Susuz bırakmak kanlarında var
Muaviye, büyük bir hızla kuvvetlerini Fırat'ın yukarısındaki Sıffin vadisine doğru sevk etti. Amacı Sıffin vadisini işgal etmek, İmam Ali'nin (a.s.) kuvvetlerinin ilerleyişini engellemek ve onları susuz bırakmaktı
12.11.2024 10:58:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi
Muaviye, İmam'ın (a.s) Kûfe'de egemenlik kurmasından, İslâm devletinin birliğini sağlamaya ve Kur'an ve sünnet ışığında İslâm medeniyet binasını kurmaya yönelik hareket çizgisini sürdürmesinden endişeye kapıldı. Bu yüzden Amr b. As'tan yardım istedi. Onunla İslâm'a ve İmam'a (a.s) karşı düşmanlık etmek üzere anlaştı.
Amr, Muaviye'nin kendisine gönderdiği mektubu alınca, harekete geçmek için fazla tereddüt etmedi. (Vak'at-u Sıffin, s.34; el-İmame ve's-Siyase, s.116; el- Kâmil Fi't-Tarih, 3/275).
Amr, Şam'a varır varmaz ağlamaya ve kadınlar gibi velvele koparmaya başladı. (el-Kâmil Fi't-Tarih,3 / 274).
Bu, kitleleri saptırma ve aldatmaya yönelik çizgisinin ilk adımıydı. Muaviye ve Amr arasında geçen aldatma ve kandırmaya dayalı sıkı pazarlıktan sonra, İmam'a karşı savaşması karşılığında Mısır vilâyetinin Amr'a verilmesi kararlaştırıldı. Muaviye bu hususta bir de belge yazdı. (Vak'at-u Sıffin, s.40; el-İmame ve's-Siyase, s.117).
Sonra, İmam'a (a.s) karşı çıkmanın ve bu hususta sağlam bir çizgi izlemenin plânlarını yapmaya başladılar. Ortak görüşleri, bu hususta düşmanlık, zulüm, hainlik ve azgınlık yolunun izlenmesi yönündeydi. Çünkü amaçlarına ve hedeflerine ulaşmaları için İmam'la (a.s) karşılaşmaktan başka seçenekleri yoktu.
İmam (a.s), Hz. Peygamber 'in (s.a.a) meşru mirasçısı, hak ve adalet bayrağının taşıyıcısıydı. Bu iki adam aslında kendileriyle çelişen, çatışan bir pozisyondaydılar. Çünkü her ikisi de Hz. Osman'ı kuşatma altında bulunduğu sırada yalnız bırakmıştı. Ama şimdi plânları, Osman'ın kanlı gömleğinin bir bayrak olarak kullanılmasını gerektiriyordu.
Duyguları harekete geçirmenin, bilinçsiz kitleleri kışkırtmanın aracı olarak Osman'ın gömleği minbere konuldu. Gömleği kendilerine Numan b. Beşir getirmişti. Bu gömleği gören insanlar hüngür hüngür ağlıyorlardı. Böylece bilinçsiz kitlelerin ruhlarında derin bir kin ve nefret duygusu, hak ve hidayeti görmeme körlüğü oluştu. (Vak'at-u Sıffin, s.37; el-Kâmil Fi't-Tarih, 3/277).
Şam halkının Muaviye'ye yardım etmelerinin sağlanması ve savaş amacıyla seferber olması için Amr, Şurahbil b. Simt el-Kindî'nin baş tahrikçi olmasını önerdi. Çünkü Şurahbil ibadetiyle bilinen bir kimseydi ve Şam kabileleri arasında seçkin bir konuma sahipti. Ayrıca İmam'ın (a.s) Muaviye'ye gönderdiği elçisi Cerir'den de nefret ediyordu.
Şurahbil, gerçekleri asıl kaynaklarından inceleyen bir kimse olmadığı için kolayca kandırıldı. Muaviye'den Osman'ın intikamını almasını istedi. Ardından insanları savaşa teşvik etmek için yoğun propaganda yürüttü. (age. s.46).
Şam savaşa hazırlandıktan sonra, Muaviye Şam halkından biat aldı. İmam'ın (a.s) uzun süreden beri Şam'da bekleyen elçisi Cerir aracılığıyla savaşma kararında olduğuna dair bir mektup gönderdi. (age. s.56).
Ardından Muaviye, büyük bir hızla kuvvetlerini Fırat'ın yukarısındaki Sıffin vadisine doğru sevk etti. Amacı Sıffin vadisini işgal etmek, İmam'ın kuvvetlerinin ilerleyişini engellemek ve onları susuz bırakmaktı.
Muaviye, bunun İmam'a (a.s) karşı kazandığı ilk zafer olduğunu tasavvur ediyordu. İmam (a.s), Sıffin'e geç geldiği için, Muaviye'den askerlerinin Fırat suyundan yararlanmalarına müsaade etmesini istedi. Muaviye ve askerleri buna müsaade etmediler.
Iraklılar susuzluk çekmeye başladılar. İmam'ın (a.s) üzerinde büyük bir baskı kurulmuştu. Bu kuşatmanın kırılmasını istiyorlardı. Bunun üzerine İmam (a.s) askerlerine Fırat kıyılarına saldırma iznini verdi.
