedi
Erdoğan'ın İsveç'e karşılık AB teklifi kabul görmedi. Son olarak Avrupa Parlamentosu'nun oy çokluğu ile kabul edilen Türkiye raporunda, "Türkiye'nin AB üyeliği, jeopolitik pazarlıklar sonucu değil, Türk yetkilileri ülkedeki temel özgürlükler ve hukukun üstünlüğündeki gerilemeye son verilmesi için gerçek bir çaba içine girdiğinde gerçekleşecektir. Bir ülkenin NATO'ya katılım süreci, hiçbir şekilde başka bir ülkenin AB'ye katılım süreciyle ilişkilendirilemez" ifadeleri yer aldı.
"Gerekirse AB ile yolları ayırırız"
Avrupa Parlamentosu'nun raporunda Türkiye'nin AB'ye katılım sürecinin mevcut koşullar içinde yeniden başlatılamayacağı belirtilirken Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan yine dikkat çekici bir çıkış daha geldi.
Erdoğan BM Genel Kurul toplantıları için ABD'ye hareketinden önce "Avrupa Birliği Türkiye'den kopmanın gayreti içerisinde. Avrupa Birliği'nin Türkiye'den kopuş hamlelerini yaptığı bu dönem içerisinde biz de bu gelişmeler karşısında değerlendirmelerimizi yaparız ve bu değerlendirmelerden sonra da AB ile gerekirse yolları ayırabiliriz" dedi.
"İktidar AB üyeliği için 'stratejik hedef' diyor"
İktidar Avrupa Birliği üyeliği için sık sık "stratejik hedef" tanımlamasını kullanıyor.
6 Eylül'de Ankara'da Avrupa Birliği (AB) Komisyonunun Genişlemeden Sorumlu Komiseri Oliver Varhelyi ile görüşen Dışişleri Bakanı Hakan Fidan "Sayın Varhelyi ile stratejik hedef olarak belirlediğimiz Avrupa Birliği yolundaki kararlılığımızı yineledik" demişti.
AB Komiseri, 'inandırıcı adım' dedi
Türkiye'nin Avrupa birliğine üyelik talebi ile ilgili konuşan Varhelyi ise şunları söylemişti, "Türkiye'nin aday ülke olarak konumuna bakacak olursak şu anda bulunduğunuz konum son derece nettir ve Avrupa Konseyi tarafından 2018 yılında bu karara varılmıştır ve müzakereler şu anda donmuş durumdadır. Burada yeniden başlaması için Avrupa Konseyi tarafından bazı kriterler öne sürülmüştür ve bu kriterler demokrasi ve hukukun üstünlüğüyle ilgilidir. Bu alanlarda ileriye yönelik inandırıcı bir yol haritasının hazırlanması tabiki yeni tartışmaları tetikleyebilir."
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.