Suyun kıymetini bilmiyoruz

Türkiye'de suyun bol olduğunu kaydeden Yrd. Doç. Dr. Nalbantçılar, suyun bol olmasının, kıymetinin bilinmemesine yani bir anlamda israf edilmesine neden olduğunu belirterek, "Su kaynakları yeterince değerlendirilemiyor. Kaynak sularımız için gerek ulusal, gerekse yerel bazda yeterli yönetim ve organizasyon yok. 20 yıl sonrası için su sıkıntısı yaşamayız ama tabi ki akılcı kullanılmayan bu önemli hazine zamanla tükenebilir çünkü sonsuz değildir" dedi.

Suyun insan vücudu için önemine de değinen Yrd. Doç. Dr. Nalbantçılar, gelişme dönemindeki çocukların vücutlarında özellikle iskelet sistemini oluşturan kemiklerin gelişimi için kalsiyum gerektiğini (halk arasında kireçli su veya sert su olarak tanımlanan), kalsiyum oranının kaynak sularında genellikle az olduğunu ve bu nedenle de yumuşak su olarak tanımlandığını kaydetti. Kaynak sularında en önemli faktörün doğallık olduğunu ifade eden Yrd. Doç. Dr. Nalbantçılar, "Yağmur veya kar toprağın içine süzülüp, uygun şartlarda yeryüzüne çıkmaktadır. Dolayısıyla sadece içerisinde dolaştığı kayacın özelliğini bünyesine alır. Dışarıdan kaynaklanan kirliliklerin etkisinden korunmuş olmaktadır. İşlenmiş su, yeraltından sondaj aracılığı ile çekilen suyun arıtma işlemleriyle ve çeşitli yapay mineral takviyeleriyle şişelenen yeraltı suyudur. Su tüm canlılar için son derecede önemlidir. Çünkü insan vücudu minerallerle ayakta kalmaktadır. Kemik gelişiminin hızlı olduğu yaşlardaki çocuklar için kalsiyumlu su faydalıdır. Eğer gelişme çağındaki çocuklar devamlı olarak yeterli kalsiyum içeriği olmayan su içerlerse (başka bir besin kaynağından takviye almazsa) o zaman iskelet sistemi yeterince gelişemez. Kaynak sularının genellikle yumuşak olması yani kalsiyum içeriğinin az olması nedeniyle halk arasında zararlı olduğu kanaatinin yaygın olduğunu biliyoruz. Aslında bu özellik orta ve ileri yaşlardaki insanlar için de yararlıdır" şeklinde konuştu.