Muaviye kuvvetleri tamamıyla Fırat kıyısından sökülüp atıldılar. Ancak İmam (a.s) Şamlılar gibi yapmadı, onlara misliyle karşılık vermedi. Hiçbir saldırıyla karşılaşmaksızın nehrin suyundan istifade etmelerine izin verdi. (Müruc'uz-Zeheb 2/374; Şerh-u Nehc'il Belâğa, İbn-i Ebi'l-Hadid, 3/320; elKâmil Fi't-Tarih, 3/283).
Amr, Muaviye'nin kendisine gönderdiği mektubu alınca, harekete geçmek için fazla tereddüt etmedi. (Vak'at-u Sıffin, s.34; el-İmame ve's-Siyase, s.116; el- Kâmil Fi't-Tarih, 3/275).
Amr, Şam'a varır varmaz ağlamaya ve kadınlar gibi velvele koparmaya başladı. (el-Kâmil Fi't-Tarih,3 / 274).
Bu, kitleleri saptırma ve aldatmaya yönelik çizgisinin ilk adımıydı. Muaviye ve Amr arasında geçen aldatma ve kandırmaya dayalı sıkı pazarlıktan sonra, İmam'a karşı savaşması karşılığında Mısır vilâyetinin Amr'a verilmesi kararlaştırıldı. Muaviye bu hususta bir de belge yazdı. (Vak'at-u Sıffin, s.40; el-İmame ve's-Siyase, s.117).
Sonra, İmam'a (a.s) karşı çıkmanın ve bu hususta sağlam bir çizgi izlemenin plânlarını yapmaya başladılar. Ortak görüşleri, bu hususta düşmanlık, zulüm, hainlik ve azgınlık yolunun izlenmesi yönündeydi. Çünkü amaçlarına ve hedeflerine ulaşmaları için İmam'la (a.s) karşılaşmaktan başka seçenekleri yoktu.
İmam (a.s), Hz. Peygamber 'in (s.a.a) meşru mirasçısı, hak ve adalet bayrağının taşıyıcısıydı. Bu iki adam aslında kendileriyle çelişen, çatışan bir pozisyondaydılar. Çünkü her ikisi de Hz. Osman'ı kuşatma altında bulunduğu sırada yalnız bırakmıştı. Ama şimdi plânları, Osman'ın kanlı gömleğinin bir bayrak olarak kullanılmasını gerektiriyordu.
Duyguları harekete geçirmenin, bilinçsiz kitleleri kışkırtmanın aracı olarak Osman'ın gömleği minbere konuldu. Gömleği kendilerine Numan b. Beşir getirmişti. Bu gömleği gören insanlar hüngür hüngür ağlıyorlardı. Böylece bilinçsiz kitlelerin ruhlarında derin bir kin ve nefret duygusu, hak ve hidayeti görmeme körlüğü oluştu. (Vak'at-u Sıffin, s.37; el-Kâmil Fi't-Tarih, 3/277).
Şam halkının Muaviye'ye yardım etmelerinin sağlanması ve savaş amacıyla seferber olması için Amr, Şurahbil b. Simt el-Kindî'nin baş tahrikçi olmasını önerdi. Çünkü Şurahbil ibadetiyle bilinen bir kimseydi ve Şam kabileleri arasında seçkin bir konuma sahipti. Ayrıca İmam'ın (a.s) Muaviye'ye gönderdiği elçisi Cerir'den de nefret ediyordu.
Şurahbil, gerçekleri asıl kaynaklarından inceleyen bir kimse olmadığı için kolayca kandırıldı. Muaviye'den Osman'ın intikamını almasını istedi. Ardından insanları savaşa teşvik etmek için yoğun propaganda yürüttü. (age. s.46).
Şam savaşa hazırlandıktan sonra, Muaviye Şam halkından biat aldı. İmam'ın (a.s) uzun süreden beri Şam'da bekleyen elçisi Cerir aracılığıyla savaşma kararında olduğuna dair bir mektup gönderdi. (age. s.56).
Ardından Muaviye, büyük bir hızla kuvvetlerini Fırat'ın yukarısındaki Sıffin vadisine doğru sevk etti. Amacı Sıffin vadisini işgal etmek, İmam'ın kuvvetlerinin ilerleyişini engellemek ve onları susuz bırakmaktı.
Muaviye, bunun İmam'a (a.s) karşı kazandığı ilk zafer olduğunu tasavvur ediyordu. İmam (a.s), Sıffin'e geç geldiği için, Muaviye'den askerlerinin Fırat suyundan yararlanmalarına müsaade etmesini istedi. Muaviye ve askerleri buna müsaade etmediler.
Iraklılar susuzluk çekmeye başladılar. İmam'ın (a.s) üzerinde büyük bir baskı kurulmuştu. Bu kuşatmanın kırılmasını istiyorlardı. Bunun üzerine İmam (a.s) askerlerine Fırat kıyılarına saldırma iznini verdi.
Muaviye kuvvetleri tamamıyla Fırat kıyısından sökülüp atıldılar. Ancak İmam (a.s) Şamlılar gibi yapmadı, onlara misliyle karşılık vermedi. Hiçbir saldırıyla karşılaşmaksızın nehrin suyundan istifade etmelerine izin verdi. (Müruc'uz-Zeheb 2/374; Şerh-u Nehc'il Belâğa, İbn-i Ebi'l-Hadid, 3/320; elKâmil Fi't-Tarih, 3/283).